Dünya seyrediyor, insanlık tükeniyor…
Dün işgalci Siyonist tankları Gazze’ye girdi. Ne acı bir görüntü… İnsan böyle bir manzarayı görmek istemiyor, izlemek istemiyor. Çünkü bu manzara yalnızca bir savaş sahnesi değil; insanlığın vicdanının, merhametinin ve şahsiyetinin çöküş sahnesidir.
İki buçuk milyon insan evinden, barkından, yurdundan, yuvasından, vatanından edildi. Kadın, çocuk, yaşlı demeden bir halk topyekûn ucu belirsiz bir sürgüne doğru zorlanıyor. Kimi yaya, kimi basit araçlarla; herkes meçhule, belirsizliğe doğru sürükleniyor. Manzara seyredilemez vaziyette.
Peki, nereye gidecekler? Ne yapacaklar?
Dünya suskun… Tüm kalburüstü devletler, işgalci Siyonistler karşısında suspus olmuş durumda. Siyonistler, dünyanın kabadayısına dönüşmüş durumda hem de zalim bir kabadayıya.
Bu görüntüleri görünce insan ağlamakla isyan etmek arasında kalıyor. Kafasını duvarlara vurmak geliyor içinden. Çünkü bu tablo, sadece bir halkın değil, insanlığın tükenişini gösteriyor.
Düşünün, 2,5 milyon insan kuzeyden güneye doğru sürülüyor. Zaten yüzyıldır adım adım sürdüler onları. Her defasında biraz daha daralttılar hayat alanlarını. Yüz yıl önce esamesi dahi okunmayan bir avuç toprağa sahip olan işgalci Siyonistler, bugün Filistin’in neredeyse %85’ini yutmuş durumda. Ama bu da onları doyurmuyor; kalan toprakları da işgal etme niyetindeler.
Bütün bunlar olurken Amerika, İngiltere, Fransa ve diğer “büyük” devletler bu işgale göz yumuyor. Siyonistler artık dünyanın kötü kabadayısı olmuş. Dahası, bu göç eden insanların evlerini toplarla, tanklarla değil; F-16’larla yıkıyorlar.
Evet, F-16’larla! Ölüyü diriyi, evi barkı, bağı bahçeyi yok ediyorlar. Filistinlilerin esamesi okunmasın diye, evleriyle birlikte hatıralarını, mezarlarını, izlerini bombalıyorlar. Havsala almaz bir barbarlık bu.
Dün sabah bir çocuk hastanesi vuruldu. Okulların, diğer hastanelerin bulunduğu bölgeler hedef alındı. Şehirler adeta dümdüz edildi. Sanki insan değil, taş ve toprak yok ediliyor. Gazzelilerin, Filistinlilerin izlerini yok ediyorlar, izlerini dahi görmek istemiyorlar.
Ve yine dün sabah… Gazze halkı kuzeyden güneye doğru sürgün edildi. Bazıları deniz kıyısından uzayıp giden uzun kuyruklar hâlinde yürüyerek göç etti; bazıları başka yollardan, farklı noktalardan yine aynı yöne, meçhule doğru sürülüyor.
Hakikaten Gazzeliler büyük bir çaresizlik içerisindeler. Vicdan sahibi insanlar el uzatmaya çalışıyor ama bu çabalar yetersiz kalıyor. Çünkü bu zulmü durdurabilecek olan büyük devletler, suskunluklarını bozmak bir yana, çözüm arayışına girmekten bile kaçınıyor. Onların bu tavrı, yalnızca Gazze halkını değil, insanlığın vicdanını da çaresizliğe mahkûm ediyor.
Tarihte böyle bir vahşet az görülmüştür. İkinci Dünya Savaşı’ndaki toplama kamplarını, Birinci Dünya Savaşı’ndaki sürgünleri, dağılmış halkları unutun… İşgalci Siyonistlerin Gazze’de yaptıkları, bu dünyada eşi benzeri olmayan bir zorbalık, bir zulüm, bir katliamdır.
Bu artık bir savaş değil; insanlığın topyekûn sürgünüdür.
Çocukların gözlerinden, annelerin feryadından, yıkılan evlerin enkazından göğe doğru bir sessizlik yükseliyor.
Bu sessizlik, dünyanın utanması gereken sessizliktir.
Bir halk, yeryüzünden silinmek istenirken; insanlık da yavaş yavaş ruhunu kaybediyor.
Gazze yanıyor ama aslında yanan insanlığın vicdanıdır.
Ve unutmayın! Suskunluk, zulmün en büyük ortağıdır.