Oktay YILMAZ

Tarih: 18.08.2025 16:32

Vatan… Değerler Zemini

Facebook Twitter Linked-in

Vatan… Benim için vatan; insan, inanç ve adalet ilkelerinin yaşandığı zemin… O, yalnızca üzerinde yaşanılan bir toprak parçası değil; geçmişin izlerini taşıyan, bugünle yoğrulan ve geleceğe doğru yürüyen müşterek bir varoluş alanıdır.

Şairin dediği gibi:

“Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”

Bu yönüyle vatan; fiziki sınırların ötesinde, tarihî bir emanet, ahlaki bir sorumluluk ve toplumsal bir sözleşmedir. Her karış toprağı, geçmişin hatırasını, bugünün bilincini ve geleceğin umudunu taşıyan bir ahittir.

Ortak Hafıza ve Müşterek Gelecek

Vatan, bir milletin hafızasıdır. Dilimiz, kültürümüz, sevinçlerimiz, acılarımız ve değerlerimiz bu topraklarda yoğrulmuştur. Camilerde yankılanan ezan, meydanlarda dalgalanan bayrak, dillerde dolaşan masallar; bir milletin ortak ruhunu ve hafızasını taşıyan simgelerdir.

Bu hafıza yalnızca geçmişe ait değildir; aynı zamanda müşterek geleceğin de teminatıdır. Vatan bu bağlamda hem köktür hem yön; hem aidiyet hem de sorumluluktur.

Vatanseverlik: Sadakat ve Bilinçli Sorumluluk

Vatanseverlik, kuru bir hamaset değil; bilinçle yoğrulmuş bir sadakat ve sorumluluk anlayışıdır. Vatanı sevmek sadece onu korumakla sınırlı değildir. Aynı zamanda o vatanı adaletle, erdemle, ilimle ve ahlakla yaşanır kılmak da bu sevginin bir parçasıdır.

Gerçek vatanseverlik, yozlaşmaya, adaletsizliğe, kültürel çözülmeye ve cehalete karşı duyarlılıkla başlar. Vatanı sevmek; onu eleştirilemez bir kutsiyet alanına hapsetmek değil, hak ettiği değerlere ulaşması için çaba göstermektir.

İslam’da Vatan: Emanet ve Ahlaki Sorumluluk

“Vatan sevgisi imandandır” sözü zayıf bir hadis olarak değerlendirilse de, İslam’ın özüyle çelişmez. Zira İslam’da vatan; sadece yaşanılan yer değil, korunması, geliştirilmesi ve sorumlulukla sahiplenilmesi gereken bir emanettir.

Hz. İbrahim’in duası bu noktada anlamlıdır:

“Ey Rabbim! Bu şehri güvenli kıl…” (İbrahim, 35)

Hz. Peygamber’in hicret sırasında Mekke’ye hitaben söylediği söz ise yurt sevgisinin derinliğini gösterir:

“Sen, bana insanların en sevgili yerisin. Eğer kavmim beni senden çıkarmasaydı, seni terk etmezdim.”

Kur’an’da toplumsal düzene dair temel bir ilke şöyledir:

“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ, 58)

Bu ayet, kamu yönetiminden bireysel ilişkilere kadar ehliyet ve adalet ilkelerini temel alır. Vatan da bu bağlamda, hepimize emanet edilmiş müşterek bir değerdir. Onu yaşatmak sadece bir hak değil; adalet temelli bir yükümlülüktür.

Vatanın Hukuku ve Vatandaşlık Sorumluluğu

Vatanımız olan Türkiye’nin sınırları; tarihsel bir iradenin, milletçe ödenmiş bedellerin ve topyekûn bir direnişin eseridir. Bu topraklar sıradan bir coğrafya değil; bir milletin hafızasının, mücadelesinin ve bağımsızlık iradesinin somutlaşmış hâlidir.

Dolayısıyla bu ülkenin vatandaşlığı, aidiyeti belirsiz kitlelere ulufe dağıtır gibi keyfi bir şekilde verilemez. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı; ortak değerleri benimseyen, geçmişi tanıyan ve geleceğe katkı sunmaya istekli bireylerin hakkıdır. Bu bilinç ve aidiyetten yoksun kişilere vatandaşlık verilmesi, toplumsal vicdanı ve ulusal bütünlüğü zedeleyen bir vurdumduymazlıktır.

Vatanın Ruhunu Korumak: Dil, Kültür, Eğitim ve Adalet

Bir vatanı yaşatan şey sadece sınırları değil, onun ruhudur. Bu ruh; dilde, kültürde, eğitimde, hukukta ve adalette hayat bulur.

Dil hafızadır; eğitim gelecektir; adalet ise toplumsal vicdandır. Gerçek vatanseverlik, bu alanlara duyarlılıkla sahip çıkmakla mümkündür. Bugün vatanı savunmak yalnızca cephede değil; okulda, üniversitede, adliyede, medyada ve sokakta da mümkündür.

Cehalete karşı bilgiyle, yozlaşmaya karşı erdemle, adaletsizliğe karşı vicdanla durmak; çağdaş bir vatanseverliğin temelidir.

Hürriyet, İrade ve Eleştirel Sadakat

Vatanseverlik, yönetime kayıtsız şartsız bağlılık değil; değerlere ve toplumsal vicdana sadakattir. Gerçek bir vatan, özgür bireylerden oluşan bir toplumla yaşatılabilir.

Eleştirel sadakat; sevgiyi düşünceyle bütünleştiren, gerektiğinde eleştirebilen bilinçli bir tutumdur. Vatanı savunmak bazen bir nöbettir, bazen bir yetimin gözyaşını silmektir, bazen de adaleti bir cümleyle savunmaktır.

Sonuç: Yeni Bir Vatanseverlik Dili

Bugün vatanseverlik; yalnızca fiziki sınırların değil, ortak hafızanın, temel değerlerin ve insan onurunun savunusudur.

Yeni bir vatanseverlik dili:

         •        Duygudan beslenen ama akılla yürüyen,

         •        Geçmişi unutmayan ama geleceği inşa eden,

         •        Eleştiriyi dışlamayan ama yıkıcılıktan uzak duran,

         •        Seven ama sorgulayan,

         •        İnsanı ve adaleti merkeze alan bir dildir.

Vatan; insanın yeryüzündeki sorumluluğunu hatırlatan, toprağın kıymetini bilen, geçmişin emanetini geleceğe taşıyan bir sadakat ve aidiyet yoludur.

Bu yol; inançla, vicdanla, adaletle ve insanla birlikte yürünür.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —