Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


İZUVEROV'UN İNSANCIKLARI

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


19. yüzyıl Çarlık Rusya’sının toplumsal dönüşümünde kuşkusuz yaşanılan katı otoriter feodalizmin neden olduğu kitlesel yoksulluk, köleliğe varan yaşam koşulları ağırlaşan kitlesel köylü ve işçi nüfusun biriktirdiği toplumsal sorgulama ve öfkelerin yüz yılı olmuştur. 17 Ekim Bolşevik devrimini hazırlayanda bu ağır toplumsal yaşam koşullarıdır. 

İnsan fıtratının evrensel dinamiklerinin kaçınılmaz dönüştürücü etkisi derin bir toplumsal çelişki olmasına rağmen Çarlık Rusya’sının sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik her alanda eleştirileri Çarlık aristokrasisinin ve devlet bürokrasisinin iyi eğitim görmüş çocuklarının çığlıklarından kendi toplumsal dönüşüm dinamiklerini şekillendirmiştir.

Mihail Saltıkov Şçedrin Bolşevik devriminin yüzyıllık toplumsal değişim ve dönüşüm sürecinde aristokrasiden gelen önemli Rus yazar, aydın ve düşünce adamlarından biridir. Uzun yıllar Çarlık Rusya’sı devlet bürokrasisinde çalışması, toplumun çok farklı kesimlerinde yaşanan ağır yoksullukları ve bunun nedeni olan Çarlık Rusya’sının sistemsel çürümesini birçok farklı boyutuyla gözlemlemesini sağlamıştır. Bu ağır toplumsal yoksulluk ve onun beraberinde getirdiği her alandaki toplumsal çözülme ve sistemin ahlaki siyasal çürümüşlüğü kendi eserenlerinde konu edinmiştir. 

Şçedrin, 1847 yılında yazın hayatına çeşitli hiciv yazılarıyla başlar. 1880 sonrası yaklaşık 10 yılda Çeşitli mitolojiler ve halk masalarından esinlenerek ürettiği özgün imgesel yazıları toplumsal kesimlerde güçlü etkiler oluşturdu. Bu yazılar ‘Büyüklere Masallar’ adıyla kitaplaştırılarak dünya edebiyatında kendine özgü bir yer edindi. ‘Büyüklere Masallar’ 19. Yüzyıl Çarlık Rusya’sının toplumsal kölelik sisteminin neden olduğu ahlaki, siyasi, bürokratik her alandaki çürümüşlüğü görünür kılması ve sorgulanmasını tetikleyen, güçlü sosyopolitik dokunuş ve farkındalıkların oluşmasının önünü açılmasına önemli katkılar sağlamıştır. Bu yönüyle ‘Büyüklere Masallar’ her dönem ve zamanda benzer şekilde yaşanan toplumsal çürümüşlüklere imgesel dokunuşlar yapan dünya edebiyatında klasikleşmeyi hak eden bir eser olarak görülebilir. 

 

Büyüklere Masallar - Mihail Saltıkov-Şçedrin - 1000Kitap

 

Mihail Saltıkov Şçedrin 

Büyüklere Masallar,

Öteki Yayınevi

 

‘Büyüklere Masallar’ içinde anlatılan öyküler arasında Fabıl türü hayvanlar üzerinden imgesel anlatımlarının yer aldığı öyküler olduğu gibi bizzat Şçedrin kendi dilinden anlatım tarzına bakıldığında yaşanmış olaylardan esinlenerek gerçekliğin imgesel dokunuşlarla anlatıldığı öykülerinde olduğu görülür. 

Bu öykülerden birinde Şçedrin kendisinin devlet müfettişi olarak görev aldığı ve isim vermeden Rusya’nın Kuzey illerinden birine bağlı gelişmekte olan Lyubeznov adlı kasaba halkının devlet ile ilişkilerini yine imgesel dokunuşlarla anlatır. 

Lyubeznov tüm devlet memur ve yöneticilerin görev yapmak istediği devlet ile örneklik teşkil edecek şekilde övgüler alan bir kasabadır. Suç ve asayişi bozucu hiçbir olayın yaşamadığı kasabada yönetici ve memurlara da çok büyük saygı gösterilen bir yerdir. Devlet görevlilerinin bir dediği iki edilmeden yerine getirilir. Her söz kutsal bir emir gibi algılanır. Vergiler zamanında hiçbir itiraz ve eleştiri yapılmadan ödenir. Üstelik devleti rutin hizmetlerde ekstradan talep edilen bağışlar (rüşvetler) büyük bir itaat ve bağlılıkla ödenir. Tüm devlet emir ve talimatları, tören, davet ve organizasyonlarına katılım sağlanır. Yapılması istenen yeni gelen ve giden yönetici ve memurlara karşılama ve veda şölenlerine kuş sütünün eksik bırakılmadığı mükellef sofraların eşliğinde şölenler düzenlenir. 

Şçedrin, kendi dilinden anlatımını yaptığı öyküde bir devlet müfettişi olarak dillere destan olmuş övgüler alan bu kasabayı ziyaret etmek ister. Ülkenin genelinin aksine toplumsal bir memnuniyet, mutluluk ve huzurun olduğu kasabayı ziyaret eder. 

Kasabada bir heykeltıraş titizliği ile kuklalar yapan Sergeyİzuverov’un ününü duyunca onu ziyaret eder. İzuverov Kasabanın dış mahallelerinde yaşlı annesiyle yaşayan kendi halinde bir oyuncakçıdır. Ancak tahtadan yaptığı kendisinin insancıklar dediği kuklalarıyla ün salmıştır. İzuverov’u bir öğlen sonrası ziyaret eder ve akşam geç saatlere kadar yaptığı kuklalar ve zaman zaman kuklalarla yaptığı gösteriler üzerinde sohbet etmeye başlar. 

İzuverov ve kasaba halkı tüm ülkede yaşanan toplumsal çürümenin güçlü farkındalığını bu kuklaların sembolize ettiği kişilikler ve gösterileri üzerinden tüm çıplaklıkları ile gözler önüne sermektedir. 

Tahsildar, Polis müdürü, belediye yöneticisi gibi tiplemeler üzerinden tüm kamuyu bir örümcek ağı gibi sarmış rüşvet ve yolsuzlukları trajikomik skeçlerle gündeme getirir. Yeni gelin, moda düşkünü kadın, köylü tiplemeleri ile kadın erkek ilişkilerindeki ahlaki çürümeyi, devlet mekanizması üzerinden tüm topluma saran cinsel, ekonomik sömürü ve çözülmeyi kuklaların küçük ses ve mimikleri üzerinden anlatılmaya çalışılır.

Kuklalardan oluşan insancıklara İzuverov her geçen gün yeni bir tiplemeyi ekleyerek gittikçe çürüyen toplumsal ilişkileri, bürokrasinin tüm hayatı saran rant, yolsuzluk, rüşvet ve ahlaki çürümenin her türlü biçimini kendine özgü bir kara komedi içinde resmeder. 

Lyubeznov kasaba halkının sistem ile sorunsuz uyumu İzuverov’un kukla insancıklarının zihinlere kazılan tiplemeleri üzerinden toplumun fırtına öncesi sessizliğine işaret eder. Gerçekte aptal sanılan köylü, cinselliği suiistimal edilen kadın, rüşvetlerle işini yürütmeye ve sorun yaşamamaya çalışan çiftçi olup bitenlerin çok daha derinlikli bir vicdan, akıl ve sezgi ile farkındalığını kuşanmıştır. Koşulsuz kutsal itaat ve övgüye layık kölelik koşullarına uyum hali ile makyajlanmış yüzünün paradoksal buluşmasıdır kukla insancıklar üzerinden kamufle edilen ve yönetilebilen bir toplumsal ortak deşarj alanına dönüşür çizilen sosyopolitik tablo. 

İnsanlığın ortak deneyimleri yaşamın merkezinde özgürlük ve adalet ikliminin olması gerekliliğini tarih boyunca ödenen ağır bedeller üzerinden göstermiştir. Zulmün olağanlaştığı, hak ve özgürlüklerin hiçe sayıldığı hiçbir toplumsal düzen kendi varlığını devam ettiremez. İnsani varoluş, kendi fıtratının koordinatları olan adalet, özgürlük evrensel erdemler, vicdan, akıl ve vahiy dinamiklerinin merkezinde inşa edilen paradigmal açılımları ile yaşamsal gerçekliğe yön ve şekil verme mücadele ve arayışında her dem ve koşulda olacaktır. 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR