Cafer AKDENİZ

Tarih: 16.09.2021 20:41

Z KUŞAĞIMIZ, KAYIP KUŞAĞIMIZ OLMASIN.

Facebook Twitter Linked-in

Z kuşağı veya Z jenerasyonu 1994 yılı ile 2012 yılları arasında doğan kişilerin bu kuşağı oluşturduğunu araştırmacılar ve bu alanın uzmanları söylemektedir.

Takım çalışmalarına yatkın olmayan toplumsal yaşama zor adapte olan bu kuşağın kendilerine olan özgüvenleri tavan yapmakta ve bağımsızdırlar, onlar adına mümkün olmayan herhangi bir şey yoktur, sanal alemde zaman geçiren bu gençlik, internette bilgileri doğru yanlış demeden çöpleriyle birlikte beyine yüklemektedirler.

Kendilerinden büyük insanların veya eğitimcilerin beyinlerine yükledikleri çöplerin ayıklamasına müsaade etmezler uyarı ve nasihati klasik modası geçmiş bir bilgi şeklinde görürler

Hangi harflerle adlandırırsanız adlandırın ama çağımızın ortamında gördüğümüz ve yaşadığımız bir gerçek var. Çocuklarımız elimizden kayıp gidiyor. Yaptığımız araştırmalarda bu neslin kayması birilerinin dışarıdan ve içerden organizeli bir çalışmayla yaptıklarının sonucuna varıyoruz.

Z kuşağı kurgusu bilinçli kurulan bir kurgudur ve gençleri aynı fikir çevresinde organizeli olarak başta babalarına annelerine direnerek başlamaktadır. Gerçekte z kuşağı örgütü diye bir şey yoktur.

Ama yokluk görmemiş sınırsız istek sahibi şükür bilmeyen şımartılmış bir nesil vardır.

Çağımızın yeni kuşağı rahmetimiz olmalı, eğer bunu başaramasak bu kuşak kayıp kuşağımız olabilir.

Bu şekilde bulunan çocuklarımızı karşı tarafa iterek ötekileştirmeden sorunları birlikte çözmeye çalışmak lazım.

Evet yeni nesil Anne babayı Devlet malzeme ofisi gibi görmeye başlamış, yani tüm ihtiyaçlarımı karşıla, ama hayatıma karışma diyen bir nesille karşı karşıyayız.

Birileri tarafından dünyaya servis edilen sanal oyunlarla çocuklarımızı uzaktan yönlendirmek ve kontrol etmek için organizeli bir çalışma yapılmaktadır.

Gençlerimiz rahmetimiz olması gerekirken zahmetimiz olmasın, bu çocukları geç olmadan ötekileştirmeden ilgi alakalarına eğilim gösterelim, Bunun bir çaresi de uzaktan kurulan yüzlerce oyun ve sitelerin alanından çocuklarımızı uzaklaştırmak veya güzel bir dille doğruyu anlatmaktır. Çocuklarımız Kuran-ı Kerim bilgisiyle tanışmadan bu kafirlerin bilgileriyle tanışmakta ve etkisinde kalmaktadırlar.

Bu oyun ve yönlendirmenin etkisinde kalanlar asi bir ruh yapısıyla önüne gelen her şeye karşı çıkıyorlar. İlk karşı çıktıları insanlarda en çok onlara önem veren anne ve babaları olacaktır. Anne baba ve aileye karşı çıktıklarında, öz güven tavan yapmakta öyle ki anne baba şaşırarak bu bizim oğlumuz olamaz bu ne çabuk bu hale geldi diyerek şaşkınlık içersinde çözüm ararlar.

Evet ey Müslüman aileler ve ey insanlar, çocuklarınızın veya İslam ümmetinin geleceği olan neslin kayıp olmasını istemiyorsanız çocuklarınız cahiliyenin bu şeytani dehlizine ulaşmadan çocuklarınızı yüce kitabımıza ulaştırın.

Çocuklarımızı sadece anne babaya asi olmuyor. Yaratanın gönderdiği dini merkeze almayarak kendince dine mesafe koyuyor,  haşa bilgisine güvenerek isyankar bir ruh taşımaya başlıyor ve sonuç olarak bunların varacağı yer rehabilitasyon merkezleri oluyor,

Bizler bu şekilde çocuklarımızı suçlarken bu suçlara ebeveynler öğretmenler, dernekler, vakıflar imamlar ve tüm toplum suç ortağıdır. Çünkü gereği gibi kitabımızı okuyup ona göre amel etmedik, Söyleyip amel etmeyince bu çelişki veya ikiyüzlü davranışımız çocuklarımızda bir güven erozyonuna zemin hazırlamış oldu.

Ahiret inancı, mükafat veya ceza, cennet veya cehennem bu çocuklarımızın beyinde tam karşılığını bulmadı. Ama sonuç ne olursa olsun ilahi mesaj tüm insanlığadır.

“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun! Şüphesiz Allah’ın va’di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın.
 (Lokman/33) 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —