“Yılbaşı tatil olmaktan çıkarılsın Kadir Gecesi tatil olsun” diye önceki yıllarda makaleler kaleme almıştım. Haklı olarak bizim mahalle ve bizim kuşak İslamcılar inançları ve özgürlük anlayışları gereği yılbaşı anlayışına karşı çıktılar. Kabul etmediler. Çünkü yılbaşı yani felsefesi, yılda bir gün de olsa emperyalizmin taşıyıcı rolünü üstlenmektedir. Sayılamayacak kadar suça ve günaha kaynaklık etmektedir. Ayrıca o geceye / güne yönelik yapılan başta güvenlik, sağlık ve belediye harcamaları başta olmak üzere diğer kurumların yaptıkları harcamalar ciddi rakamlara ulaşmaktadır. Ekonomiye veya halkın cebine girmesi gereken paralar güç odaklarının cebine akmaktadır.
Makalemin maksadı size bunları anlatmak değil. Yazımın amacı İslamcıların yılbaşı ve felsefesine karşı yaptıkları/yapabildikleri. 1930’lu yıllardan bu tarafa geniş halk kitleleri ve İslamcılar yılbaşı “Gâvur âdeti” diyerek haklı olarak hep karşı çıktılar. O günden bu güne İslamcıların bir kısım okuryazarları, gazeteleri, televizyonları, yazarçizerleri her yılbaşı gelişinde “Müslüman yılbaşı kutlamaz” dediler ve protesto ettiler. Etkili olmasa da cami hutbelerinde bunlar dile getirildi.
Ancak gelinen noktada yılbaşına muhalefet eden İslamcıların/dindarların sayısında ciddi bir düşüş gözlenmekle birlikte çocukları ve torunları da yılbaşı kutlayanların arasında yerlerini almaktadırlar. Birkaç vakıf dernek, tarikat cemaat yasak savma kabilinden gibi, belki de kendi bağlılarını konsilide etmek adına cılız reddiyeler ve açıklamalar yapmaktadırlar. Radikal çözüm ve önerileri olmayan bu çağrıları, bağlılarının ne kadar ciddiye aldıkları meraka değer doğrusu.
Veriler gösteriyor ki yılbaşı geniş halk kitleleri tarafından kanıksanmıştır. Ne cami hutbeleri ne de diğer söylevler etkili olmamaktadır. Ne günah boyutu ne suç boyutu ne de felsefesi insanların gündeminde değil artık. Ama neden? Halka rağmen, yüzlerce tarikata rağmen, yüzlerce dernek ve vâkıfa rağmen, cemaatlere rağmen, imam hatip ve ilahiyatlara rağmen, hatta 23 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen: Yılbaşı tüm canlılığıyla varlığını koruyor ve artarak geniş kitlelerce kutlanmaya devam ediyor.
Öyleyse bir sorun var. Öncelikle ciddi ve yapısal bir muhalefet olmadığı söylenebilir. Sözden öte gitmeyen organize olmamış tepkilerle yetinmek. Söz ve güç sahibi ol(a)mamış insanların tepkileri. En önemlisi yöneten ve yönetilenler arasında ki çatışma. 23 yıldır ülkeyi yöneten merkezi hükümet ve yerel yöneticiler, bürokratlar, bireysel ve kurumsal anlamda yılbaşını kutlamaları, tebrikleri ve halkın kutlaması için kolaylaştırmaları en büyük çıkmazı beraberinde getirmektedir. İslamcılar ve de dindarlar kendileri yılbaşı ve felsefesine karşı olduklarını söylerken yöneticileri ve güç sahiplerinin yaşamı yılbaşından yana gibi olduğu söylenebilir. Yılbaşı resmi tatil. Yasalar yılbaşı felsefesinden yana. En önemlisi yılbaşı felsefesi ve yaşam tarzı 50 yıl önce yılda 1 gündü. Şimdilerde ülkenin yaşam tarzı haline geldi.
Üç aylar ve kandil geceleri yaslarla korunmazken ve billboardlarda yer almazken yılbaşı kutlama mesajlarının billboardları süslemesi de bir başka mesaj.
Noel babayı Mevlana’ya dövdürmek çok komik ve yılbaşı tepki çıkmazı…

