Engin GÜLTEKİN

Tarih: 20.10.2025 17:09

ANA TOPLUMA ADAM DOĞURUR

Facebook Twitter Linked-in

Bir toplumun en temel yapı taşı bireylerdir. Şahsiyetli bireylerin yetişmesi ise iyi, inançlı ve ahlak sahibi annelerin elindedir. Bu nedenle anne ve annelik görevi, toplumda hiçbir meslek sahibinin üstlenemeyeceği kadar kutsal ve hayatî bir görevdir. Huzurlu bir toplumun inşası; ahlaklı, bilinçli ve iyi annelerin yetişmesine, onlara gereken değerin verilmesine ve kadının birinci dereceden görevinin “annelik” olduğunu idrak etmesine bağlıdır. Çünkü iyi anneler, topluma sadece insan değil, adam kazandıran kişilerdir.

Bireyin ilk eğitimi, anne karnında başlar. Onun ilk öğretmeni, yani ilk mürebbisi, annesidir. Annenin en temel görevini icra ettiği yer de evidir. Bu sebeple kadın, öncelikli olarak evinde istihdam edilmelidir. İstisnai durumlar dışında kadının evinde olması, hem fıtrata uygun hem de toplumun huzuru ve menfaati açısından gereklidir.

Ne var ki, bunu çok iyi bilen kapitalist ve şeytanî düzenler, kadını evinden koparmış; annelik görevini küçümsemiş ve itibarsızlaştırmıştır. Bu anlayış, kadın istihdamını teşvik ederken doğurganlık oranlarını ciddi biçimde düşürmüştür. Nitekim dünyanın pek çok ülkesinde, kadın istihdam oranı arttıkça doğurganlık oranının azaldığı bilimsel bir gerçektir. Bu gerçek, ne kadar zor olsa da inkâr edilmemeli, aksine üzerinde düşünülmelidir.

Ne yazık ki sözde Müslüman ülkeler ve Türkiye toplumu da modernitenin kavramlarına esir edilmiştir. Toplumu düzenlemesi gereken kanunlar yozlaşmış, asli görevlerinden sapmıştır. Oysa kanunlar, toplumsal yapıyı koruyan, aileyi ve bireyi fıtrata uygun biçimde düzenleyen ilkelerdir. Kanunların bozulması, doğrudan toplumun çözülmesine ve değerlerin yitirilmesine yol açar.

“Çalışmak özgürlüktür” sloganıyla kadınlar evlerinden çıkarılmış, özgürlük uğruna kocalarına, evlatlarına ayırmaları gereken zamanlarını başkalarına hizmet ederek tüketir hale gelmişlerdir. Oysa çalışmak, bir özgürlük değil; bir sorumluluk, bir ödevdir. Bunu “özgürlük” olarak pazarlayan modern kapitalist sistemin asıl amacı, kadını annelikten koparmaktır. Maalesef bunda büyük ölçüde başarılı oldular.

Zamanla çalışmak övülür, çalışmamak ise değersiz, onursuz ve işe yaramazlık olarak gösterilir oldu. Evinde çocuk büyüten anneler küçümsendi; çocuk bakımı basit, önemsiz bir iş gibi lanse edildi. Oysa bir ülke için çocuk yetiştirmek, en büyük hizmet ve en kutsal görevdir. Çünkü çocuk, bir toplumun geleceğidir. Medeniyetlerin köklerinden süzülüp gelen değerler, ancak çocuklar ve genç nesiller aracılığıyla geleceğe taşınabilir. Çocuk yoksa ne devlet olur, ne millet; ne eğitim olur, ne Ar-Ge, ne de inovasyon.

Bugün Avrupa’da dahi birçok feminist, çocuk doğurmanın ve anneliğin önemini fark etmek zorunda kalmıştır. Çünkü kadın annelikten uzaklaştığında, toplum adam doğuramaz hale gelir.

İyi anneler olmadan iyi aile olmaz; iyi aile olmadan da iyi bir toplum kurulamaz. “Bana iyi anneler verin, size iyi bir toplum vereyim” diyenler, bu gerçeği çok iyi kavramışlardır.

Bu nedenle topluma yeniden annelik bilincini kazandırmak, ev hanımının yitirdiği itibarı iade etmek zorundayız. Ev hanımlarına, üstlendikleri kutsal görevin karşılığı olarak en az asgari ücret düzeyinde bir maaş verilmelidir. Bugün özel eğitimde bir öğrenciyle ilgilenen öğretmene ücret veriliyorsa, aynı şekilde iki üç çocuğuyla gece gündüz ilgilenen bir annenin de bu emeği karşılıksız kalmamalıdır.

Bütün bu gerçekler, yeni bir bakış açısı ve derin bir idrakle yeniden ele alınmalıdır. Annenin “topluma adam doğuran” yönü merkeze alınarak, bu doğrultuda yeni bir medeniyet paradigması inşa edilmelidir. Çünkü toplumun dirilişi, annelerin elindedir.

 

Selam ve dua ile...

Engin GÜLTEKİN

Eğitimci-Yazar-Sosyolog


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —