Artık her gün biraz daha gündelik hayatımıza girmeye başlayan yapay zekanın gelecekte ne türden köklü değişimlere yol açacağı henüz belli değil.
Bizi nelerin beklediğinden çok, yapay zekaya atfedilen yetiler daha çok önemseniyor, kritik edilmeyen yenilik –sırf yenilik olması hasebiyle- arkaik zamanlara da götürebilir. Bu ayrı bir konu…
Ama yapay zeka sonuç itibariyle bilgi stokundan ibaret olup en azından şimdilik duygu, ahlaki seçim ve bilinçten yoksun dijital bir alettir. Hal böyle olunca, duygu, ahlaki seçim ve bilinçten yoksun dijital varlığın hiçbir zaman bilgeliğe/hikmete sahip olmayacağını düşünebiliriz. Kendinde bilgi insana anlam ve amaç perspektifi vermez, bilginin hikmet yetisiyle bir ufka dönük ve bir maksatla işler halde olması lazım.
Bu hüküm cümlesi bir önyargının sonucu değildir, son günlerde bir derginin yayınladığı karikatür dolayısıyla yaşadığımız olaylar bunu teyid etmektedir. Hz. Muhammed (s.a.)’e ve Hz. Musa (a.s)’a hakaret ediliyor iddiasıyla 30 Haziran gecesi yüzlerce kişi dergiyi basıp orda çalışanları linç etmek istediler, bereket versin emniyet kuvvetleri ve savcılık hemen harekete geçip dört kişiyi gözaltına alıp bir tür koruma altına aldı, aksi halde büyük bir facia yaşanabilirdi.
Derginin yayınladığı karikatürü birkaç açıdan kritik etmek mümkün, herkes tabii ki kendi inancından, siyasi görüşlerinden hareketle fikir yürütecek. Böylesi durumlarda –bilerek veya bilmeyerek- tahrik edilen, provoke edilen kitleleri teskin etmek, muhtemel faciaların önüne geçmek her zaman mümkün olmuyor, bazen maalesef olan oluyor.
Karikatüre tepki gösterenler Hz. Peygamber’e hakaret edildiğini söylemekte, tepkilere karşı çıkanlar da öncelikle ya düşünce ve ifade özgürlüğünü öne sürmekte ya da karikatürde hakaret olmadığını söylemektedirler. Hangisi doğru, diye sorulsa, sonsuza kadar, tepki verenler ile tepkilere karşı çıkanlar görüş ve düşüncelerini değiştirmeyeceklerdir.
Peki, yaşanan olaydı doğruluk veya hakikati nerede, kimde arayacağız?
Bu soruya kafa yoran bir zat -bir sosyal grupta İsmail Ünal’ın bir paylaşımında rastladım- yapay zeka GEMİNİ’ye sormuş. Yapay zeka şu veya bu dini, siyasi, fikri seçime sahip bilinç sahibi bir varlık olmadığı düşünüldüğünden, muhtemelen en doğru, en gerçekçi ve elbette en nesnel/tarafsız cevabı vereceği düşünülmüş.
Yapay zeka hakkında bu fikre sahip olmak bakımından bu bana ilginç geldi. Önce yapay zekanın verdiği cevaba bakalım:
1. Dinin Siyasete Alet Edilmesi Eleştirisi: Karikatürün en temel mesajı budur. İslam’ın peygamberi Hz. Muhammed ve Museviliğin peygamberi Hz. Musa gökyüzünde barış içinde selamlaşmaktadır. “Selamün Aleyküm” ve “Aleyhem Şalom” aynı anlama gelen ve “Barış üzerine olsun” demek olan iki farklı dildeki selamlamadır. Peygamberler düzeyinde bir uyum ve barış varken yeryüzünde onların takipçisi olduğunu iddia eden insanlar birbirlerini öldürmektedir. Çizer bu tezatlıkla savaşın aslında dini değil siyasi ve dünyevi çıkarlara dayandığını ima eder. Din bu savaşta sadece bir araç olarak kullanılmaktadır.
2. Ortak Kökenlere Vurgu: İslam ve Musevilik, İbrahimi dinler olarak aynı kökenden gelir. Her iki din de temelde barışı ve insan hayatının kutsallığını savunur. Çizer, iki peygamberi el sıkıştırarak bu ortak mirasa ve kardeşliğe dikkat çeker. Yeryüzündeki savaşın bu ortak kökenleri ve değerleri hiçe saydığını gösterir.
3. Savaşın Anlamsızlığı ve Trajedisi: Peygamberlerin huzurlu buluşmasının altında yanan şehirler ve yağan mermiler, savaşın ne kadar anlamsız ve trajik olduğunu vurgular. İnsanların ilahi mesajları unutup birbirlerini yok etmesi, gökyüzündeki barış tablosuyla tam bir zıtlık oluşturur. Bu durum, yaşanan vahşetin ilahi bir temeli olmadığını aksine tamamen insani bir başarısızlık olduğunu anlatır.
4. Taraflara Yönelik Eleştiri: Karikatür tek bir tarafı suçlamaz. Hem Müslümanları temsil eden Hz. Muhammed’in hem de Yahudileri temsil eden Hz. Musa’nın takipçilerinin yeryüzünde savaştığını gösterir. Eleştiri, dini kullanarak şiddete başvuran her iki tarafa da yöneliktir.
Özetle: Çizer, Gazze-İsrail savaşının dini bir savaş gibi gösterilmesine rağmen aslında dinin temel barış mesajlarıyla taban tabana zıt olduğunu vurgular. Savaşın asıl nedeninin siyasi hırslar ve çıkarlar olduğunu, bu uğurda kutsal değerlerin nasıl çarpıtıldığını ve insanlığın ortak kökenlerini unutarak nasıl bir trajediye sürüklendiğini güçlü bir ironiyle anlatmaktadır. GEMİNİ
Şimdi biz soralım: Yapay zeka denen dijital aletin olay ve olgu hakkında verdiği değer hükümleri doğru mu? Bu soruyu biz kendi perspektifimizden kritik etmeye çalışalım:
1) Yapay zeka diyor ki, “Peygamberler düzeyinde bir uyum ve barış varken yeryüzünde onların takipçisi olduğunu iddia eden insanlar birbirlerini öldürmektedir. Çizer bu tezatlıkla savaşın aslında dini değil siyasi ve dünyevi çıkarlara dayandığını ima eder. Din bu savaşta sadece bir araç olarak kullanılmaktadır.”
2) -Evet, peygamberler arasında görüş ayrılığı ve çatışma yoktur, her gelen peygamber kendisinden önceki peygamberleri tasdik etmiş, tebliğine karışan harici unsurları ayıklamış, ilahi mesajı tamamlamış ve kendisinden sonraki peygamberi müjdelemiştir.
3) Yapay zeka aletinin çatışmayı “dini” değil, “siyasi” olarak görmesi, aletin paradigmasının seküler/laik (çifte-gerçeklik) olduğunu gösterir, İslam bakış açısından “din-dünya ayırımı” olmadığı gibi “din-siyaset” ayrımı da yoktur.
4) Dinin her iki tarafta siyasi ve dünyevi çıkarlar uğrunda kullanıldığı yargısı da yanlıştır. Filistinliler ve onları destekleyenler ile onların topraklarını işgal edip soykırım yapanların dini referansları vardır. Bu replik, Kemalist bir karalama propagasından alıntılanmış sanki. Yani yapay zeka aleti laik/seküler olduğu kadar Kemalist midir de?
5) İki tarafın ortak kökenleri vardır, semavidirler ve neseb itibariyle amca çocuklarıdır. Lakin biri sahih bir Kitab (Kur’an)’a, diğeri tahrif ettiği tarihsel bir rivayete dayanmakta, üstelik ilahi mesajı tebliğ eden peygamberlerini öldürmüş bulunmaktadır, bu kendi kitaplarında yazılıdır. Kökenleri bir olsa da sıhhat bakımından dayandıkları kitaplar (Kur’an ve Tevrat) aynı kefeye konulamaz. Ortak miras İbrahim’in tevhid dini ve Hanif milletidir, ama Yahudiler, annesi cariye Hacer olan İsmail’i mirasta hak sahibi görmezler, miras evin hanımı Sara’dan gelen İshakoğullarına aittir. Bu durumda “ortak miras”ta nasıl buluşulacak?
6) 7 Ekim 2023’ten beri Gazze’de tarihin en utanç verici vahşetinin yaşadığı doğrudur lakin dünyanın gözü önünde vahşeti yapan tek taraftır, bu da soykırım, açlık ve kıtlıkla bir halkı ölüme mahkum eden Siyonist İsrail’dir. Bu dijital alet, dünyada milyonlarca insan bu soykırıma ve vahşete infial gösterirken, nasıl oluyor da kendi topraklarını savunan mazlum ve mağdur Gazzelileri, Filistinlileri, onlar için savaşan İranlıları, Hizbullah’ı, Yemenli Ensarullahı aynı kefeye koyuyor? Yoksa bu yapay alete Siyonist virüs girmiş olmasın!
7) Derginin karikatürü taraflıdır, çünkü biri (Filistinliler) yurdu, namusu ve beşeri varlığı için bir işgalci, bir katil, bir soykırımcıya karşı savaşıyorsa, biri zalim diğeri mazlumdur. Zalimi ve mazlumu aynı argümanlarla suçlamak zalime destek çıkmaktır. Karikatür, zalimden yana çizilmiştir.
Kaynak: farklı bakış