Ramazan DEVECİ

Tarih: 01.08.2025 19:50

Bosna: Gençlik Yıllarımızın Sevdası….

Facebook Twitter Linked-in

15 Temmuz tarihinde Çıra Tur’la, çok özel bir toplulukla, balkan gezisine katıldım. Ramazan Kayan hocanın sohbetleri ile renk kattığı gezimizde grup arkadaşlarımızın uyumu, samimiyeti, gezi boyunca birikimlerini paylaşması, gezimizi daha da bereketlendirdi. 90 yılların ezgilerini dinleyerek sürdürdüğümüz gezide kurulan yeni dostluklar bu bereketlerden biri idi.

Gezi boyunca İslami hassasiyetleri dikkate alarak bir program yapan ve Bosna şehidimiz Selami Yurdan’ın mezarını gezi programına ekleyen Çıra Tur’a Abdullah Kayan kardeşime yeniden teşekkür ediyorum.

Bu yazımda gezinin Bosna Hersek bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bosna bizim gençlik yıllarımızın sevdasıydı. 1992 yılında başlayan Bosna cihadı bize öncelikle Avrupa’nın göbeğinde bir Müslüman topluluğun varlığını ve Aliya gibi bir değeri öğretti. O günlerden sonra Bilge Kral Aliya’nın hayatımda hep özel bir yeri oldu. Aliya’yı ve Bosna cihadını tanıdıktan sonra hep Bosna’ya gitmek, görmek istemişimdir. Bosna’yı görmek nihayet 15 Temmuz 2025 tarihinde kısmet oldu.

Bosna-Hersek, Güneydoğu Avrupa’da, Balkan Yarımadası’nın ortasında yer alan bir Avrupa ülkesi. Başkenti Saraybosna (Sarajevo). Nüfusu 3.2 milyon. Nüfusun en az yüzde ellisi Müslüman Boşnak, yüzde otuzu Ortodoks Hıristiyan Sırp, yüzde onbeşi Katolik Hıristiyan Hırvatlardan oluşmaktadır.

Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra, Bosna-Hersek, 1 Mart 1992’de yapılan referandum sonrası Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etti. Bosna- Hersek’in bağımsızlık kararını tanımayan Sırplar, Bosna Savaşı'nı başlattı.

Bosna Savaşı, yaklaşık 100.000 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Avrupa’nın göbeğinde Boşnak Müslümanlar, sadece Müslüman oldukları için büyük katliamlar yaşadılar soykırıma uğradılar.

Bosna savaşı gerçek anlamda bir din savaşıdır. Çünkü Boşnak, Sırp ve Hırvatlar etnik olarak aynı ırka mensuptur. Hepsi Slav’dır. Boşnakların özelliği Müslüman olması, Sırplarınki Ortodoks, Hırvatlarınki Katolik olmasıdır. Bosna savaşı bu anlamda bir inanç savaşıdır.

İslam dünyasının birçok yerinden ve Türkiye’den birçok Müslüman Bosna’da Müslüman kardeşlerinin yanında savaşmak için bu cihada katıldılar ve şehit oldular. Türkiye’den Bosna cihadına katılan ve ilk Türkiyeli şehit olarak tarihe geçen yiğitlerden biri ise Selami Yurdan’dır.

Bosna savaşı 1995 yılında ABD’nin Ohio eyaletinde imzalanan Dayton Anlaşması ile sona erdi. Bu anlaşma, Bosna- Hersek’in günümüzdeki siyasi yapısını da belirledi.

Bosna-Hersek, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Yugoslavya dönemlerinden izler taşıyan çok kültürlü bir toplumdur. Özellikle başkent Saraybosna’da bu kültürlerden izler açık bir şekilde görülüyor. Öyle ki Şehrin bir mahallesinde Yugoslavya döneminin izlerini, Saraybosna çarşısının yarısında Osmanlı, diğer yarısında Avusturya-Macaristan mimarisinin özelliklerini görüyorsunuz. Bosna Hersek İslam, Ortodoksluk ve Katoliklik gibi büyük dinlerin yan yana yaşadığı ender ülkelerden biridir. Camii, Kilise birçok şehirde yan yana duruyor.

Bosna Hersek bölgesini Osmanlılar 1463'te fethetti ve yaklaşık 400 yıl boyunca bu topraklarda hüküm sürdü.

Boşnak Müslümanların İslam’a geçişi, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Bosna-Hersek’i fethetmesiyle başlamıştı. Bosna halkı o dönemde ağırlıklı olarak Bogomil inancına mensuptu. Bogomilizm, Ortodoksluk ve Katoliklikten ayrı anlayışlara, inançlara sahip Hıristiyan mezhebiydi. Hz. İsa’nın tanrı olduğu inancını reddediyor Hz. İsa’nın sadece bir peygamber olduğuna inanıyorlardı. Bu düşünceleri ile tevhide daha yakınlardı. Onun için kendilerini İslam dinine daha yakın görerek, İslam dinini tanıdıkça Müslüman oldular.

Uçağımız 15 Temmuz’da öğlen saatlerinde Saraybosna’ya indi. Otele gitmeden öncelikle Saraybosna gezisine başladık. Havaalanından şehre giderken rehberimiz yol boyunca bize Bosna-Hersek ve Saraybosna ile ilgili bilgiler verdi.

Saraybosna (Sarajevo), Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük şehri. Tarih boyunca farklı dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin buluştuğu bir merkez olan Saraybosna, “Avrupa’nın Kudüs’ü” olarak da anılıyor.

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da ilk ziyaret ettiğimiz yer rahmetli Aliya’nın mezarı oldu.

Aliya İzetbegoviç, vasiyetinde: “Her fani gibi, ben de öleceğim. Mezarıma anıt yapmayın, öldüğümde, Bosna şehitleriyle yan yana yatmak istiyorum” dediği için Aliya’ya bir devlet başkanı olarak ayrı bir anıt mezar yapılmamış, Saraybosna şehitliğinde Bosna şehitleri ile aynı mezarlığa defin edilmiş.

Aliya’nın mezar taşında üç şey yazar: 

Hüvelbaki:  Baki olan Allah’tır.

Abdullah: Allah’ın kulu. Aliya mezar taşına cumhurbaşkanı vasfını değil Allah’ın kulu vasfını yazdırmayı tercih etmiştir.

Boyun eğmeyeceğiz: Ömrü boyunca direnen Aliya, mezar taşıyla da bizlere direniş dersi vermiştir.

Aliya İzzetbegoviç, 20. yüzyılın son çeyreğinde Avrupa'daki hatta dünyadaki en önemli Müslüman liderlerden biridir. Ömrü komünizmin hakim olduğu Yugoslavya’da İslami mücadele ile geçen bu güzel insan, bilge kral, Aliya İzzetbegoviç İslam dünyası için insanlık için çok önemli eserler vermiş bir büyük düşünür ve devlet adamıdır.

Aliya Alman işgali sırasında Müslüman gençler arasında “Mladi Muslimani” (Genç Müslümanlar) adlı bir teşkilat kurmuş ve Boşnak Müslümanların İslami kimliklerini korumaya çalışırken İslam’ın hakikatlerini ulaşabildiği her insana duyurmaya çalışmıştır. Aliya’ya göre İslam iyi ve güzel olan her şeyin diğer adıdır.

Saraybosna çarşısını gezerken “Mladi Muslimani”(Genç Müslümanlar) binasını da ziyaret ettik. Aliya’nın dava arkadaşlarını o zor dönemde Allah’ın dinini ilahi vahyi insanlara hatırlatmak için çabalayan o güzel insanları rahmetle andık. Bugün Bosna Hersek diye Avrupa’nın ortasında bir Müslüman ülke varsa bu Aliya ve dava arkadaşlarının “Mladi Muslimani” (Genç Müslümanlar) teşkilatında verdikleri çabaların sonucudur. Aliya bu faaliyetleri nedeniyle 1946’da Tito rejimi tarafından tutuklandı ve hapse atıldı.

Aliya İzzetbegoviç, Sırpların savaşı ahlaksızca ve ölçüsüzce yapması üzerine Boşnak komutanların bizde onların yaptığını yapalım demesi karşısında, “Sırplar bizim öğretmenimiz değil düşmanımız Biz savaşı öldüğümüz gün değil, düşmanlarımıza benzediğimiz gün kaybederiz” diyerek, Müslüman’ın savaşının bir ahlakı olması gerektiğini, Kuran’ın ortaya koyduğu savaş hukukuna uymamız gerektiğini öğretmiş bir insanlık abidesidir.

https://islamianaliz.com/sites/936/uploads/2025/07/31/large/524374615-18395704687140721-5619106230474152627-n.jpg

Aliya’nın kabrinden sonra Saraybosna çarşısında bir tur attık. Saraybosna’da gezerken binalardaki mermi izlerinden otuz yıl sonra bile savaşın yıkımlarını okumak mümkündü.

Balkanlardaki birçok şehirde olduğu gibi Saraybosna’yıda ortadan ayıran nehir şehre ayrı bir güzellik katıyor.

Saraybosna çarşısının bir tarafı tam bir Osmanlı şehrinin özelliklerini taşırken diğer tarafı Avusturya-Macaristan’dan izler barındırıyor. Bu durum çarşının ortasına çizilen bir çizgi ile somutlaştırılmış. Çizginin doğusu Osmanlı batısı Avusturya- Macaristan mimarisini gösteriyor.

Saraybosna’nın baş çarşısı gezilirken ilk gidilen yer Sebil çeşmesi. Baş çarşı’nın Kalbindeki bu ahşap Çeşme 1753 yılında Bosna Valisi Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış. Bu çeşme bugün de Bosnalılar ve ziyaretçiler tarafından toplanma, buluşma yeri olarak kullanılıyor.

Saraybosna’da ziyaret ettiğimiz en önemli eserlerden biri de Gazi Hüsrev Bey Camii ve medresesidir. Gazi Hüsrev Bey, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Bosna Sancak Beyi olarak görev yapmış, Saraybosna’yı bir şehir olarak yeniden inşa ettirmiş Osmanlı devlet adamı. Gazi Hüsrev Bey Camii, Balkanlar’daki en büyük Osmanlı camisi.

Gazi Hüsrev Bey Medresesi, İslam dünyasında orta ve yüksek öğretimin verildiği kurumlardan biri. Gazi Hüsrev Bey Medresesi, Osmanlı eğitim sisteminin Bosna’daki örneğidir. 500 yıldır eğitimin ara verilmeden yapıldığı, Yugoslavya döneminde de eğitimin devam ettiği ender yerlerden biridir. Günümüzde de Bosnalı Müslümanların İslami ilimlerin yanında çağdaş bilimlerin de eğitimini aldıkları bir yer olarak varlığını devam ettirmektedir.

Baş çarşı turunda, meşhur Boşnak böreği, balkanların yaygın tatlılarından trileçe ve yemek olarak ta cevabi (köfte) yiyoruz.

Baş çarşıda gezerken Kilis’ten tanıdığım Ali Özkeleş hocaya karşılaşmam benim için gerçekten sürpriz oldu. Ali hocam Kilis’te İslami çalışmaları ile bilinen çok değerli bir Müslüman. Çoğu ilahiyat öğrencilerinden oluşan güzel bir toplulukla o da balkan gezisine gelmiş.                  

Saraybosna’dan sonra gezimizin ikinci gününde Travnik’e gittik. Travnik Şehit Selami Yurdan’ın mezarınında olduğu yer. Onun için Travnik’e gitmek benim için çok önemliydi. Şayet Travnik’e gidemeseydim Bosna gezim eksik kalmış olurdu.

 

Devamı >>>


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —