Kültürün dine uyarlanması önemli bir kazanımdır. Dinin kültüre uyarlanması ise bir kayıptır. İslami dilde farz ve vaciplerin dışında veya haram ve mekruhların dışında serbest alanlar vardır. Bu alanlar toplumların geliştirdikleri düşünce ve davranış biçimleri ile doldurulur. İnsanın eğlenme, dinlenme, yönelme ve şarj olma gibi ihtiyaçları vardır. İşte bu alanlar kültürel kodları taşır. Bu alanların ahlak, merhamet, düşünce, yardımlaşma ve adalete kapı açacak şekilde doldurulması önemlidir. Eşya boşluk kabul etmez.
Üç aylar olarak adlandırılan Recep, Şaban ve Ramazan aylarından Recep ve Şaban ayları kapsamında başta kandil geceleri olmak üzere; bazı kesimler tarafından dinde yeri yoktur diyerek dışlanıyor. Kutuplaşmaya yol açılıyor. Hâlbuki olaylara bakış ve anlama tarihsel boyutu ile birlikte ve şimdiki zaman göz önüne alınarak yapılmalıdır. Modernizm ve kapitalizm dikkate alınmadan yapılan değerlendirmeler isabetli olmayacaktır. Bireyin ve toplumun ihtiyaçları ve modern zamanların ihtiyaç olarak dayattığı şeylerin psikolojik ve sosyolojik açıdan ele alınmadan; üç aylar sosyolojisi ve felsefesini anlamak mümkün olmayacaktır.
21 yy.da istek ve arzular ya da ihtiyaçlar kamuya açık alanda karşılanmak isteniyor. Kişiler evlerinde yemek yerine lokantalara, çay ve kahve içmek için kafelere gitmekteler, ev tipi sinema görselleri olmasına rağmen maçları stadyumlarda izlemekteler. Akşamları evlerinde oturmak yerine ev dışında olmayı tercih etmekteler. Kalabalıklar arasında ve kitlelerle birlikte hareket etmek daha cazip gelmektedir. Modern insanın bu halinden hareketle bile olsa üç aylar anlayışına bir farziyet yüklemeden toplumsallaştırılması elzemdir. Bu sayede yeni yüzlere ulaşmak, yeni dostlar edinmek, yeni kalpler kazanmak ve toplu yakarışlar adına; başta kandiller olmak üzere bireysel, ailece veya toplumsal olarak üç aylar planlı bir şekilde idrak edilmeli değerlendirilmelidir.
Üç ayları ibadet yüklü geçirmek ve bu aylarda İslami yaşayışı daha da öne çıkarmak asla bidat değildir. Hakkında zayıf hadis de olsa, kelamı kibar da olsa ya da selefin/İslam büyüklerinin davranışları da olsa hatta bunlar olmasa bile zihinsel ve sosyolojik gerçeklik adına Üç aylar Müslümanların gündeminde olmalı ve daha yaşanır daha İslami bir gelecek adına çalışmalara ve mücadeleye vesile edilmelidir.
Üç aylar modern zamanların Ebu Kubeys dağı veya Safa tepesi rolünü üstlenmelidir.

