Kültür ve medeniyet, insanlık tarihiyle eşittir...
İnsan, dünyaya geldikten ve burayı mekan ve karargah olarak kullanmaya başladıktan sonra, yaşamış olduğu dünyayı imar ve inşa etmek için, bir takım sınır, kural, kaide, adet, gelenek, kültür ve kanunlar ortaya koymuştur...
Kültür ve medeniyet, birbirini tamamlayan, birbiriyle ayrışıp, ayrılmayan bir bütünün iki parçası gibidir...
Bu ikisi, her zaman birbirini beslemişlerdir... Bunlar insana has olan ve insanı diğer varlıklardan ayıran, insani özelliklerdir...
İnsan, diğer canlılardan farklı olarak, düşünüp, akledip ve sorgulayabilen, yeni yeni fikir, proje ve düşünceler ortaya koyabilen bir varlıktır...
Yine insan, hem maddi manevi anlamda, hemde pratik, teorik, sosyal, ekonomik, toplumsal, siyasi ve ticari anlamda olsun, daima kendini değiştirip, geliştiren ve ileriye doğru yeni plan ve projeler ortaya koyan bir varlıktır...
Toplumlar, tarihi süreç içerisinde belli kültürleri edinmişler ki, bu süreç yüzyılları, bazen bin yılları bulabilen uzun bir süreçtir...
Bu uzun süreç içresinde kültür, gelenek, görenek, adet, alışkanlık ve yaşam tarzı yani "kültür ve medeniyet" dediğimiz şey ortaya çıkmıştır...
Toplumlar, bu kültürlerini ne kadar geliştirip ileriye götürürler, yeni nesillere doğru bir şekilde aktarıp aşılayabilirler ise, o derece sağlıklı ve sağlam bir toplum, bünye ve de sistem inşa edilebilirler...
Kendi inanç, tarih, değer ve köklerinden kopuk olan ve kendi kültürü üzerine oluşturulup, oturmamış bir toplumun uzun ömürlü olması, ayakta durması, adil, ahlaklı, hakkaniyetli, mutlu ve huzurlu olması ve de iyi bir medeniyet inşa etmesi mümkün değildir...
Bir toplumun kültürü ve oluşturmuş olduğu medeniyet, onun ahlaki, insanı, vicdani ve irfani hususlardaki gelişmişliği ve bu konulardaki hassasiyetleri ile ilgilidir...
Kültürlü ve medeni bir toplum, kökleri yerin derinliklerine kadar sirayet etmiş, köklü, sarsılmaz büyük bir ağaca benzer...
Nasıl ki, bir ağaç ne kadar eski ve büyük olur, kökleri o kadar yerin derinliklerine iner ve çevresine dal budak sarıp her şeyi kuşatırsa, kendi tarih, inanç, kültür gelenekleri ile yoğrulan nesillerde aynen kökleri yerin çok derinliklerinde olan (Tarih) sağlıklı bir ağaç gibi, hem içinde yaşamış oldukları aile, toplum ve sisteme, hem de dünyaya daha faydalı bir medeniyet inşa edilebilir...
Kültür ve medeniyeti köklü bir çınar ağacına benzetebiliriz... Kültür aynen bir ağacın kökleri gibidir... Medeniyet ise, onun gövdesi ve dalları ve de meyveleri gibidir...
Kültür, medeniyeti oluşturan bir özge ve altyapıdır...
Şayet, sağlıklı bir medeniyet inşa edilecekse, bunu öncelikle kültürel olarak ortaya koymak ve toplumu oluşturan bireylerin tarihten gelen değerlerine ve kültürüne sahip çıkmaları ve de kendilerini her açıdan geliştirmeleri ile mümkündür...
Medeniyet ya da kültür dediğimiz şey, sadece maddi, fiziksel ve kemiyyetten ibaret bir şey değildir...
Kültür ve medeniyetin temelini insani, islami, irfani, ahlaki ve erdemsel davranış ve düşünceler oluşturur...
İslam'ın ve Müslümanların medeniyet tasavvurunda, eksende insan vardır... İnsan eşrefi mahluktur. Yüce yaratıcı tüm kainatı insanın huzur ve mutluluğu için yaratmıştır... İnsanı yaşat ki, ümmet, millet ve insanlık yaşasın...
Medeniyet tasavvurumuz, insanlık, ahlak, paylaşmak, sevgi, merhamet, hak hukuk ve adalet üzerine inşa edilmiştir...
Kültür ve Medeniyet, sadece kitaplarda ve teoride anlatılan, hayatta görülmeyen afaki bir şey asla değildir...
O, bizzat toplumların içerisinde canlı olarak yaşayan, elle tutulup, gözle görülebilen, müşahhas bir düşünce, inanç ve hayat tarzıdır...
Devam edecek...
SELAM VE DUA İLE
