“İslam’la şereflenmek” ifadesi neden çarpıtılıyor? Bu söz gerçekten bir kavmi aşağılamak mı, yoksa en büyük izzetin adını koymak mı? Dilin, tarihin ve dinî kavramların bilinçli biçimde nasıl manipüle edildiğini; “şeref”, “cahiliye” ve “izzet” kavramları üzerinden ele alan bu yazı, meseleyi berrak bir çerçeveye oturtuyor.
“İslam’la Şereflenmek” Ne Demektir?
“Türkler, Araplar ya da herhangi bir kavim İslam’la şereflendi” denildiğinde, bu ifade “İslam öncesinde şerefsizdi” anlamına gelir mi?
Bu soru, çoğu zaman kasıtlı şekilde manipülatif, provokatif ve cahilâne bir tartışmanın ürünüdür. Türkçeye, edebî dile ve gramer kurallarına vâkıf olan herkes bilir ki bu cümlenin mefhûm-u muhalifi böyle bir anlam taşımaz. Bir ifadeyi dilin kurallarına aykırı şekilde tersinden okuyup başka bir anlam üretmek, iyi niyetle izah edilemez. Bilgi eksikliğiyse bilgisizliktir; bilindiği hâlde ısrar ediliyorsa kötü niyet vardır. Atalarımız boşuna dememiştir: “Söz gümüşse, sükût altındır.”
“Şereflenmek” Ne Anlama Gelir?
“Türkler İslam’la şereflenmiştir” ifadesi, Türklerin İslam’dan önce ahlâksız veya şerefsiz olduğu anlamına gelmez. Bu ifade, klasik İslamî edebiyat ve irşad dilinde çok yaygın kullanılan bir tabirdir.
Buradaki “şeref”, dünyevî bir meziyetten ziyade:
Hidayete
Tevhide
Peygamber ahlâkına
Uhrevî izzet ve saadete
kavuşmayı ifade eder.
Yani kastedilen şudur:
“Bir kavim, İslam sayesinde erişilebilecek en büyük nimete erişmiştir.”
Bu ifade yalnızca Türkler için değil;
“Araplar İslam’la şereflenmiştir”
“İnsanlık Hz. Muhammed ile şereflenmiştir”
“Ashab-ı Kiram onunla şereflenmiştir”
şeklinde bütün ümmet ve insanlık için kullanılan ortak bir dinî anlatım dilidir.
İslam Öncesi Toplumlar “Şerefsiz” miydi?
Hayır.
Kur’an-ı Kerim, cahiliye toplumlarını “şerefsiz” diye nitelemez; onları:
dalâlette
zulmette
cehalet içinde
olarak tarif eder.
Türklerin İslam öncesi tarihinde de:
yiğitlik,
mertlik,
adalet,
töre ve ahlâk
gibi değerler son derece açıktır. Bilge Kağan Yazıtları, Dede Korkut, destanlar bunun en açık delilleridir. Hiçbir ciddi İslam âlimi “Türkler İslam’dan önce şerefsizdi” dememiştir.
Şeref ve İzzetin Asıl Yeri: Ahiret
İslam’da “şeref” öncelikle uhrevîdir.
Ahirette hesabını veremeyen zelil olur; hesabını veren aziz olur. Bu sebeple “İslam’la şereflenmek”, esas olarak ahirete dair bir izzeti ifade eder. Elbette bu izzetin dünyada da ahlâk, adalet ve vakar olarak yansıması vardır.
Bu yüzden bu ifade:
Kavimler için kullanıldığı gibi,
Tek tek insanlar için de kullanılır.
Cahiliye Kavramının Çarpıtılması
Bazı çevreler “cahiliye” ve “cehalet” kavramını da yanlış anlamaktadır.
Mesela Ebu Cehil, bilgisiz biri olduğu için bu lakapla anılmamıştır. Aksine kendi toplumunun ileri geleni, bilgili ve etkili bir şahsiyetti. Ona “Ebu Cehil” denmesinin sebebi, bildiği hâlde hakikate inatla karşı çıkmasıdır. Yani cahiliye, “bilmemek” değil; bildiği hâlde inkârda direnmek demektir.
Bu tip insanlar küfr-ü inadî ile sadece kendisi İslam'dan mahrum kalmaz ona itibar eden, onun peşinden koşan, onun ağzına bakan topluluğu da cahiliyenin içerisinde kalmasına sebep olur, İslam'da şereflenmesine perde olur, duvar olur.
Sonuç
“İslam’la şereflenmek” demek:
“İslam sayesinde en büyük izzete erişmek”
“Hidayet nimetini elde etmek”
“Ahiret saadetine yönelmek” demektir.
Bu ifade: İslam öncesi toplumların şerefsiz olduğu anlamına gelmez,
Tarihî, ilmî ve dinî karşılığı olan bir teşrif ve taltif ifadesidir.
Ne var ki bazı aşırı laikçi veya ırkçı çevreler ya da İslam düşmanlığı üzerine kendini konumlandırmış bu sayede YouTube kanallarından dolarları götüren bu ifadeyi bilerek çarpıtarak “Bize şerefsiz diyorsunuz” propagandası üretir. Oysa kelimenin asıl anlamı, tarihî ve dinî kullanımı tamamen bunun dışındadır.
Kavramları çarpıtarak değil, manasını idrak ederek konuşmak da ahlâkın bir parçasıdır. Şeref, ne ırkta ne soyda; şeref, hidayetin izinde yürüyen kalptedir.
Asıl soru şu değil midir: Şerefi inkâr etmek mi insanı alçaltır, yoksa şerefi bilip ona sırt çevirmek mi?
İslam'la şereflenmek, bir kavmi küçültmenin değil; insanı Allah katında yücelten en büyük nimeti hatırlatmanın adıdır.
Rabbim, hepimizi hakikatin izzetine erenlerden eylesin; adı şeref, özü hidayet olanlardan…