Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Yenilgi Yenilgi Büyüyen Zafer

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


Gerçekliklerin ambalajlanıp çarpıtılarak sipariş edildiği hakikat ötesi bir dünyada yaşıyoruz. Kim neyi görmek istiyorsa, neye inanmak istiyorsa, herkese uygun analiz ve yorum yapılan ve gerçekliğin tatminini ve huzurunu yaşatan servislerin yapıldığı bir çağ. Bel’ama bile şapka çıkartacak spekülasyonların janjanlı söylemlerle üretildiği ve küresel ölçekte yaygınlaştırılabildiği çağın ruhu, hakikatin zaman ve mekân ötesi odaklılığını kaybetmiş kitlesel yığınlara dönüştürüyor hızla tüm yeryüzü sakinlerini.  

7 Ekim 2023 ile başlayan Gazze soykırımını bir dini cihat olarak kendini yeryüzünün seçilmişleri ve tanrının çocukları görmeye inandırılmış bir avuç Siyonist zalimin yaklaşık 725 gün süren kesintisiz katliamlarına rağmen HAMAS ve Filistin’in özgür çocuklarının çelikten iradesini kıramadılar. Açlıkla, ölümlerle, ateş, gaz ve bombalarla geçen 725 gün. Tüm kefenlerin kırmızı lekelere büründüğü ateşten güvercinleri oldular gökyüzünün.

Çağın zahiri idrakinde yenilgilerin en korkuncu gün be gün Gazze topraklarını kuşatıyordu herkesin gözünde. Taş atmaya bile mecalleri kalmamış çocuklar, kadınlar ve yaşlılar yaşamak onurunu ölüme meydan okuyarak, onunla koyun koyuna yaşayarak gösterdiler tüm dünyanın karartılmış vicdanlarına. Gözyaşları ve çığlıklar kendi ölümleri için değildi. Tüm bu olup bitene zillet içinde seyirci kalan başta İslam coğrafyasının her hanesindeki sözüm ona kardeşlerinin kendi dirilişlerine kıvılcım yakmak içindi. Sonra da tüm medeni dünyanın kutsadığı insan hak ve özgürlükleri, beyannameler, sözleşmeler, uluslararası hukuk, adalet, eşitlik ve özgürlüklerin resmi yalanlara dönüştürülen paçavralar olduğunu kanlarıyla kanıtlamak için. Ölümü özgürlük şarkılarıyla karşılayarak not düştüler tüm yeryüzüne ve tarihe.  Tüm insanlık değerlerinin cilalananmış riyakârlıklarının altında ezilen, yok edilen değerleri içindi Akdeniz kıyıları ile kanları tüm yeryüzü sularını dolaşarak lanetlenmiş istikbarın kibir kıyılarına çığlık çığlık ulaşıyordu akıtılan kan ve gözyaşları.

Küresel dünyada bir avuç insanın inatla başlattığı ve devam ettirdiği sivil itirazların Akdeniz’e filo filo dökülmesi ile çığlıklar gürleşti. Metropollerin meydanlarında insanlık vicdanı, gücün hukukuna, radikal Siyonizm’in entegrizmine teslim olmama çağrıları her dilden, her renkten ve inançtan insanları bu ortak özgürlük, eşitlik ve adalet şahitliklerini aynı ortak vicdan altında yapılan dua, slogan ve şarkılarda buluşturdu.

Siyonizm’in yanılgısı zaferlerin silahlarla, teknolojik ve askeri üstünlüklerle kazanılmasına olan kesin algısıydı. Yıktı, döktü, yerle bir etti, öldürdü, öldürdü, öldürdü, yetmedi aç bıraktı, yetmedi ateşe verdi çadırları bile. Ama olmadı! Ne yaptıysa olmadı. Haniyeleri, Yahya Sinvarları, Hasan Nasrallahları suikastlarla yok etmeye çalıştı. Ancak Yahaya Sinvar’ın tüm dünyaya resmet ettiği ölüm tebessümüne yenildi, lanetlenmiş müstekbirlerin sonu gelmez siyasi hesapları ve ihtirasları.

Birkaç güzel gün içindi direnişin çocuklarının kandan ve çamurdan kirlenmiş yüzlerine zaman ve mekan ötesinin muştuları gibiydi anlık yansıyan tebessümleri. Bir anne yangın yerine dönmüş yüreğine basarken daha kundaktaki bebeğini bir sayı olarak geçiyordu tüm ekranlardan Gazze’de ölenlerin sayısı. Ağlamak yok direnişin çelikten iradesini taşıyan annelere! Yıllardır ölecek çocuklar doğuruyorlardı tüm yeryüzünün özgürlük mücadelesine adanacak.

Baş katil makyajlanmış yüzüyle yenilgisini barış havariliği ile maskeliyordu tüm yeryüzü müstekbirleri gibi. Tarihin akışını hikmetle kavrayanlar çok iyi biliyorlardı ki bu son barış olmayacak. Siyonizm daha önce defalarca yaptığı gibi yine zulüm kusacak eline geçirdiği ilk fırsatta küresel istikbarı arkasına alarak.

ABD başkanının adıyla anılan 20 maddelik barış metni arkasında yerle bir edilmiş kentler, kuduz köpekleri gibi saldırdığı ülkeler, hunharca işlediği binlerce suikast ve cinayeti ibra edercesine Türkiye, Mısır, Katar, Pakistan, Almanya, Kanada, İngiltere, Fransa ve daha diğerlerini tek tek platforma çağırıp ikili fotoğraflar tüm yeryüzüne servis edilirken işlenen savaş suçları, yerle bir edilen uluslararası hukuk, BM üyesi bağımsız ülkelere yapılan saldırıları adeta unutun, peşine düşmeyin dercesine sahnede toplanması İslam coğrafyalarından tüm dünyaya küresel bir barış fotoğrafı ile Siyonizm ve küresel istikbarın gücün hukukuna boyun eğmesinin yeni bir sayfasıdır yeryüzü hafızasına eklenen.

Siyonizm’in, ilke değer, ahlak, hukuk tanımayan Filistin işgal, ilhak ve soykırımına karşı 6. Barış anlaşmasına imza atılıyordu sözüm ona. Gazze soykırımına bir yenisinin ne zaman olabileceğine dair bir küresel gerçeklik orta yerde durmaya devam edecek. İşlediği savaş ve insanlık suçlarının hesabını yine vermeyecek Siyonist zalimler. Yaptıkları her türlü zülüm ve hukuksuzluk bu anlaşma ile sorgulanamayacak. İsrail yeni yerleşim yerleri işgal ve ilhak etmeye devam edecek. Batı Şeria ve Gazze bir açık hava hapishanesi, toplam kampı gibi kalmaya ve yönetilmeye devam edecek. Suriye adım adım işgal edilmeye devam edilecek. İran, Yemen ve Lübnan yine Siyonist İsrail’in keyfi saldırılarına maruz kalmayı sürdürecek.

Bu barış eğer soykırımın ve işlenen suçların hesabı sorulmaz ise Siyonizm’in meşruiyetini tüm yeryüzü halkları karşısında kaybetmesinin önüne geçmeyi hedefliyor. HAMAS ile ortaya çıkan halkın silahlı iradesini yok etmeyi, etkisiz kılmayı hedefliyor. ABD destek ve öncülüğünde Siyonist İsrail’in yeni işgal, saldırı ve soykırım planları yapmasına zaman kazandırıyor.

2 yılı açlık ve ölümle geçen soykırım bu anlaşma ile en azından mustazaf Gazze halkına temel yaşam ihtiyaçlarını ve ölüm ikliminden kurtulmalarını kısmen de olsa sağlaması ayrı bir kazanım olarak görmek gerekir. Hamas’ın anlaşmayı bazı ön şart ve düzenlemelerle kabul etmesinin en önemli nedeni bu soykırım sürecini kırılmaya uğratmaktır. Bu yönüyle hikmetle düşünülmüş ve alınmış bir karar olduğunu görmek gerekir. Tüm halkın özgürlük mücadelesi bilinciyle kuşandığı toplumsal yapılardan ortaya çıkan asimetrik silahlı mücadele örgütlenmelerini yok etmek asla mümkün değildir. HAMAS’ın silah bırakması tekrardan silaha dönmesinin önünde kalıcı bir engel asla olamaz. Yemen’in “silahlı gücümüz HAMAS’ın iradesine amadedir” demesi bu durumun hiçbir koşul ve şartta asla yok edilemeyeceğinin bir göstergesidir.

Ortadoğu merkezli kalbi Kudüs olan İslam coğrafyalarının adalet ve özgürlük merkezli mücadele süreci tüm yeryüzünün özgürleşmesine öncülük eden güçlü bir küresel dinamik olarak devam edecektir.  

 

Kaynak: farklı bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR