Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Kürt Meselesinde Neler Oluyor?

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


PKK 12. Kongre ile kendini fesih etmesi sonrası Kürt meselesinde yeni bir aşamaya geçildi. Bir tarafta PKK bileşenlerinin ve üst düzey temsilcilerinin süreç ve beklentilerle ilgili üst üste yaptığı açıklamalar, diğer tarafta devletin çeşitli düzeylerde sürece yönelik açıklamaları sürecin bundan sonraki hassasiyet ve geriliminin çok dah özenli yönetilmesinin zorunluluğunu kaçınılmaz kılıyor.

Öncelikle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM bünyesinde bir komisyon kurulması ve sonrasında yeni dönemin sosyopolitik değişimi bağlamında “yeni kimlik” tanımı dikkatli seçilmiş, değişime dönük güçlü dokunuşlar olarak görülebilir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eş zamanlı olarak yeni sürecin en önemli başlıklarından biri olan yeni anayasa çalışmaları ile ilgili 10 kişilik bir uzman ekibin çalışmalar başlattığını açıklaması yeni süreci temelden şekillendirecek güçlü bir proje olarak tanımlanabilir.

Ancak son birkaç haftadır çokta alışkın olunmayan bir şekilde Milli Savunma Bakanlığının haftalık brifinglerinin basında etkin bir gündem oluşturması ve özellikle güvenlikçi politikaların, askeri operasyonların hız kesmeden devam ettiğinin altı çizilerek vurgulanması yeni sürecin gerilimini arttıran bir iklimi beraberinde getirmektedir.

Dış ileri başkanlığı adına Suriye süreci ile ilgili SDG/YPG’ye yönelik kırmızı çizgilerinin üniter devlet yapılanması içinde kalınması ve ademi merkeziyetçi, otonom hiçbir oluşuma izin verilmeyeceği açıklamalarını da güvenlikçi politikalar bağlamında söylemin bir parçası olarak görülebilir.

Diğer taraftan PJAK yönetimince PKK’nın fesih kararının kendilerini bağlamadığını, örgütü fesh etmeyeceklerini ve silh bırakmayacaklarını açıklaması PKK bileşenlerinin sürece yönelik eşgüdümlü bir davarnış içinde olamadıklarını gösteriyor.

KCK Eş Başkanı Base Hozat’ın Rudaw’a verdiği röportajda Silahları ancak önde Abdullah Öcalan liderliğinde bırakılabileceğini vurgulaması güvensizliğin belirgin bir işareti olarak algılanabilir. Yine PKK organik örgütlülüğü içinde yer alan kişilerin yasal durumları netleşmeden silahın bırakılmasının kendileri açısından mantıklı olmayacağını, gelip asla teslim olmayacaklarını, böyle bir beklentinin doğru olmayacağını vurgulaması örgütün özellikle silahlı unsurları için belirgin bir güvensizliğin devam ettiğini gösterir.

Kandil yöneticilerinden Duran Kalkan’ın örgütün feshi ve yeni sürece yönelik özellikle sol kesimden gelen eleştirileri açık ve sert bir dille ret etmesi ve 48 yıldır sürdürülen silahlı mücadelenin 41 yıldır gerilla savaşı olarak yapılan mücadelenin stratejik döneminin kapandığını söylemesi, devletten beklentilerin dışında örgütsel yeni bir dönemin inşa stratejisi olarak okunabilir. Bu sürecin başarısı ve sivil siyasal mücadele imkanlarının ise bu yeni dönemde devlet ile yürütülen çalışmaların verimliliğinden ve akamete uğramadan başarılmasından geçtiğini de vurgulamak gerekir.

DEM parti yeni süreç ile ilgili öncelikle başta CHP olamk üzere diğer tüm siyasi partilerin daha etkin rol alması çağırısında bulunurken zaman planlaması ve beklentiler ile ilgili kaygılı bir durumunun söz konusu olduğunu çeşitli düzeylerde gündeme getiriyor.

DEM partinin, TBMM’ye getirilen yeni infaz yasasının, siyasi tutukluları kapsamaması bağlamında kendileri için tatmin edici olmadığını vurgulaması yeni sürecin gerilimini olumsuz etkilediğini beklemek gerekir.

Yine yeni anayasa ile ilgili başlatılan çalışmalarla ilgili, Kürt meselesinin çözümüne odaklı bir duyarlılık içinde olması gerekliliğine DEM parti vurgu yaparak tüm hak ve özgürlüklerin tüm kesimler için ortak bir vatandaşlık tanımı üzerinden kuşatıcı ve tüm kesimleri kapsayıcı olması gerekliliğinin altı çiziliyor. Bu bağlamda katı ayrımcı etnik vurgular ve değişmez denilen maddelerin yeniden değerlendirilmesine ve ortak paydanın güçlendirilmesine odaklanılması gerektiği görülüyor. Bahçeli’nin “Yeni kimlik” dokunuşunun daha geniş ve derinlikli analizleri üzerinden yeni anayasanın gündemine taşınabilir.

PKK devletten bağımsız olarak yeni süreci kendileri açısından savaş ve silahtan arındırılmış, sivil siyasi mücadelenin yeni dönem arayış ve yapılanmasına evirilmesine odaklanmasının sağlıklı sonuçlar üretmesi için devletin ve diğer tüm siyasi parti ve aktörlerin de sürece bu iklimde katkı sağlaması oranında anlamı olacaktır. PKK’nın örgütlü yapısının tüm bileşenleri ile yeni sürece uyumu için güçlü ve yapıcı bir yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu belirtmek gerekir. Eş zamalı olarak Kürt meselesinin sorunlu tüm alanlarına, eğitimden kültüre, anayasadan ekopolitiğe, dış politika dahil tüm siyasal boyutlarına kadar yeni bir ittifak, toplumsal birliktelik, adalet, eşitlik, hak ve özgürlük merkezli dokunuşlara odaklanmak gerekir.

Yaşanan tarihsel deneyimler, Türklerin, Kürtlerin, Araplar, Farsların ve diğer tüm etnik farklılıkların ortak güçlü ittifak ve toplumsal birlikteliklerinin bu kadim coğrafyalara barış, huzur, adalet ve özgürlükleri gürleştirdiğini göstermiştir.

Kuşkusuz bu birlikteliğin en güçlü mayası bir tevhit ve adalet dini olan İslam’ın evrensel kuşatıcılığı olmuştur. Küresel sömürü ve ifsadın tüm mazlum coğrafyaları yağma ve talan ettiği ve tüm insanlığı bir ateş çukurunun içine hızla yuvarladığı çağdaş dünyanın umudu da İslam’ın tevhit ve adalet merkezli evrensel düşüncesinin yeni dünyaya sunacağı kuşatıcı paradigma olacaktır.

 

Kaynak: Farklı Bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR