Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Kardeşlik ve Barış Hafızamız

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu TBMM çatısı altında toplantılar yapmaya devam ediyor.  Son iki toplantıda Şehit ve Gazi aileleri ile Cumartesi/Barış anneleri grupların ile buluşma gerçekleşti. Sürecin tüm toplumsal kesimler tarafından sahiplenilmesinin sağlanmasında bu tür buluşmaların ve daha başka sosyal, kültürel alanlarda benzer program ve etkinliklerin yapılması yeni sürecin toplumsal sahiplenmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

PKK ile başlayan silahlı sürecin yarım asra varan ağır maliyetleri karşısında yüzyılı aşkın geçmişte uzantıları bulunan Kürt meselesinin kardeşlik, dayanışma ve kalıcı toplumsal barışın sağlanması bağlamında geçmişten günümüze rehberlik edebilecek güçlü bir hafıza ve müktesebat var. Son dönem PKK sürecinde bile toplam 14 kez örgütle devlet arasında çeşitli düzeylerde çözüme dair atılmış adımlar, yapılmış çalışmalar var.

İlk ateşkesinin 1993 yılında PKK tarafından ilan edilmesi sürecinde sorunun çözümüne dair Turgut Özal’ın atmaya çalıştığı adımları görüyoruz. O dönem bu kirli çatışmanın rant alanlarından beslenen iç ve dış lobilerin provokasyon ve infazları ile sorunun çözümüne dair çalışmalar daha başlamadan Özal’ı şaibeli ölümüyle bitirildi. Çözüme dair sürecin güçlü isimleri olan Eşref Bitlis ve Adnan Kahveci infazları hala karanlık birer suikast olarak sır perdesini korumaktadır.

Cemil Bayık’ın ifadeleri ile Necmettin Erbakan’ın sorunun çözümüne dair çabalarının olduğunu görmekteyiz. Örgüte gönderilen iki mektubun sorunun çözümüne dair Erbakan liderliğindeki koalisyon hükûmetinin iradesini gösteren önemli bir adım olmasının bedeli, Erbakan’ın hükümetine yönelik hukuksuz müdahale ile ödendi.

Ak parti dönemi çözüme dair çabalarda da önemli deneyimler yaşandı. Yine benzer şekilde süreçler sabote edilerek çatışmalar devam etti. Son olarak Dolmabahçe deklarasyonuna müdahale edilmesi ile bozulan süreç daha ağır kayıplarla yeniden çatışma süreçlerine dönüldü. Başta Diyarbakır olmak üzere Kürt kentlerinde ortaya çıkan hendek çatışmaları, yoğun yıkımların ve ölümlerin yaşandığı acı dolu, silinmez izler bırakarak tarihteki yerini aldı.

Tüm bu yaşananlar sonrası gelinen süreç yeniden kardeşlik, dayanışma ve toplumsal barışa dair umutları gürleştirdi. 1 Ekim 2024 ile başlayan sürecin çok daha temkinli olarak yürütülmesi ile beraber PKK’nın kendini feshetmesi ve iyi planlanmış bir törenle silahları yakması sonrası TBMM bünyesinde katılım v kapsayıcılığı yüksek bir komisyonun kurulması ve yoğun bir çalışma temposunda ilerlemesi sürecin sağlıklı yürüdüğüne dair olumlu göstergeler olarak tanımlanabilir.

Komisyon çalışmalarında ilk önemli yol kazası Cumartesi/Barış anneleri ile ilgili toplantıda yaşandı. Komisyonun 21 Ağustos 2025 tarihli oturumunda Barış Annesi Nezahat Teke’nin Kürtçe konuşma yapma talebinin kabul edilmedi. Komisyonun varoluş gerekçesi olan Kürt meselesinin çözümü ve toplamsal barışın inşası misyonu dikkatte alındığında, Kürtçe konuşmanın engellenmesi önemli bir kırılma anı ve yol kazası olarak görmek mümkün. 

Kürtçe ve anadile yönelik çalışmalar, Kürt meselesinin en önemli başlıklarından birini oluşturmaktadır. Kaldı ki TRT Kürdi, Kürtçe yayınlar, seçmeli anadil vb. Uygulamalar Kürtçeye yönelik önemli psikolojik eşiklerin aşıldığını gösteren uygulamalar 2013 sonrasından itibaren var olmasına rağmen komisyonda Kürt bir ananın Kürtçe konuşmasına izin verilmemesi ancak bir basiret kilitlenmesi veya akıl tutulması olarak görülebilir.

Komisyon, toplumsal barışın inşası, kardeşlik, dayanışma ve demokratik normalleşme yönünde toplumsal beklenti ve algı ikliminin bile çok gerisinde bir yerde kalması yeni sürecin inşası,  taşıyıcısı, geliştiricisi ve kolaylaştırıcısı olma rollerinden uzaklaşmamasını kaçınılmaz kılar.

Ayrıca Cumartesi/Barış anneleri gibi gruplarla buluşma etkinliklerinin planlanmasında çok detaylı sosyopolitik, psikolojik faktörlerin göz önüne alınarak, her ayrıntısının, tüm olası durumları hesaba katabilme hassasiyetinde hareket etmesi bundan sonra benzer durumları oluşmasını, yaşanmasını önleyecektir.

Kürt meselesi ile ilgili çözüme dair barış ve kardeşlik hafızamız ve yaşanan deneyimlerin öğreticiliği, Komisyonda bir Kürt ananın kendi anadili olan Kürtçenin konuşulmamasına izin verilmemesi gibi detayların sürecin kırılmaya uğramasına, provakasyonlara karşı savunmasız kalmasına ve en önemlisi sürecin tüm toplumsal kesimler tarafından sahiplenilmesine yönelik psikolojik yırtılmalara yol açacağını öngörmek gerekir.

Geçmiş deneyimlerin en zayıf halkalarından biri kuşkusuz sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin, cemaat ve oluşumların, baro, sendika ve odaların sürece etkin katılım sağlayamamaları olduğunu belirtmek gerekir. Yeni sürecin etkin ve kalıcı sonuçlar üretebilesinin en önemli ayaklarından birini tüm şekil ve biçimleri ile STK’lar oluşturması gerektiği geçmişe dair deneyimlerden gözlemlemek mümkün.

STK’lar ile ilişki ve koordinasyonun önemine odaklanarak süreç içerisinde etkin rollar üstlenmesinin önü açılmalı ve desteklenmelidir. Komisyon bu konuda, kültür, eğitim, yardım ve dayanışma, hak ve özgürlükler, yargı ve tutukluluklar, insan hak ve özgürlükleri gibi alanlarda çalışmalar yapılmasına dair STK’lara rol, görev sorumluluklar verecek planlama ve uygulamalara yer vermelidir.       

Barış ve kardeşliğe dair hafızamız, adalet, özgürlük ve eşitlik merkezli değişimin tüm toplumsal kesimleri içine alacak bir kuşatıcılıkla ancak etkin, kalıcı ve geleceğe dair umut verici sonuçlar üretilebileceğini göstermiştir.          

 

Kaynak: farklı bakış

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR