Necla Arpa GÜLAÇAR

Tarih: 17.06.2022 17:52

KALBİMİ DİNLİYORUM GÖZLERİM KAPALI

Facebook Twitter Linked-in

Kalbimi dinliyorum gözlerim kapalı
 

Sevgili Dostum!
/Bir kalbiniz var onu tanıyınız.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Konuşurlar
İsterler
susarlar
Dinlememişseniz nice yıl kalbinizi
Ev meslek iş para diyerek Düşünün şimdi bir de
Şehirlerde kasaba ve köylerde Başını eğmiş kalbi ile söyleşen bir kişi olduğunuzu./
(Cahit Zarifoğlu )

Yağmur yağıyor yağmurlarla birlikte ben de ağlamak istiyorum.
Boğazıma düğümlenen anlam veremediğim bir hıçkırık var içimde. Sebepsiz bir hüznün hüzmesi sarıyor tüm kalbimi... Kendim ile konuşuyor buldum kendimi.
Sonra zarif adamın kitabı ilişti gözüme öylece komidinin üzerinde bana göz kırpıyordu... Okumuşum yarılamışım hatta... Demek ki okuduğunu anlayıp kavramak için belli bir ruh halinin içine girmek gerekiyor veya yazarın, şairin o dizeleri yazarken ruh halini anlamak gerekiyor.
Zarif adamın dediği gibi benim de bir kalbim vardı uzun süredir dinlemediğim.
Bir şehir kadar kalabalık  kalabalık aynı günün diğer yarısında karanlık bir dehliz... Eyvah! ne de çok olmuş kalbimi dinlemeyeli...
Çift camlı pencerelerden yağmurun sesini duyamıyorum...
Bir kahvelik saltanatım olsun dedim pencereyi açtım asfaltlar arasında sıkışmış bir birkaç çam ağacının dibindeki toprağın, yağmurun, yeşilin kokusunu içime çekiverdim... Yağmurla birlikte ağlamak istedim. Uzun süredir kaleme küs oluşuma ağlamak istedim...
Kalabalıkların arasındaki asil yalnızlığa bürünüp ağlamak istedim...
Bir kalbim vardı benim de uzun süredir varlığını unuttuğum zarif adamın hatırlattığı bir kalbim vardı.
Kalbim ile söyleşmeye başladım. Kimsin sen?  Kimsin sen? En-am 162. ayeti hatırladım! hayatım ve ölümüm ne içindi?
Bir avuntu vardı avuçlarımda... Sevgi kırıntısı dilendiğim günlerimi hatırladım eskiyen dostluklar, eskimemiş yüzlerin sureti geçiyor gözlerimin önünden. Öfkeli, hırslı, intikam yemini etmiş yüzlerin sesleri kulaklarımda çınlıyor. "Zalim hükümet, Zavallı halk" dolduruşa gelmiş, pimi çekilmeye hazır kalplerin sesi; Benim kulaklarımda ne işi vardı bu seslerin...
Asıl zavallı olan bendim. Bu kadar kalabalığın benim kalbimde ne işi vardı üstelik kapıyı çalmadan müsaade istemeden girivermişler... Yağmur çıldırmış gibi yağıyor gebe bıraktığı bulutlardan fışkırıyor...
TV, bilgisayar, akılsız telefona inat eskimiş radyodan haberleri dinliyorum. Ankara'da günlerdir yağan yağmurun neticesinde 4 kişi hayatını kaybetmiş tarım alanları, evler, iş yerleri zarar görmüş teessürle dinlediğim haberlerin akabinde vefat eden 4 kişinin yasını tuttum bir süre... Yağmura teslim olmuş 4 kalp... 4 kalbin ölümü yağmur ile olmuş...
En azından kurşun ile ölmemişler... Ne fark eder ölüm gelmiş bir kere! yemek çeşidi gibi ölümün çeşidi seçilmez ki....
Bir avuntu buluyorum yine, en azından 4 kalbin kalabalığı bitti kalpleri öteki alemde huzur bulsun diye dua edip kendi kalabalığıma dönüyorum... dönem dönem içsel hesaplaşmaların  içine daldığım oluyor buna tefekkür demeyi çok isterdim.
Belki de tefekkürdür bilemiyorum. Tefekkürüm bazen teşekküre dönüyor kalbimi dinledikçe...
Gözlerim kapalı kalbimi dinliyorum...
Orhan Veli'nin İstanbul'u dinlediği gibi...
Yarım bıraktığım işleri düşünüyorum... Yine Orhan Veli'nin dediği gibi güzel havaları görüp oraya buraya savrulduğumu kendimi iyi hissetmek için ait olmadığım mevzularda, kalabalıklarda kaybolduğumu...

Yalnızlık içimde büyüyor yaşamak, yaşamak ağır bir yük oluyor bazen omuzlarımda... Kalbim yorgun, bakışlarımda derin bir serzeniş var aynadaki suretimde bunları görüyorum..  Yalnızlığımı büyütüyorum yağmurlarda...
Camlarda ihtiyar insanlar... Onların hazin bakışını kendi inanç ve bakış açıma göre yorumlama dileğindeyim...
Neye göre, hangi kıstas, hangi yaşam biçimine göre yorumlamam gerekiyor...
Ama bir selamı hak ediyor camda yaşayan, yorulmuş insanlar...
Kalabalık kalbimi dinliyorum yüzüm yağmurlu...
Yüzümdeki yağmur kalbimin karanlığını, kalabalığını temizleyecek biliyorum eminim...
Boğazımdaki düğüm çözülecek ben yine yaşamak için bir bahane bulacağım... Ekmek kırıntılarının içinde sevgi kırıntıları bulup yalnızlığıma katık yapacağım...
İçimde büyüttüğüm yalnızlığın adını "Asil Yalnızlık" koyup onun sarhoşluğu ile avunacağım...
Sevgili Dostum!
Senin için lirik şarkılar dinleyip mümeyyiz satırlar, iksirlenmiş şiirler yazacağım ve zarif adamı dinleyip kalbimi her daim dinlemeye koyulacağım... vesselam... 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —