Mahmut Olgun

Tarih: 14.11.2025 13:02

Dünyanın Bütün Harikalarını Gör, Fakat Kaşıktaki İki Damla Yağı da Dökme

Facebook Twitter Linked-in

Harran Üniversitesi Türk Dili Öğretim Görevlisi “Sebahattin Yaşar” hocanın üniversiteli 250 genç üzerinde yaptığı iki soruluk saha çalışması, aslında bugünün gençliğinin duygu, düşünce ve vicdan koordinatlarını anlamak açısından güçlü bir sosyolojik veri sunuyor. Gençlik, bir toplumun hem aynası hem uyarı sistemi hem de geleceğe dair sezgisel pusulasıdır. Hangi değerlerin güçlendiğini, hangi kaygıların arttığını, hangi umutların canlı kaldığını önce gençlerin iç sesinden anlarız.

Gençlere yöneltilen ilk soru “Hayat sizin için ne anlam ifade ediyor?” idi. Verilen cevaplarda en fazla tekrar eden kavramlar; aile, sevgi, yeni şeyler öğrenmek, mutluluk, bir amaç uğruna yaşamak, umut, özgünlük, özgürlük, anlam arayışı, farkındalık, arkadaşlık, başarı, şükür ve çalışmak oldu. Bu kavramlar, gençlerin hayatı yalnızca bir yaşama çabası olarak görmediğini; aksine ona anlam katmak isteyen bir bilinç ve manevi yöneliş taşıdıklarını gösteriyor. Modern sosyolojide kimliğin bireyin kendi seçtiği anlamlarla kurulduğu kabul edilir. Giddens’ın bahsettiği “refleksif kimlik” tam olarak budur: İnsan kendini, seçtiği anlamlarla yeniden kurar. Gençlerin sıklıkla “özgürlük, özgünlük, anlam arayışı” gibi kavramlara yönelmesi bunun somut bir göstergesidir.

Dinî açıdan bakıldığında ise şükür, aile, sevgi ve amaç merkezli bir bakış açısı, fıtratın diri kaldığını gösteriyor. Hz. Peygamber’in “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” hadisi, gençlerin “bir amaç uğrunda yaşamak” arzusuyla örtüşmektedir. Bu cevaplar bize şunu söylüyor: Gençler yalnızca bir ömür tüketmek değil, ömre değer katmak istiyor. Bu, toplum açısından büyük bir fırsattır; çünkü anlam arayan genç, sorumluluk duyan ve değer üreten gençtir.

İkinci soru ise “Hayatın negatif yönleri nelerdir?” şeklindeydi. Burada öne çıkan kavramlar ise;adaletsizlik, kadın ve çocuk ölümleri, yalnızlık, belirsizlik, gelecek kaygısı, anlaşılmamak, ümitsizlik, zulümler, başarısızlık, savaş ve ölüm oldu. Bu cevaplar, gençlerin yalnızca bireysel sıkıntılarını değil, toplumun ve dünyanın taşıdığı ağır yükleri de vicdanlarında hissettiklerini gösteriyor. Özellikle “adaletsizlik, zulüm, savaş” gibi kavramların gençler arasında yaygın olması, onların küresel acılara duyarlı bir vicdan taşıdığını ortaya koyuyor. Durkheim’ın “kolektif bilinç” dediği şey tam olarak budur: Toplumun ortak duyarlılıkları gençlerin ruhunda yeniden şekillenir.

Dinî açıdan da bu dikkat çekicidir. Kur’ân’ın “Zulüm karanlıkların ta kendisidir” uyarısı, gençlerin zulme karşı gösterdiği duyarlılıkla örtüşmektedir. Gençlerin adalet arayışı, toplumun vicdanının hâlâ canlı olduğunu gösteren en güçlü emaredir.

Bu iki liste birlikte okunduğunda karşımıza derin bir tablo çıkıyor: Gençler hem umudu görüyor hem karanlığı fark ediyor. Onlar için hayat, ne sadece mutluluk arayışı ne de sürekli bir acı döngüsüdür. Hayat; ışıkla gölgenin bir arada yürüdüğü uzun bir yolculuktur. Gençlik sosyolojisi bize şunu öğretir: Bir toplumun geleceğini belirleyen şey gençlerin yalnızca umutları değil, aynı zamanda hangi tür acı gerçekliklerle yüzleştikleri ve bu gerçeklikleri nasıl anlamlandırdıklarıdır.

Bugünün gençliğinin dilini okumak, aslında toplumun yarınını okumaktır. Gençler; adalet istiyor, anlam arıyor, özgürlük talep ediyor, şefkat ve sevgi özlemi taşıyor. Aynı zamanda zulmü, adaletsizliği, kaygıyı ve savaşın gölgesini derinden hissediyorlar. Toplumların asli görevi, gençlerin taşıdığı bu çifte duyguyu doğru yönetmektir: Umudu büyütmek, kaygıyı azaltmak. Aile kurumunu güçlendirmek, adalet duygusunu pekiştirmek, ekonomik ve sosyal güveni artırmak, gencin ruh dünyasında sağlam bir zemin oluşturur.

Sebahattin Yaşar hocanın gerçekleştirdiği bu çalışma, basit bir anket değil; toplumsal bilincimizin aynasıdır. Gençlerin sezgisi güçlüdür; onlar geleceği bugünden görürler. Bu yüzden gençliğin sesi, yalnızca bir cevap listesi değil; toplumun vicdanından yükselen kolektif bir duadır adeta: “Biz anlam arıyoruz. Biz adalet istiyoruz. Biz barış, güven, sevgi, özgürlük ve umut istiyoruz.” ‘

Toplum bunu duyarsa kazanır; duymazsa geleceğini kaybeder. Çünkü hakikat yolunda yürüyen gençler bir milleti ayağa kaldırır.”

 

Kaynak: urfaninnabzi.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —