Nevşehir Enderun Eğitim Vakfı’nın davetine namaz gönüllüleri platformu ekibi olarak icabet etmek üzere güzel atlar ülkesi Nevşehir’deydik.
Muhterem Abdullah Yıldız hocamla birlikte 2 günde tam 9 program icra ederek takriben 1500 gencimize çeşitli cepheleri ve veçheleri ile namaz ibadetini anlatmaya çalıştık. İşte Nevşehir’de geçirdiğimiz bu dolu dolu 2 günden notlar, nükteler, latifeler…
BİR ÖNCÜ BİN İNCİ
Enderun Vakfı’nın kurucusu merhum Zeki Soyak, Mefkureci Öğretmenler Derneği’nin kurucu genel başkanı. Rahlesinde yüzlerce talebe yetiştirmiş, bir ilim, fikir ve gönül adamı.
Ömrünü ilme ve irfana adamış bir dava ve aksiyon adamı. Yaşadığı şehrin insanını iyi okumuş, sohbet ve kitaplarıyla şehri ilmek ilmek dokumuş, sevenlerinin ve sevdiklerinin gönüllerini ve zihinlerini bilinç ve şuurla dokumuş bir güzel insan. Mekanı cennet olsun.
AHLAK OLMADIKTAN SONRA
Gençlerle ilk buluşmamızı gerçekleştirmek üzere Nevşehir Lisesi’nde öğrencisi olduğu okulun müdürü olan Rıza Ceylan hocanın misafiriyiz. Söz dönüp dolaşıp, ahlâk ve maneviyatın önemine geliyor. Sözün tam burasında Rıza hoca bütün içtenliği ile öyle bir cümle kuruyor ki gel de yazma.
‘’Edep, usül, erkan, saygı, sevgi, terbiye, ahlak ve maneviyat olmadıktan sonra bir öğrenci 500 tam puan çekse ne yazar! Hiç bir kıymeti yok.’’
TAKVİM YAPRAKLARIYLA BİR NESİL
Dolu dolu geçen bir günün akşamında sevgili Ahmet Taşkın’ın evindeyiz. Mükellef ve geniş bir sofranın etrafında şehrin sakinlerinden şehre dair hatıralar dinliyoruz. Hazirun arasında bulunan emektar imam Baki Öncel hoca, bir insanın isterse neler yapabileceğini özetler mahiyette şöyle diyor: “Şu gördüğünüz Abdullah Taşkın ağabey var ya! Allah kendisinden razı olsun. Takvim yapraklarından bir nesil yetiştirdi.’’
DÜNYA DA GÖRDÜĞÜN GİBİ
Ahmet Taşkın’ın evinden asansör ile aşağıya inerken, “Herhalde benim gözlerim bozuldu. Ne zamandır dünyayı yarım ve bulanık görüyorum” diyen İbrahim Başaran kardeşime teselli makamında şu nükteyi yaptım: “Hayır hayır kardeşim… senin gözlerin bozuk değil, yemin ederim dünya tam da senin gördüğün gibi.”
3 Y KRİTERİ
Gece konakladığımız Enderun Eğitim Vakfı’nda sabah kahvaltısı yapıyoruz. Gelenek bozulmuyor, bizimle ilgilenen kardeşlerimizden Fehmi Çiftçi beyefendi: ’’Hocam, nasıl rahat uyuyabildiniz mi?’’ diye soruyor. Sorusuna şu cevabı veriyorum: “Misafirliğin 3 Y kriteri vardır. Bir şehirde yatacak bir yer, yiyecek bir yemek ve yıkanacak bir banyo varsa o misafir rahat demektir.’’
KULLANMAYIZ FAKAT AYNAYIZ
Mahmut Dudu Yazıcı Anadolu Lisesi’ndeyiz. Program bitmiş, okul müdürü Erhan Akın beyefendinin makamında çay içiyoruz, sohbet ediyoruz. Sohbetin bir yerinde ‘’hocam sizi üniversitedeki sınıf arkadaşım Riyad Tezcan’a çok benzettim.’’ diyen müdür beye hiç unutamayacağı şu karşılığı veriyorum: ’’Sayın müdürüm, biz görme engelliler ayna kullanmayız fakat birbirimizin aynasıyız.’’
HACİVATIN DİLİNDEN NAMAZ
Gençlerin dikkatlerini diri ve taze tutmak için bütün imkanlarımızı kullandık. Hacivat ve Karagöz tiplemesi bile yaptık. Arz edeyim:
‘’Hacı cavcav, insaf et yahu!.. Bir günde 55 vakit namaz kılınır mı?
Karagözüm 55 vakit değil yahu!.. 5 vakit 5 vakit.
Hacıcavcav hele söyle 5 vakit namazı kılınca ne olacağım?
Dört dörtlük insan olacaksın Karagözüm.’’
Kaynak: milat gazetesi