Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Fedakar KIZMAZ


TARIMDA HÂLİ PÜRMELÂLİMİZ YA DA KEFERE KİM, MÜSLÜMAN KİM???

Yazarımız Fedakâr Kızmaz, Osmanlı’nın son döneminden bugüne dek bir türlü rayına oturtulamayan ve giderek ülkeyi ve toplumu bu alanda yok oluşa sürükleyen tarım politikası(zlığı)na dikkat çekiyor.


Şu an özel bir üniversitede Doçent Dr. Öğretim Üyesi olarak hizmetlerine devam eden bir okul arkadaşım,  İkinci Abdülhamit döneminin sonlarına doğru tarım ve hayvancılığın kalkınması, geliştirilmesi için neler yapılabilir üzerine bir araştırma yazısını ve bu minvalde Padişah'a sunulan bir raporun (Ziraat Layihası) linkini whatsap grubumuzda paylaştı.

Yazıyı ibret ve kahrolarak okudum. Aradan bir asırdan fazla zaman geçmiş olmasına karşın bugün dahi market reyonlarında "ucuz ithal et" etiketi gözümde canlanınca, içimdeki umut közü de söndü.

Daha kimler geldi geçti gözümün önünden...

Faydalı hiç birı icraatını duymadığımız.  lakin belki 40-50 sene boyunca kimseye kaptırmadığı koltuğundan kendi aile şirketi gibi yönettiği ensesi kalın, balkon göbekli sendika, oda, dernek, kooperatif, vakıf başkanları....

Cumhurreisi tarafından görevlendirildiğini Enişte(!)sinden öğrenen; affedilene(!) kadar da Bakanlığı babasının çiftliği gibi kullanan; çıkarılan Kanun ve Yönetmeliklerin gizli bölmelerine kendi aile şirketlerine uygun düşecek adrese teslim maddeler ekleyip, tarım ve hayvan ithalatını başarıymış gibi sunabilen Tarım ve Orman Bakanı... (bir sıfat(!) ekleyeyim dedim de; layığını  bulamadım.)

Tarım ve hayvancılığı teşvik için verilen yarısı hibe, yarısı da bilmem kaç yıl faizsiz geri ödemeli paracıkları dolara, altına, arsaya, borsaya yatıran vergi rekortmeni, hayırsever İş Adamları... 

(Son dönem literatürüne göre bu mahlukata "İş İnsanı" demek gerekiyormuş. Lakin, bunlar "İnsan" ise; ahırlarda, çiftliklerde, tarlalarda, bahçelerde asgari ücret mukabili 12 saatlik sigortasız mesailerinde alın teri akıtan tarım işçileri ne o zaman!!??)

100 torba çimento 2 bin tuğlayla dört duvar örüp, derme çatma ahıra(!) emaneten yerleştirdiği büyükbaş hayvan teşviğinden yararlanan; parayı cukkalayıp ⁸sığırları sahibine iade ettikten sonra kayıplara karışan milliyetçi Yerli Öküzler...

Devletin, "Ya; mazot gerçekten pahalı, çiftçilerimizin yükünü bir nebze olsun hafifletelim" diye çıkardığı Mazot Desteği'ni son kuruşuna kadar tahsil edip tarlasına traktör sokmayan At Hırsızı köylüler...

Tüm olumsuz şartlara rağmen üretim yapan namuslu çiftçinin malını ağlata ağlata üç kuruşa alıp şehirdeki marketinde 30 lira etiket vuran Tröstleşmiş Eşkıyalar...

Köylünün malını kamyon kamyon sebze meyve haline transfer edip fiyatlar ucuzlamasın diye kasa kasa çöpe döken, gariban üreticiye de Kol Saati (!) hediye eden Hal Mafyası...

Onlarca Hükümet ve Bakan değişmesine, rağmen, bütün ekonomistlerin bangır bangır feryat etmesine, çiftçinin envai çeşit eylemine rağmen ülkenin başına bela bu HAL YASASI'nıa dokunamayan Ödlek Bakanlar...

Her mezraya bir cami yapıp imam müezzin atayan, buna karşın bakir Anadolu topraklarında istihdam etmeyip Ziraat Mühendislerini (bilumum üniversite mezunlarını) zorunlu istikamet olan Polis Akademisi'ne mahkum eden (Dindar, Muhafazakar)  Hükümet...

.. Bir yanda, 25 yaşında Fransa'da Ziraat Mektebi okuyan Amasyalı bir Ermeni delikanlısı... "Vatanıma borcumu nasıl öderim" kaygısıyla ülkesine döner dönmez Devletlülere Ziraatin ve Tarımın nasıl geliştirileceğine dair raporlar hazırlayan AMASYAN... 

Diğer yanda, burslarla yatılı okullarda okuyup diplomasını aldığı gün soluğu Amerikalarda, Almanyalarda alan (solcu)Yurtsever/(sağcı) Vatansever Gençlik...

Sabah 11'de uyanıp şehirden gelen market kamyonundan ekmek, peynir, zeytin, yumurta, domates, salatalık, patates soğanını, hatta şaşal suyunu da alan; yemek a(r)tıklarını verebileceği ineği koyunu, kedisi köpeği, kazı ördeği, tavuğu hindisi olmadığı için Büyükşehir Belediyesinden evinin önüne çöp konteyneri talebinde bulunan  Anadolu İrfanı(!)na haiz Türk Köylüsü...

Dönelim yazının içeriğine:

Ziraat Mektebi

Fransa"da: 72

Dersaadet'te: 0

Memâlik-i Mahruse- i Şahane’de

Baytar: 8 (sekiz)

AMASYAN'ın,  Zillullah 2. Abdülhamid'e sunduğu ZİRAAT

LAYİHA'sına (RAPOR) göre:

"Memâlik-i Osmaniye’de her nevi hayvan pek kolay çoğalabilir iken bilakis azalmaktaydı ve bu hal ülkenin servetini dahi azaltıyordu. İş bu hasarların kaldırılmasına vesile olmak için her sancak ve kazada ikişer yahut beşer nefer mülkiye baytarları bulundurmak gerekiyordu."

... ve, "Afedersiniz Ermeni Keferesi"(!) diyeceğim de dilim varmıyor...

Amasyalı Amasyan Layiha'sının sonunda Padişah Hazretlerine sesleniyor:

"... öteden beri ziraatın Memâlik-i Mahruse-i Şâhâne’den terakkisi hususu için” çabaladığını belirterek, “vatana bir hizmet-i nacizanede bulunmuş olmak arzusunda bulunduğuma mebni işbu layiha-i acizanemin takdimine ictisar kılındı.”

Bir Amasyan'ın son talebine bakın bir de yöneteni ve yönetileni ile iktidarıyla muhalefetiyle bizzat kendimize bakalım ve soralım bakalım: cevap vermeye yüzümüz var mı?

Milliyetçi kim,

Vatan Haini kim?

Yurtsever kim, Hırsız kim?

Kefere kim, Müslüman kim???

 

Not: konuyla ilgili olarak Osmamlı vatandaşı olup tarım üzerine eğitim alan Ermeni genci Amasyan’ın saraya sunmuş olduğu “II. ABDÜLHAMİD’İN TARIM POLİTİKASINI ETKİLEYEN ZİRAAT RAPORU’na dair makale linkin buradan tıklayabilirsiniz; “https://www.istib.org.tr/haberler/ii-abdulhamidin-tarim-politikasini-etkileyen-ziraat-raporu/5235

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR