Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Yusuf YAVUZYILMAZ


Kürt Sorunu ve Ulus Devlet

Yusuf Yavuzyılmaz'ın yeni yazısı...


Kürt sorunu elbette, temelde bir anayasa sorunudur. Çünkü mevcut anayasa çoğulculuğa ve dolayısıyla sorunu çözmeye elverişli değildir. Anayasalar, doğası gereği, toplumsal sözleşme metinleridir. Dini, etnik veya kültürel bakımdan birbirlerinden farklı olan toplulukların bir arada yaşamasının asgari koşullarını düzenleyen sözleşme metinleridir. Ancak Türkiye’deki halen yürürlükte olan anayasa metni bu özelliğe yeterince sahip değildir.

Öyle görülüyor ki, Kürt sorunu temelde kültürel bir sorun olmayıp, siyasal örgütlenmenin temeli olan anayasa sorunudur. Çünkü sorun toplumsal kabullenmenin ötesinde siyasal bir sorun olma özelliği taşımaktadır.

Tarihin bize gösterdiği en önemli gerçek, siyasi örgütlenme biçimi olan devletin hem yapısı, hem de fonksiyonları açısından sürekli değişim gösterdiğidir. Kuşku yok ki, ulus devletler de tarihsel bir örgütlenme biçimidir. Fukuyama’nın tanımlamasıyla tarihin son aşaması değildir. Bundan dolayı ulusalcı Kemalistlerin ulus devleti ezeli ve son yönetim biçimi olarak görmeleri tarihsel gerçekliğe aykırıdır.

Öte yandan ulus devletler, yapısı ve dayandığı felsefi temeller açısından, din ve etnisite bakımından çoğulculuğa elverişli değildir. Ülkemizde de görüldüğü gibi laiklik ve milliyetçilik dindarlar ve Kürtler açısından bir hayli sorunlu uygulamalara sebep olmuştur. Kaldı ki, postmodern durum, küreselleşme, yerel ve etnik kültürlerin görünür hale gelmesi, ulus üstü entegrasyon arayışları ( Avrupa Birliği) ulus devleti önemli ölçüde zorlamaktadır. Ulusalcıların dillendirdikleri “İsrail bölgede ulus devlet istemiyor” genellemesi üzerinden ulus devlete meşruiyet aramak da beyhude bir çabadır. Tarihsel süreçte kurulan hangi ulus devletin İsrail’i tehdit ettiği önemli bir sorudur. Bölgede kurulan ulus devletler, İsrail’i tehdit etmek şöyle dursun, tam tersine İsrail’in varlığının teminatıdır.

Kürt sorununun çözümünde atılacak ilk adım, ulus devleti hukuk devleti yönünde dönüştürmektir. Bu da ulus devletin milliyetçi ve merkeziyetçi yapısını dönüştürmekle mümkündür. Bu yapılamaz ise her ulus devleti, içinde bulunan etnik grupların ulus olma ve devlet kurma taleplerini karşılamakta zorlanacaktır.

Türkiye’nin geleceğini bu tercihin niteliği belirleyecektir. Türkiye, uzun zamandır çatışmanın bir sonuç üretmeyeceğini yeterince gözlemlemiştir. Çatışmayı ve ötekileştirmeyi siyasal bir angajman olarak kullanan milliyetçi gruplar dışarıda bırakılacak olursa, bu konuda toplumsal mutabakatın olduğu görülüyor.

Bu konuda asıl engel devletin örgütlenme yapısından kaynaklanmaktadır. Bu yapının en temel göstergesi ise anayasadır. Türkiye, henüz toplumsal sözleşmeye dayalı sivil bir anayasa yapamamıştır. Dolayısıyla üniter, merkeziyetçi, devlet merkezli, güvenlik öncelikli bir siyasal örgütlenmeden sivil bir çözüm bekliyoruz. Bu durumda bütün çabalar mevcut anayasanın niteliğine dayanmaktadır.

Eğer sorunun adı Kürt sorunu ( Demirel’in ” Kürt realitesini tanıyoruz” belirlemesinden beri böyle bir sorunun varlığı devlet katmanlarında bile kabul edilmiş görülüyor.)ise bu sorunun muhatabı öncelikle Kürtlerdir. Dolayısıyla Kürtlerin ne istediği kendilerinden öğrenilmeli. Kuşkusuz Kürtler içinde farklı ideolojik gruplar vardır. Ancak bir grubu öne çıkararak bütün Kürtleri bu grubun isteklerine mahkum etmek de sakıncalı olabilir. Bundan dolayı sosyalist, liberal, muhafazakar Kürt gruplardan birini tercih edip, diğerlerinin ihmal edilerek yapılacak müzakere eksik kalacaktır. Dışarıdan Kürt sorunu ile ilgili yapılacak analizler, Kürtler adına konuşma, tanımlama, dışarıdan müdahale etme ve sınırlandırma gibi riskleri içermektedir. Oysa Kürtlerin dışarıdan tanımlanmaya değil, anlaşılmaya ihtiyacı var. Bu da ancak karşılıklı müzakere yöntemi ile yapılabilir.

Öte yandan, Kürt sorunuyla bağlantılı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yer alan “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” maddesi tartışılmaya devam ediyor. Bu maddeyi savunanlar bunun etnik bir kimliğe işaret etmediğini savunuyorlar. Bu çevrelerde Türklüğün bütün diğer etnisiteleri kuşatan bir tanım olduğu düşüncesi belirgin. Bu tanımlamanın Kürt kimliğinin yükselmeye başlandığı dönemlerde dillendirilmesi, ortaya çıkan soruna kuşatıcı ve birleştirici bir cevap arayışından kaynaklanıyor.

Buradaki asıl sorun hayatın metinlerdeki gibi durmuyor olmasıdır. Bu maddenin nasıl anlaşıldığı konusunda uygulamalara bakmak sağlıklı olacaktır. Türklüğün özellikle Cumhuriyet’in erken dönemlerinden beri bir etnik kimlik olarak kullanıldığına dair yüzlerce örnek vardır. Bu kullanımın diğer etnisiteleri rahatsız etmesi de doğal karşılanmalıdır. “Türkiye vatandaşı” veya “Türkiyeli” kavramını daha kabul edilebilir ve kuşatıcı buluyorum. Türk, nasıl tanımlanırsa tanımlansın etnik bir topluluğun adıdır. Bir etnik grubu öne çıkarıp diğerlerini onun içine doldurmak çok ahlaki görünmüyor.

Öte yandan, hala kanda değer arayan( Materyalist milliyetçilik) bir yanımızın olması, faşizme yatkın zihin yapımız olduğunu gösteriyor. Öncelikle milliyetçi akımların toplumda kök salan bu anlayışından toplumsal hafızayı arındırmak gerekiyor.

Zihinsel haritası ulus devlet, ulusalcılık ve milliyetçilik ile örülmüş birinin olayları bu parametrelerin dışına çıkarak değerlendirmesi zor görülüyor. Kuşku yok ki zihinsel parametreleri bu şekilde olan bir insanın, İslami düşünmesi de mümkün değildir. Bundan dolayı ulusalcı, milliyetçi, muhafazakar, liberal, sosyalist bir insanın İslami düşünmesi, zihnini İslam’a ters düşen parametrelerden arındırması ile mümkündür. Bu hiç kuşku yok ki, zihnini geleneksel tortulardan temizlemesi ile mümkündür. Zihni İslami düşünce biçimiyle doldurmamış kişilerden İslami çözümler bekleyemezsiniz. Sanıyorum zihni İslami kavramların yön vermediği zihinlerden, İslam adına bir şeyler bekliyoruz. Gazze ve Kürt sorunu konusundaki sesimizin siyaset tarafından yeterince duyulmaması bu trajedi ile ilgilidir.

 

Kaynak: farklı bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR