Gazze’de Tarihin Tekerrürü Ve İnsanlığın Sessizliği
Siyonist işgal rejimi, Gazze’de aylardır devam eden anti-semitik soykırım, açlık, ablukayla çevrili hayat alanlarını sistematik şekilde yaşanmaz hâle getirme politikalarına bir yenisini daha ekledi. Türkiye Cumhuriyeti devleti, sivil toplum kuruluşları ve yardımsever halkımızın gönderdiği insanî yardım konvoyları, özellikle AFAD aracılığıyla ulaştırılan un çuvalları, haftalarca sınırda alıkonulmuş, ardından hiçbir insanî ya da ahlakî değer gözetilmeksizin çöplere atılmıştır.
Bu aşağılık ve vicdansız tutum yalnızca açlıkla kıvranan Filistin halkına karşı değil, aynı zamanda kardeşlik ve insanlık duygusuyla yardım elini uzatan Türk milletine karşı da açık bir hakarettir.
Vahşetin Modern Sûreti: Siyonizm'in Sistematik Abluka Ve Yok Etme Politikası
Filistin topraklarında yürütülen bu soykırım; çocukların açlıktan hayatını kaybettiği, hastanelerin hedef alındığı, şehirlerin yerle bir edildiği bir insanlık faciasıdır. Bu facia, sadece Siyonislerin işgalci politikalarının değil, aynı zamanda sözde insan haklarını savunan uluslararası sistemin aczini de gözler önüne sermektedir.
Bugün Gazze, temiz suyun, elektriğin, gıdanın, ilacın kesildiği, hava saldırılarının gün aşırı yaşandığı ve tüm sivil yapıların hedef alındığı bir açık hava toplama kampına dönüşmüş durumdadır. Bu abluka sadece fiziki değil; aynı zamanda psikolojik, ekonomik ve kültürel bir imhayı da içermektedir.
Tarihten Acı Bir Yankı Nazizm Ve SiyonNazi Paralelliği
20. yüzyılda Nazi Almanya’sı, Yahudi halkını gettolarda açlığa ve ölüme mahkûm etmiş, sağ kalanları ise kurşuna dizmiş, gaz odalarında boğmuş ve fırınlarda yakarak ortadan kaldırmıştı. Bugün, o vahşetin adını taşıyan Holokost, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiştir.
Ancak ne acıdır ki, geçmişte Yahudilere uygulanan bu vahşetin benzeri, bugün kendilerini “Holokost’un mağdurları” olarak tanımlayan işgalci Siyonist güçler tarafından Filistin halkına uygulanmaktadır. İşte bu nedenle bu zulmü gerçekleştiren zihniyet, tıpkı Naziler gibi anılmalı ve bu ideolojik süreklilik açıkça teşhir edilmelidir: SiyonNazi zihniyet, geçmişteki zulmü bugünün mazlumlarına taşımaktadır.
Naziler nasıl ki anti-semitik politikalarla Yahudi halkını hedef aldıysa, bugünün işgalci Siyonistleri de anti-Semitik bir anlayışla Semitik bir kavim olan Filistinlileri hedef almaktadır. Antisemitizm yalnızca Semitik bir kavim olan Yahudilere yönelik düşmanlığı değil, genel olarak Semitik halklara - yani Semitik bir kavim olan Filistinliler ve Araplar da dâhil olmak üzere - yönelik her türlü düşmanlığı ifade eder. Hatta antisemitizm bir ırka veya dine karşı sistemli imha politikası olduğundan, bugün işgalci Siyonist İsrail’in uyguladığı soykırım da bu tanıma harfiyen uymaktadır.
Hukuki Tanım
Soykırım Ve Uluslararası Sorumluluk
1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, soykırımı şöyle tanımlar:
"Bir ulusal, etnik, ırkî veya dinî grubu kısmen ya da tamamen yok etmek amacıyla, grup üyelerinin öldürülmesi, ciddi fiziksel veya ruhsal zarara uğratılması, hayat şartlarının ortadan kaldırılması, doğumların engellenmesi veya çocukların zorla bir başka gruba aktarılması fiilleridir."
Bugün Gazze’de yaşananlar bu tanımın tüm unsurlarını barındırmaktadır:
Kitle halinde sivillerin öldürülmesi,
Hayat koşullarının yok edilmesi,
Gıda, ilaç ve suya erişimin engellenmesi,
Toplu cezalandırma yöntemleri,
Çocukların hedef alınması ve zorla yerinden edilmeleri.
Bu nedenle, bu eylemler yalnızca birer "çatışma suçu" değil, soykırım suçu olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) başta olmak üzere uluslararası hukuk kurumları, İşgalci Siyonistler hakkında derhal soruşturma başlatmalı ve gereken cezai takibatı yürütmelidir.
Vicdani Ve Tarihî Sorumluluk: Sessiz Kalanlar Da Suç Ortağıdır
İnsanlık tarihi boyunca zalime karşı susmak, zulme ortak olmak anlamına gelmiştir. Vicdanların sustuğu yerde, zalimin eline daha fazla kan bulaşır. Bu yüzden, bu utanç sadece işgalcinin değil, sessiz kalan tüm dünya toplumlarının ortak vebalidir.
Bugün sessizlik içinde seyreden Batılı devletler, yarın aynaya baktıklarında tarih önünde bu ortak suça şahit olacaklardır. İnsan hakları, özgürlük, adalet gibi kavramlar eğer gerçekten birer evrensel değer ise, bu değerlerin sınanacağı yer bugün Gazze’dir.
Sonuç Ve Çağrı
Tarih, zulmün karşısında duranları da, suskun kalanları da yazacaktır. Geçmişte Nazi canileri yargılandı ve mahkûm edildi. Bugün de SiyonNazi zihniyetin temsilcileri, er ya da geç insanlık önünde hesap vermek zorunda kalacaktır. Bu yalnızca bir beklenti değil, insanlık şeref ve haysiyetinin bir gereğidir.
İnsanlık âleminden ve UCM’den bunu bekliyorum.