Türkçede Farsça kullandığımız peygamber kelimesinin Arapçası Nebi’dir, nebi en kestirme ifadesiyle haber getiren kişidir. Eğer peygamber Resul olarak tavsif ediliyorsa elçi olarak gönderilmiş, nebi olarak tavsif ediliyorsa haber getiren demektir. Resul sadece yüce Allah’a izafe edilir, çünkü ister beşer ister melek olsun, elçi gönderen Allah’tır; Nebi ise Allah’a ve ona tabi olanlara izafe edilebilir. “Allah’ın nebisi, bizim nebimiz” gibi.
İster resul ister nebi olsun, peygamberin en önemli özelliği güvenilir (el emin) olmasıdır. Peygamber bir beşerdir ama sıradan bir beşer değildir, o es Sadiku’l emindir. Bu açıdan peygamberin getirdiği haber doğrudur ve güvenilirdir. Güvenirlilik elçinin üstendiği emanetle ilgili olduğu gibi, her tutum ve davranışta da geçerlidir.
Peygambere tabi olanların da nebileri gibi güvenir (emin) olmaları beklenir, bu medya söz konusu olduğunda topluma aktardıkları bilgi ve haberleri de içine alır. Bilgi ve haber bir emanettir, en başta bilgiye ve habere şahit olmak lazım.
Burada önemli bir soru ortaya çıkmaktadır: Bize haberi getiren kaynak ne kadar güvenilirdir?
Müslümanlar tarihte Kur’an’ın dışında, Hz. Peygamber (s.a.)’den aktarılan bilgi ve haberlerin (hadis) sıhhati konusunda bu sorunun cevabını aramışlardır. Bize gelen bir hadisin ravisi ne kadar güvenilir bir zattır! Rivayeti tahkik ve tespit etmek üzere muazzam bir usül geliştirmişlerdir ki, tarihte bunun emsali yoktur. Müslümanlar tarihte Hadis usulü yanında, hukukta usul de geliştirdiler.
Bir rivayetle ilgili bunca titiz davranmak icap ederken, konumuzla ilgili olarak, mesela Fransız Haber Ajansı ne kadar güvenilir bir kaynaktır? Biliyoruz ki Fransız Haber Ajansı, BBC veya CNN güvenilir kaynaklar değildir, yalan haber yaydıkları, olay ve olguları aktarırken manipüle ettikleri defalarca ortaya çıkmıştır. Bizim literatürümüze göre mezkûr haber ajansları “fasık”tırlar. Fasıkın haberini, kullanmadan, fasıkın haberine mebni hüküm bina etmeden önce iyice araştırılması, tahkik edilmesi lazım. Bu bir mecburiyettir. Konuyla ilgili olağanüstü yol gösterici ayet:
“Ey iman edenler, eğer bir fasık, size bir haber getirirse, onu ‘etraflıca araştırın’. Yoksa cehalet sonucu, bir kavme kötülükte bulunursunuz da, sonra işlediklerinize pişman olursunuz.” (49/Hucurat, 6.)
Yazık ki öyle yapmıyoruz, haber ajanslarından aldığımız haberi gerekli tahkikatı yapmadan kullanıyoruz. Kullanırken aslında onun propagandasını yapıyoruz, bunu da önemsemiyoruz. Haberin veriliş tarzı yorumunu, başka bir deyişle ideolojisini, siyasetini içinde taşır. Kanal 7’nin Irak’ın işgali sırasında verdiği bir haber bunun tipik örneğiydi. Haber şöyleydi: Amerikalılar Irak’ı işgal ettiğinde, Ebu Gureyb cezaevi ortaya çıkmıştı, orada insanlık dışı işkenceler yapılıyordu, batılı gazeteciler Ebu Gureyb Cezaevini ziyaret ediyordu. Bizim televizyon kanalımız şöyle diyordu:
“-Son günlerde kendisinden çokça söz edilen Ebu Gureyb Cezaevini görüyorsunuz, mahkumlar medya mensuplarına pencereden el sallıyorlar.”
Haber objektif gibi görünüyorsa da, gerçekte yanlıydı. Çünkü küçücük bir pencereden el sallayanlar “mahkum” değil, ülkeleri için işgalcilere karşı mücadele edip hapse atılan esirlerdi. Mahkum, adil bir mahkeme tarafından yargılanıp işlediği suçu tespit edildikten sonra ceza alan kimsedir. Ebu Gureyb’tekiler esirdi. Kendi ülkelerini savunan insanlar işgal kuvvetleri tarafından alınıp oraya zindana atılmıştı. Siz esirleri mahkum diye tanıttığınızda işgale ve işgalcilere cevaz vermiş olursunuz. Haber çok masum gibi gözüküyorsa da, aslında politiktir.
Başka bir örnek: İsrail kuvvetleri, 7 İkim 2023’ten beri kaç atom ağırlığında bomba yağdırıp sivilleri katlederken, televizyonlar şöyle bir haber geçiyorlar: “İsrail ile Hamas arasında süren savaşta İsrail ordusuna bağlı uçaklar Gazze’yi bombaladı, bu son savaşta 34 kişi öldü.”
Bu da yanlı ve İsrail hesabına yapılmış haberdir. Haber, İsrail ile Gazzeliler arasında bir “savaş”tan söz ediyor, oysa böyle bir savaş yok. Savaş iki güç arasındaki çatışmadır, Gazze’de olup biten İsrail’in havadan sivil yerleşim birimlerini harabeye çevirmesi, çoluk çocuk demeden hareket eden her canlıyı öldürmesidir. Bu bir savaş değil, bir katliam, bir soy kırımdır. Haberde 34 kişinin hayatını kaybetmesinden bahsedilmesi katliamı yumuşata amaçlıdır.
Yazık ki camiadan olan görsel ve yazılı medya, bu türden haberleri tahkik ve kritik etmeden öylece geçiyorlar. Hiçbir haber objektif değildir, haberi yapan ve verenin dünya görüşünü, anlık siyasi tutumunu içinde taşır. Güncel bir örnek verelim: MHP ve AK Parti’nin başlattığı Çözüm Süreci'ne kadar hükümet yanlısı medya Aboullah Öcalan’dan “Bebek katili terörist başı” diye haber verirlerdi, şimdi “Bebek katili terörist başı”nı çözüm sürecine karşı olan NOW kullanıyor.
Medyanın amacı zihin haritasını yönlendirmek, manipüle etmek ve değiştirmektir.
Medya gibi, iyi niyetli olmayan STK’lar da öyle. Bu tür STK’lar devletlerin resmi kurumlarıyla irtibatlı halde çalışırlar. Masum, insancıl söylemlerle gelirler; görünürde yoksullara veya başka ihtiyaç sahiplerine yardım ederler fakat aslında faaliyet gösterdikleri toplumun zihin haritasını değiştiriyorlar. Bir Filistinli şöyle demişti:
“-Bazı batılı STK’lar hiç propaganda yapmıyorlar. Geliyorlar yardım ediyorlar, bir süre sonra bizim zihin haritamızı nasıl değiştirdiklerinin farkına varıyoruz. Bunun farkına varan da çok az insan var. Genellikle halk onların çizdiği haritaya göre düşünmeye ve dünyaya bakmaya başlıyoruz.”
Kaynak: Mirat Haber