Zaman kimseyi takmadan, intikam alırcasına, günleri bizlerden öyle bir alır ki!
Zaman öyle hızlı geçer ki, farkına varmamıza fırsat bile vermeden!
Hızına yetişemediğimiz zamanın, kıymetini anlamaya zaman bile olmadan!
Her birimiz gereksiz arayışlarda, zamanın içinde zamana aldanıyoruz!
Hem yara, hem merhem olan bu gücün hakkını veremeden!
Kimimiz çay toplantılarında gereksiz sohbetlerde bulunarak!
Kimimiz internet başında faydası olmayan çetlerde yazışarak!
Kimimiz gece, gündüz demeden uykuya dalarak!
Kimimiz ise “öyle bir geçer ki zaman” dizilerinde kaybolarak!
Zaman içinde var olan dizileri seyre dururken “öyle bir geçer ki zaman!”
Ne kendinden haber verir ne çocuklarından ne de eşinden!
Öyle bir dalarsın ki geçen zamana, yanındakiler de zamanla uzaklaşırlar senden sen fark etmeden!
Zaman, kendi içinde bizleri öğüten bir çarktır!
İbret alayım derken, sevdiklerimize güvensizlik yaratan zaman dizilerinde yaşamak!
Hani derler ya zaman en büyük hırsızdır, en mutlu anlarımızı en sevdiklerimizi ve en önemlisi de ömrümüzü alıp gidendir!
Zaman boşa harcanmayacak, dizilerde yaşanmayacak kadar büyük bir hazinedir!
Zaman israfı, israfların en büyüğüdür!
Zamanla var olan dizilerde
Kendimizi ve kendi zamanımızın değerlerini unutur olduk!
Başka zamanın ve başkalarının yanlışlarıyla yoğrulduk!
Nefret, kavga, şiddet, taciz, ağlamak, ihanet ve saymakla bitmez değersizliklerle bütünleştik!
Zamanla alıştık o değersizliklere!
Zamanla sadece onları konuşur olduk, zamanla kendimizden ve yakınlarımızdan kaçar olduk!
Zamanla, zamana gömdük sevgiyi, samimiyeti, sadakati, saygıyı!
Zamanla yanı başımızdakilere de şüpheyle bakar olduk!
Ah bu zaman! Ah bu zaman!
Öyle bir geçer ki sinsice, bana beni unutturarak!
Yanımdakilerden uzaklaştırarak!
Zamanın hızında, o hızla da uzaklaşıyoruz kutsal değerlerimizden!
Her anımda yanımda olan zaman!
Geriye alamadığımız zaman, senle birlikte hep yanında zaman!