ESAT HOCALAR

Tarih: 05.11.2025 14:33

Müstakbel ABD başkanı Mamdânî Erdoğan'ı taklit ederek takip ediyor

Facebook Twitter Linked-in

Zohran Mamdânî/زُهران كوامي ممداني

İlk Y Kuşağı New York Belediye Başkanı

New York’un İlk Müslüman Belediye Başkanı

1991 Kampala, Uganda doğumlu Zohran Mamdânî, Queens’in dar sokaklarından çıkıp kira krizine karşı verdiği mücadele ve Filistin’e yönelik cesur dayanışmasıyla New York siyasetinde yeni bir sayfa açtı.

Onun hikâyesi; küçük ve mahallî ölçekte başlayan bir mücadelenin, zamanla büyüyerek dünyanın en büyük ve en karmaşık şehirlerinden biri olan New York’un zirvesine uzanma serüvenidir. Bu yükseliş, yalnızca bir şahsın siyasi başarısı değil; ABD’deki seçmenlerin bir kısmı nezdinde küresel adalet arayışının yeni bir umuda bürünmesidir. 

Zohran Mamdânî, 34 yaşındaki Şiî Müslüman kökenli demokratik sosyalist aday, Demokrat Parti ön seçiminde ve genel seçimde eski Vali Andrew Cuomo'yu (bağımsız aday olarak) ve Cumhuriyetçi Curtis Sliwa'yı yendi.

Zohran Mamdânî, New York City'nin yeni belediye başkanıdır. Siyâsî görüşlerini açıkça demokratik sosyalist olarak tanımlıyor. Democratic Socialists of America (DSA) üyesi ve bu geleneğin bir parçası olduğunu belirtiyor; politikaları, diğer gelişmiş demokrasilerdeki merkez-sol partilere benzer şekilde, sosyal adalet, iklim eylemi, konut erişimi, ücretsiz toplu taşıma ve LGBTQ+ hakları gibi konularda ileri bir çizgi izliyor. Örneğin milyarderlerin varlığını eleştiriyor, minimum ücreti (16.50&, küçük işletmelerde 16,00&) 30 dolara (bir saatlik) çıkarmayı savunuyor ve Filistin yanlısı tutumlarıyla [BDS (Filistin liderliğindeki bir sivil toplum hareketi) hareketini destekliyor] solcu bir profil çiziyor. Bu sıfatlar (sosyalist ve solcu) onun kendi tanımlamaları ve DSA (Democratic Socialists of America; Türkçesi: Amerika Demokratik Sosyalistleri) üyeliğiyle uyumlu; politikaları radikal olarak nitelendirilse de bazı uzmanlar bunları merkez-sol olarak görüyor. Mamdânî, Şiî Müslüman (Twelver Şii: Şiî İsnâaşeriyye / On İkinci İmam Şiîliği / Caferî Şiî) olarak kendini tanımlıyor ve her fırsatta “gururlu bir Müslüman” olduğunu açıkça belirtiyor. Babası Müslüman, annesi Hindû kökenli olan bir ailede büyümüş, bu yüzden Hint geleneklerini [Diwali veya Deepavali gibi (Hint kökenli en büyük ve en yaygın bayramdır, Türkçe “Işıklar Festivali” / “Işıklar Bayramı” olarak bilinir)] de kutladığını söylüyor. Bununla birlikte İslam'ı, dînî kimliğinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Kampanya sırasında Müslüman kimliğini açıkça vurguladığı, İslamofobiye karşı konuştuğu ve Müslüman topluluklarla bağlarını güçlendirdiği; örneğin 9/11 sonrası Müslümanlara yönelik ayrımcılığı kişisel hikâyelerle dile getirdiği biliniyor. Bazı Müslüman kökenli kişiler dînî kimliklerini kültürel bir arka plan olarak bırakabilir ancak Mamdânî durumunda bu tam tersi: Dînî inancını siyasi ve kişisel hayatında aktif bir şekilde entegre ediyor, ümmet kavramını adalet mücadelesine bağlıyor. Genel olarak İslâmî kimliğe inanç bağlamında sahip bir figür olarak kabul ediliyor ve New York'un ilk Müslüman belediye başkanı olarak tarihe geçecek.

 

Gelecek Vadediyor 

Mamdânî’nin videolarını izlediğimde, Zohran Mamdânî’nin kitlelere hitap ederken tıpkı Malcolm X gibi son derece etkileyici ve büyüleyici bir hatip olduğunu görüyorum. Bu yönüyle, siyasette geleceğe damga vurma potansiyeli taşıdığı açıkça hissediliyor.

 

Başkan Erdoğan İle Benzerliği 

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la New York'un yeni Belediye Başkanı Zohran Mamdânî'nin ilginç siyasi propaganda benzerlikleri dikkat çekici boyutta. Bu benzerlikler daha ileri boyuta da taşınabilir mi ya da Zohran Mamdânî bunu daha ileriye taşıyabilir mi yani işi ABD başkanlığına kadar götürebilir mi? Başkan Erdoğan'ı iyi bir şekilde takip ve taklit edebilirse neden olmasın?

Biliyorsunuz,

zamanın behrinde bugünkü Başkan Erdoğan’ın, 1993–1994 dönemindeki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçim kampanyasında yaptığı miting konuşmalarından birinde özetle ve meâlen şöyle diyordu:

“Simit kaç para? Üç tane çocuğunuz var; hanım dört, siz beş. Bakın, çay ve simitten başka bir şey yemeyeceksiniz. Ay otuz gün… Ne eder? Peki evin kirasını kim ödeyecek? Elektrik, su parasını kim karşılayacak? Çoluk çocuğun okul masrafını kim üstlenecek? Soruyorum sizlere: Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simidi bile çok görüyor. Bunların peşinden nasıl gideceksiniz?”

Erdoğan, yalnızca bu çarpıcı ekonomik benzetmeyle değil; adalet, hizmet, dürüstlük ve halk iradesi gibi pek çok güçlü ve haklı argümanla kampanyasını yürütmüştü. O dönemde diğer adaylar da oldukça güçlü isimlerdi ve oylar birbirine son derece yakındı. Ancak o, milletin gönlünde yer edinerek, küçük bir farkla da olsa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmayı başarmıştı.

O günkü meseleyi daha anlaşılır hâle getirerek söyleyelim:

Başkan Erdoğan'ın İBB Başkan adaylığında (1994): “Simit 25 kuruş, çay 10 kuruş… 5 kişi, 30 gün… Bu hesapla kira mı ödeyeceksiniz?”

Mamdânî (2025): “16,50 $ ile ayda 2.700 $ kazanıyorsun. Kira 2.000 $… 30 $ ile 4.800 $ olur, bu onurlu yaşamdır.”

İkisi de aynı stratejiyi kullandı: Günlük, somut bir nesne/hesap (simit-çay / saatlik ücret)

Aile bütçesi üzerinden matematik

“Sistem halkı aç bırakıyor” mesajı

Zenginlerden alıp yoksula verme vaadi...

Bu, siyasi iletişimde altın kural: “Büyük fikirleri küçük hesaplarla anlat.”

Erdoğan bunu İslamcı muhafazakâr bir tabana, Mamdanî ilerici genç bir tabana yaptı ama insanların cebine dokunan hikâye her yerde işliyor. Bu tür hesaplar seçim kazandıran sihirli formül gibi. İnsanların genelinin/avamın cebine dokunan hikâye her yerde işler. Belki de siyasetin en etkili dili matematik + empati = seçim kazandırır. 

Ayrıca,

Bülent Ecevit'in de buna benzer, avamın hem midesine hem gönlüne hitap eden sözleri vardı.

Ecevit’in 1977 genel seçimleri kampanyasında kullandığı “Toprak işleyenin, su kullananın” sloganı, CHP’yi seçimde öne taşıyan en önemli unsurlardan biri olmuştu. Bu slogan, Ecevit’in sosyal demokrat “ortanın solu” anlayışını somutlaştıran, köylü ve emekçi kesime doğrudan hitap eden ikonik bir ifade idi.

“Ey köylü kardeşlerim! Topraklarınızı ağalar mı ekiyor? Hayır, siz ekiyorsunuz! Suyu kim kullanıyor? Siz, alın terinizle suluyorsunuz. Ama hasadı kim alıyor? Ağalar! Bu düzeni değiştireceğiz: Toprak işleyenin, su kullananın olacak. 100 dönüm toprağı olan köylüye 50 dönüm daha vereceğiz, sulama kooperatifleri kuracağız. Artık topraksız kalmayacaksınız!”

Bu güçlü propaganda diliyle, toprak-su-emek üçlüsüne yaslanan söylem, seçmenin %41,38’inin desteğini kazandırmıştı.

Elbette seçim söylemlerinde başka müspet çerçeveler de vardı; bunların hepsi bir araya gelince kaçınılmaz mukadderat yaşandı.

Böylece sadece bir seçimi değil; İstanbul’un kaderini, Türkiye siyasetinin de yönünü değiştiren bir dönemin kapısını aralamıştı.

Aynı şekilde yeni seçilen bugünkü New York Belediye Başkanı Zohran Mamdânî de sadece New York'un yönünü değil, akabinde ABD siyasetinin de yönünü değiştiren bir dönemin kapısını aralayabilir mi?

 

Kaynaklarımız:

newsnationnow.com
nutimes.com
beliefnet.com
newyorker.com
arcmak.org
timesofindia.indiatimes.com
politico.com
theguardian.com
foxnews.com
yahoo.com
contendingmodernities.nd.edu


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —