ESAT HOCALAR

Tarih: 02.07.2025 12:14

Sivas ve Başbağlar

Facebook Twitter Linked-in

2 Temmuz – 5 Temmuz 1993

Tansu Çiller ve Erdal İnönü'nün (DYP-SHP/CHP) koalisyon hükûmetinin görevde olduğu dönemde, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Olayı yaşandı. Bu olaydan sadece üç gün sonra, 5 Temmuz 1993’te Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde, 33 sivilin hunharca öldürüldüğü ve köyün ateşe verildiği bir katliam gerçekleşti.

O El

Madımak ve Başbağlar; görünen farklılıklarına rağmen, aynı merkezden planlanıp uygulaması farklı ellere yaptırılan iki acı hadisedir.

1978’de yaşanan Maraş ve Çorum olaylarını sahneye koyan karanlık akıl, 1993’te Sivas ve Başbağlar’da da iş başındaydı. Eğer bizler provokasyonlarda taraf olmak yerine sorgulamayı, hakikati aramayı seçebilseydik; belki de bu iki trajedi hiç yaşanmayacaktı.

Yüz yılı aşkın süredir bu topraklarda yaşanan acıların ardındaki dinamikleri, Batılılaşma ve ulus-devlet inşası adına yapılan dayatmaların perde arkasını anlayabilseydik; insanca ve adil bir duruş geliştirebilirdik. O zaman belki bugün bambaşka bir toplum olurduk.

Madımak ya da Başbağlar’a yalnızca siyasi ya da ideolojik pencereden bakanlar da o karanlık elin farkında olmadan uzantısı hâline gelmektedir.

Hayatını kaybedenlerin kimliğine göre tavır alan, ölümü ve acıyı ideolojik bir araca dönüştüren her yaklaşım bizi hakikatten uzaklaştırır. Daha çok yara almamak, daha büyük acılar yaşamamak için önce kendimizi değiştirmeli, karanlık planların parçası olmaya karşı direnç geliştirmeliyiz.

Provokasyonun değil, basiretin tarafında durmalıyız.

--------------------

Madımak Ve Başbağlar’da Neler Olmuştu Hatırlayalım: 

Madımak Olayı (2 Temmuz 1993, Sivas)

Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu yazar, sanatçı ve aydınların katıldığı bir etkinlik için Sivas’ta toplanılmıştı.

Etkinlikteki bazı isimlerin laiklik yanlısı söylemleri, özellikle Aziz Nesin’in Şeytan Ayetleri’ni yayımlaması nedeniyle yerel çevrelerde infiale yol açtı. Kasıtlı provokasyonlarla avâmî öfkesi köpürtülmüş, sağduyu bastırılmıştı.

Kalabalık bir grup protestocu, Cuma namazı çıkışında toplanarak "şenlikleri" hedef aldı. Protestolar büyüyerek Madımak Oteli’nin önünde kitlesel bir gösteriye dönüştü. Otelde kalanların dışarı çıkmasına izin verilmedi. Güvenlik güçleri yetersiz kaldı veya müdahalede geç kaldı, belki de bir kasıt vardı.

Sonuçta otel ateşe verildi. 33 aydın, 2 otel görevlisi ve 2 gösterici olmak üzere 37 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Olay, devletin ihmali, kamu düzeninin sağlanamaması, dinî duyguların istismarı ve toplumsal kutuplaşma açısından büyük tartışmalara yol açtı.

--------------------

Başbağlar Katliamı (5 Temmuz 1993, Erzincan)

 

Sivas’taki olaydan sadece üç gün sonra, Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Alevi-Sünni dengesinin hassas olduğu Başbağlar köyü PKK'lı olduğu söylenen silahlı kişiler tarafından basıldı.

Saldırganlar köy halkını camide topladı, bir süre propaganda yaptıktan sonra köyün erkeklerini ayırarak 33 sivili kurşuna dizdi. Çünkü Madımak’ta 33 laik aydın hayatını kaybetmişti; belli ki burada da karşıt bir mesaj verilmek isteniyordu. Ardından köydeki 214 ev, okul, cami ve sağlık ocağı ateşe verildi. 

Devletin olayla ilgili açıklamasına göre saldırıyı PKK üstlenmiş ancak olayın arkasındaki karanlık yapıların kim olduğu, emri kimin verdiği, niçin yapıldığı gibi sorular hâlâ tartışmalıdır. Bazı yorumlara göre bu saldırı, Madımak’ın rövanşı gibi kurgulanmış bir provokasyondu.

------------

Ortak Noktalar ve Yorum

– İki olay arasında yalnızca üç gün vardır.

– Her ikisi de toplumsal fay hatlarını derinleştirecek şekilde, farklı kesimleri hedef almıştır: Sivas’ta Alevi ve laik aydınlar; Başbağlar’da ise Sünni, dindar köylüler hedef alınmıştır.

– Her iki olayda da 33 kişi hayatını kaybetmiştir.

– Her iki olayda da konutlar yakılmıştır. Madımak Oteli’ne karşılık, Başbağlar’da 214 ev, okul, cami ve sağlık ocağı ateşe verilmiştir.

– Her iki olay da, devletin zafiyeti, istihbarat boşlukları ve kurgulanmış provokasyon ihtimali açısından hâlâ tartışılmaktadır.

– Bu olaylar, Türkiye’deki Alevi–Sünni gerilimi ve ideolojik kutuplaşma üzerinden kurgulanan derin ve karanlık senaryolara işaret etmektedir.

Her iki olay da devletin zafiyeti, istihbarat zaafı ve kurgulanmış provokasyon ihtimali açısından hâlâ tartışılmaktadır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —