Yapay, kelime anlamı itibari ile birçok insanın zihninde olumsuz bir çağrışım uyandırır. Çoğu zaman doğal olan daha makbuldür. Sebzenin, meyvenin, çevrenin ve ilişkilerin doğalı tercih edilir. Buna rağmen yapay olan dünyayı virüs gibi sarmaktadır. Zekâ dahi bundan müstağni değil.
Yakın bir zaman öncesine kadar yapay için en ulaşılmaz hedef, düşünebilmesi olarak görülüyordu. Makinaların düşünüp düşünemeyeceği ile ilgili Turing’in 1950’lerde ortaya attığı sorunun cevabını artık biliyoruz. Makinelerr da düşünebilir. Şu an için insanların belirlediği doğrultuda tahmin, öneri, yorum yapıp kararlar alabilen makine tabanlı sitemler
için yolun daha başındayız diyebiliriz. Yolun başında olmak bizi yanıltmasın. Bu alandaki ilerlemenin hızı akıl alır gibi değil.
Yapay zekâ uygulamaları günümüzde hayatın her alanına hızlı bir etki yaptı. Bunun toplumların düşümü üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri olacaktır. Yapay zekanın üretimi arttıracağı, refah toplumuna katkı sağlayacağı, ulaşım, iklim, sağlık, çevresel vb. sorunların üstesinden gelmeyi sağlayacağı iddia edilmektedir. Bu madalyonun bize gösterilen yüzü.
Bir de gösterilmeyen yüzü var. Yapay zekâ uygulamaları, küresel sermaye ve büyük devletlerin elinde bir silaha ve sömürü aracına dönüşme olasılığını da göz ardı etmemek gerekir. Belki de yapay zekâ uygulamaları, efendilerine sorgusuz, sualsiz hizmet eden kamuflajlı köleler. Bu köleler, insanlığı köleleştirme, kendine bağlama, insanlar üzerine güvenirlik sağlayarak gönüllü olarak yönetimi kendilerine, dolaysıyla programlayıcılarına, bıraktırmada aracı rolü üstlenmeleri muhtemeldir. Örneğin birçok insan, uzun süren yargılama süreçlerini yarım saate indirecek yapay zekalı hâkim uygulamalarını, insan merkezli yargı mekanizmasına tercih edecektir. Aynı şey siyasi seçimler için de söylenebilir. Yapay zekanın bir ilçeyi, ili hatta ülkeyi yönetmesini savunan azımsanamayacak bir insan topluluğunun varlığı artık bir gerçek. Bunun anlamı şu: Çok kısa bir gelecekte kendi irademizle her alanda yönetimi yapay zeka uygulamalarına bırakacağız. Buradan hareketle eğitimin toplumları şekillendirmedeki etkisi göz önüne alındığında yapay zekâ uygulamalarının eğitim sistemlerini dönüştürme potansiyeli, avantajları, oluşması muhtemel risk ve etik sorunları tartışmak ve önlemler almak zorundayız.
Teknolojik gelişmelerin eğitim üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, yapay zekanın eğitim üzerindeki etkisi, diğer alanlardaki etkisinden kat kat fazla olması beklenmektedir. Yapay
zekâ uygulamaları öğrencilerin öğrenme modelini, ihtiyaçlarını, öğrenme hızını, eksik öğrenmelerini analiz ederek, sadece öğrenciye özgü en uygun öğrenme planını ve materyallerini sağlayabilir. Öğrencinim performansını izleyerek geri bildirimler yapabilir.
İnsan olmanın getirdiği, kızma, bağırma vb. öğrencinin öz güvenini zedeleyici duygusaltuzaklara düşmeden, öğrencinin öğrenme motivasyonunu sürekli dinamik tutabilir. Ayrıca internet bağlantısının olduğu her yerde, öğrencinin istediği zamanda öğrenme ve öğretme etkinlikleri gerçekleştirilebilir. Bütün bu avantajlar tuzağı görmemizi engelleyebilir. Yapay zekanın insani değerler, adalet, güvenlik, insan kararlılığı, mahremiyet, güvenlik, hesap verebilirlik ve küresel sermayenin emrinde olması günümüzde tartışma konusudur.
Yapay zekâ öğrenme ortamlarında, öğrencilerin dijital becerilerini arttırırken insani becerilerini zayıflatmasından da korkmalıyız. Mesela yapay zeka ile uyarlanmış bir eğitim sisteminden çıkan nesil, Gazze’deki katliamlarımdan insanlık adına utanmaz ve kendini sorumlu tutmazsa, programlayıcılarına hizmet ettiğini söyleyebiliriz.
Milli Eğitim Bakanlığının, Hârezmî Eğitim Modeli, FEYZA (Fırsatları Artıran Eğitimde Yapay Zekâ) Projesi gibi içeriklerin yanında kendi “yerli ve milli” yapay zekâ uygulamasını öğrencilerin hizmetine sunması elzemdir.