Son yıllarda ve özellikle de son yaşanan hadiselerde, İran’ın ağır yaralar almasına rağmen işgalci Siyonistlere ciddi zararlar verebileceği açıkça görülmüştür. Üstelik İran, nükleer silaha sahip olmaksızın da işgalci Siyonistlere bir savaşı kaybettirebileceğini fiilen göstermiştir. ABD ve Birleşik Krallık, yani İngiltere olmaksızın işgalci Siyonistlerin bölgede ayakta kalabilmesi mümkün değildir.
İşgalci Siyonistlerin, İran gibi büyük ve dirençli bir devletle uzun süreli bir savaşı sürdürebilmesi imkânsız görünmektedir. Çünkü savaş sadece silahla değil; lojistik destek, sürekli asker tedariki ve toplumsal dayanıklılıkla yürütülür. Üstelik bu savaş ister konvansiyonel yöntemlerle, isterse bugüne kadar hiç kullanılmamış yeni nesil silahlarla yürütülsün, işgalci Siyonistlerin İran İslam Cumhuriyeti ile uzun soluklu bir savaşa girme ihtimali yoktur. Girmesi hâlinde ise kesin bir mağlubiyetle yüz yüze kalacak ve bu da işgal düzeninin sonunu getirebilecektir.
Zira bir savaşı uzun süre devam ettirebilmenin belli başlı şartları vardır. Bu şartlar işgalci Siyonistlerin elinde bulunmamaktadır; buna mukabil İran bu imkânların çoğuna sahiptir. Dolayısıyla, yaşanan bu gerilim yalnızca karşılıklı füze atışlarıyla sınırlı kalmaz, çatışma uzun soluklu bir savaşa dönüşürse, İsrail’in -ABD ve Batı’nın bütün desteğine rağmen- bölgede tutunması hayli zorlaşacaktır.
Üstelik bundan sonraki süreçte ABD ve Batı’nın Ortadoğu’daki etkinliğinin de azalacağı açıktır. Bu boşluğun önemli bir kısmını Türkiye doldurabilir. İran ise fanatik Farsçılığı ve fanatik mezhepçi politikaları nedeniyle bölgede kalıcı bir nüfuz kurma imkânına sahip görünmemektedir; bugün hâkim göründüğü yerlerde dahi bu etkiyi uzun vadede sürdürmesi güçtür.
Son beş günlük karşılıklı füze saldırıları dahi işgalci Siyonistlerin ne kadar güçsüz, ne kadar kof olduğunu gözler önüne sermiştir. İran’ın attığı füzelerle ve yüz yılı aşkın bir süredir vatan mücadelesi veren Filistin halkına rağmen tam bir üstünlük kuramamış olmasıyla bu gerçek bir kez daha ispatlanmıştır.
Artık anlaşılmıştır ki ABD ve İngiltere desteği olmaksızın işgalci Siyonistlerin ayakta kalması mümkün değildir. Siyonistbaşı Netanyahu, İran’a karşı sözde bir güç gösterisi yapmaya kalkışırken, işgalci yapının bütün zafiyetlerini sergilemiş; İsrail’in, kendi başına ayakta duramayacak kadar zayıf bir devlet olduğunu açığa çıkarmıştır.
Gelinen noktada işgalci Siyonist düzenin nüfuzu büyük bir yara almış; bu kırılganlık artık dost-düşman herkes tarafından görülmüştür. Netanyahu’nun Gazze’de işlediği katliamların hesabı da, hiç şüphesiz, bir gün kendisinden sorulacaktır.
Zulmün ve işgalin üzerine kurulu hiçbir yapı sonsuza dek ayakta kalmamıştır; işgalci Siyonistler de istisna olmayacaktır. Tarih, Firavunların, Nemrutların, diktatörlerin sonunu nasıl yazdıysa, Siyonist işgalin sonunu da yazacaktır.
