Hamza Er

Tarih: 08.05.2025 13:20

Keşmir bölgenin Gazze’si mi?

Facebook Twitter Linked-in

1947 yılında sömürgeci İngiltere'nin Hindistan’daki sömürge yönetimine son vermesiyle dünya iki yeni ulus devletle tanışmış oldu: Hindistan ve Pakistan.  Bu iki ülke, daha ilk günden itibaren stratejik ve sembolik öneme sahip Keşmir bölgesi nedeniyle gerginlik içerisinde komşuluk yürütüyor; dönem dönem de çatışma yaşıyor. Sömürgeciler terk ettikleri bölgelerde istikrarsızlığın devam etmesini sağlayacak sorunlar bırakarak çekilirler. Günümüzde hâlâ çözüme kavuşmamış, kanın akmaya devam ettiği bölgeler, sömürgeci İngilizlerin eseri olarak önümüzde durmakta… Hindistan-Pakistan arasında yaşananlarda da böyle bir arka plan söz konusu…

1947’deki Hindistan-Pakistan ayrışmasından sonra kurulmuş olan Pakistan’a dâhil olma taleplerini dile getiren Keşmirlilerin bu tercihleri Hindistan tarafından hiçbir şekilde dikkate alınmadı. Hindistan daima bölge insanını bir nevi zorla alıkoyan uygulamalar içinde oldu.

Nüfusunun tamamına yakını Müslüman olan Keşmir’in yöneticileri Hindu olarak tayin edildi. Konunun 1948'de Birleşmiş Milletler'e (BM) taşınması sonrası BM, 21 Nisan 1948'de bölgedeki halkın özgürce hangi ülkeye katılmak istediğine dair bir referandum yapılması çağrısında bulunsa da, Keşmir halkının hangi ülkeye katılmak istediğine karar vereceği oylama Hindistan baskısıyla hiçbir zaman uygulanamadı.

İki ülke arasındaki gerilimi sürekli sıcak tutan temel etkenlerden biri, Keşmir’in hem stratejik hem sembolik önemiydi. Hindistan’ın 2019 yılında Keşmir’in özerkliğini kaldırarak bölgeyi doğrudan merkezi yönetime bağlaması Pakistan tarafından bir işgal hamlesi olarak değerlendirildi. Hindistan’ın Hindu milliyetçiliğini merkeze alan politikaları, bölgedeki Müslümanlarla merkezi hükümet arasındaki zayıf olan bağları koparma noktasına getirdi. Pakistan bu durumu, “İsrailvari bir yerleşimci-sömürgeci proje” olarak tanımlamakta…

22 Nisan 2025’te Cammu Keşmir bölgesinde bulunan Pahalgam kasabasında gerçekleşen ve 26 sivilin hayatını kaybettiği bombalı saldırı, Hindistan-Pakistan arasında yıllardır süregelen kırılgan ilişkileri yeniden tehdit eder hâle getirdi. Saldırının ardından Hindistan, eylemin arkasında Pakistan destekli grupların olduğunu iddia ederek İslamabad’a yönelik ekonomik ve diplomatik yaptırımlar başlattı. Bunlar, sınır kapılarının kapatılması, İslamabad yönetimiyle yapılan vizesiz geçiş uygulamasının askıya alınması ve İndus Suları Antlaşması'nın geçici olarak durdurulmasıydı…

Pakistan, Keşmir'de yaşanan masum can kayıplarını kınamakla kalmayıp, terörizmin her türlüsünü kesin bir dille reddederek Pahalgam saldırısının tarafsız bir şekilde soruşturulmasını talep etmiş, ancak bu taleplere Hindistan yanıt vermemişti. Pakistanlı yetkililer bu saldırının zamanlamasına dikkat çekmekte, olayın Hindistan tarafından kasıtlı bir "sahte bayrak operasyonu" olarak organize edildiğini ileri sürüyorlar. Onlara göre bu tür olaylar geçmişte de yaşanmış, kamuoyunun ABD ziyaretleri öncesinde Hindistan’ın tezlerine ikna edilmeye çalışılması için kullanılmıştı.

Yaşanan bu kriz, Hindistan’ın su kaynaklarını bir tehdit olarak kullanmasıyla farklı bir boyuta evrileceğe benziyor. 1960 yılında imzalanan İndus Suları Antlaşması, Hindistan ile Pakistan arasındaki su paylaşımını düzenleyen ve bugüne dek en azından bu alanda büyük çaplı bir çatışmayı önleyen bir metindi. Ancak Hindistan’ın bu antlaşmayı askıya alması, Pakistan gibi tarıma dayalı bir ekonomisi olan ülke için büyük bir tehdit anlamına geliyor. Bu nehirlerin yönünün değiştirilmesi, sadece çevresel bir yıkıma değil, savaş riskine de kapı aralayacaktır.

Pakistan ve Hindistan'ın iki ayrı devlet olarak bağımsızlıklarını ilan etmesiyle başlayan Keşmir sorunu, iki ülke arasında 1947-1948, 1965, 1971 ve 1999'da dört savaşa sebep oldu. Hindistan’ın işgali altında olan Keşmir adeta Güney Asya’nın Gazze’si durumuna düştü… Hindistan, işgal altındaki Keşmir topraklarında İsrail’in Gazze’de yaptıklarını yapmak istiyor. İşgalci İsrail’in Filistin’de uyguladığı yöntemlere benzer şekilde Keşmir’de demografik yapıyı lehine çevirme girişimlerinde bulunmakta, yerleşim mekânları inşasına devam etmekte… Keşmir halkının inancına yönelik baskılardan vazgeçmeyen Hindistan, mescitlere de terör yuvası muamelesi yapmakta...

Yaşanan gerilim, uzaklardaki şehrimiz olan Keşmir’i yeniden bizlere hatırlatmalı. Keşmir’in statüsüne Keşmir halkının karar vermesi gerektiği gündemleştirilmeli, BM’nin bu yöndeki kararının uygulanması için çağrılar arttırılmalıdır. Hindistan, yargısız infazlara ve orantısız şiddete son vermeli, halkın insanî hak talepleri karşısında güvenlik güçlerinin hukuksuz uygulamalarını sonlandırmalıdır.

Unutmayalım, bizim bir de Keşmir’imiz var…

 

Kaynak: Milat Gazetesi


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —