Engin GÜLTEKİN

Tarih: 29.09.2025 14:50

NAMUSLU OLANIN BEDEL ÖDETTİRİLDİĞİ BİR ZAMANA KALDIK.

Facebook Twitter Linked-in

Ülkemizde ve dünyada son yıllarda en çok şikâyet edilen konuların başında ehliyetsizlik, liyakatsizlik ve yalakalığın yükselişi gelmektedir. Kendini geliştirmiş, çalışkan, dürüst ve samimi insanların dışlandığı; buna karşın menfaatperest, ikiyüzlü ve yalaka insanların el üstünde tutulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Bu, yalnızca bir yönetim veya kurum problemi değil, aynı zamanda ahlaki bir çürüme göstergesidir.

Ülkemizdeki en büyük ahlaki problem, kendini geliştirmiş, çalışkan ve iyi niyetli insanların yetersiz ezikler tarafından dışlanıp engellenirken, yalakaların ve ikiyüzlülerin özellikle tercih edilmesidir.

Türkiye'de nereye giderseniz gidin kaliteli insanların az ve yalnız olduğunu görürken kalitesiz, vasıfsız, yetersiz, güce tapan, birbirine düşman insanların bir arada ve kalabalık olduğunu göreceksiniz. 

Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, toplulukların helake sürüklenme sebeplerinden birinin adaletsizlik ve ehliyetsizlik olduğunu zikreder:

 “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder...”

(Nisâ, 4/58)

 

Ehliyet ve liyakat, yalnızca görev dağılımı değil, aynı zamanda toplumsal huzurun teminatıdır. Emanetleri ehline vermek; makam, mevki, görev, hatta en küçük sorumluluğu bile işin ehline teslim etmektir. Bunun yerine sadakatsiz, bilgisiz ve ahlaki açıdan sorunlu kişilerin ön plana çıkarılması, toplumsal çöküşün kapısını aralar.

Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde, ehliyetsizliğin yükselmesini kıyamet alâmetlerinden saymıştır:

“Emanet zayi olduğunda kıyameti bekle.”

Oradakiler sordular: “Emanetin zayi olması nasıl olur, ey Allah’ın Resûlü?”

Buyurdu ki:

“İş ehil olmayana verildiği zaman kıyameti bekle.”

(Buhârî, İlim, 2)

 

Bugün birçok alanda gördüğümüz tablo, bu uyarının canlı bir tezahürüdür. Makamların ehline değil, yalakalık yapanlara; projelerin bilgi ve vizyon sahibi olanlara değil, çıkar ilişkisi kuranlara verilmesi, toplumu felakete götürmektedir.

Bu dönemin en trajik yönü, dürüst ve namuslu olmanın bedel ödetmesidir. Doğruyu söyleyen, haksızlığa karşı çıkan ve ilkeli davranan insanlar ya dışlanmakta, ya susturulmakta ya da çeşitli yollarla cezalandırılmaktadır. Buna karşın namussuzluk, farklı kılıflarla meşrulaştırılmakta; sanat, etkinlik, modernlik veya özgürlük gibi kavramlarla örtülerek topluma kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.

Kur’an, bu duruma işaret eden şu ayeti dile getirir: 

“De ki: Kötülüğün açığını da gizlisini de haram kılmıştır.”

(En’âm, 6/151)

 

Yani kötülük, hangi isim altında yapılırsa yapılsın kötülüktür; ona farklı kılıflar bulmak, haramı helal kılmaz.

Günümüzde nereye bakarsak bakalım, gerçekten kaliteli, nitelikli, samimi ve erdemli insanların sayısının az olduğunu görüyoruz. Onlar, kalabalıkların içinde yalnız yürüyen yolcular gibidir. 

Çoğunluğu oluşturanlar ise vasıfsız, güce tapan, çıkarcı ve birbirine düşman insanlarlardan oluşmaktadır.

Peygamberimiz bu gerçeği şöyle haber verir: 

“İslam garip olarak başladı, başladığı gibi garip olarak dönecektir. Ne mutlu o gariplere!”

(Müslim, Îmân, 232)

 

Bugün dürüstlüğü ve namusu sebebiyle yalnız kalan insanlar işte o “garipler”dir. Onlar, çoğunluğa uymadıkları için dışlanabilir; ama Allah katında değerleri büyüktür.

Bu dönemin en büyük imtihanı, kalabalıkların arasında yalnız kalmayı göze alabilmektir. Menfaat için eğilip bükülmek yerine dosdoğru olmak, yalakalık yapmak yerine adaleti savunmak, vasıfsızlıkla övünmek yerine kendini geliştirmeye çalışmak...

 

Unutmayalım ki;

Ehliyetsizlik yükseldiğinde toplum çöker.

Yalakalık ve ikiyüzlülük yaygınlaştığında adalet ölür.

Namuslu olmak bedel ödetse de Allah katında değer kazandırır.

Bugün bizlere düşen, doğruyu söylemekten geri durmamak, ehliyeti ve liyakati savunmak ve en önemlisi namus ve ahlaka sarılmaktır. Çünkü Kur’an’ın bize öğrettiği gibi:

 “Allah, sabredenlerle beraberdir.”

(Bakara, 2/153)

 

Engin GÜLTEKİN

Eğitimci-Yazar-Sosyolog


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —