Aşırı olmama; ne çok fazla ne çok az, tam gerektiği kadar olma, orta hâlde bulunma, ölçülü, dengeli ve soğukkanlı, vasat olma anlamlarını ifade etmek için itidal kelimesi kullanılır.
Şiddet ve heyecandan uzak, davranışlarında dengeli olan kişiler mutedil olarak isimlendirilir.
İtidalin zıttı ise, ifrattır. Yani aşırılık ve dengesizlik... İtidal, insanın bireysel, ailevi ve sosyal boyutlarında, hem düşünce, duygu hem de amel gibi hususlarda, daima gerekli olan ve dikkat edilmesi gereken bir husustur...
Günümüzde itidal deyince, daha çok içe kapanma, hiçbir şeye karışmama, hayır diyememe olarak algılanmaktadır ki, bu çok yanlış bir algıdır...
İtidal sahibi bir mü'min, her zaman hak, hukuk ve adaletten yana taraf olmalıdır... Aynı zamanda, insanın her zaman ve her hususta itidal sahibi olması, her türlü aşırılıktan, savurganlıktan, gereksizlikten, fütursuzluktan uzak durması gerekir... Her şeyi yerli yerince, düzenli, planlı ve gerektiğince yapması gerekir...
İtidal, İslami şahsiyetin olmazsa olmazlarındandır ve ahlaki bir kaidedir...İtidale, hak, hukuk ve hudut da diyebiliriz... İtidal'den yoksun olan insanlar, daha çok başkalarının hak hukuk ve sınırlarına riayet etmeyen, hadsizlik, hukuksuzluk, hudutsuzduk ve sınır tanımazlık hastalığına müptela olmuş insanlardır...
İtidali yok eden, insanı ölçüsüz, had, hukuk ve hudut tanımaz hale getiren, en önemli unsurlardan birisi de ihtirastır. İhtiras ise; haset ve gıybet ile beslenir ve insanı dengesiz yapar…
İtidal, güzel duygu ve düşünce, hüsnü niyet ve empati duygusu dediğimiz şeyi insan benimseyip, içselleştirdiği ve de onu bir hayat tarzı haline getirdiği zaman, diğer insanların hak ve hukuklarına riayet etmeyi ve bu konularda daha hassas olmayı öğretir...
İtidal, her ortamda ve her daim gerekli olan bir durum ve davranıştır. İtidalin oluşmaması veya olmamasının temel sebepleri şunlardır...
1. Aşırı ego
2. Aşırı ihtiras
3. Cehalet
4. Nemelazımcılık (vurdumduymazlık)
5. Menfaatperestlik
6. Ahiret inancının olmaması ve zayıf oluşu
7. Ahlaki zaafiyetler
8. Aşırı dünya sevgisi
9. Tûl-i emel sahibi olmak
10. Empati duygusundan uzak olmak vb...
İnanç'ta itidal, ibadetler'de itidal, amel'de itidal, sevgi ve nefret'te, alırken verirken itidal vb...
Had hudut ve ölçü tanımamazlık, Rabbimizin hoşlanmadığı ve menettiği bir durumdur. Rabbimiz kitabında ölçülü olmamızı, başka insan ve canlıların haklarına riayet etmemizi, her konuda haddi aşmamamızı, haddi aştığımız takdirde zalim olacağımızı bize bildirmektedir...
“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kılmış olduğu temiz ve güzel şeyleri haram kılmayın! Haddi aşmayın! Şüphesiz ki Allah, haddi aşanları sevmez.” (Mâide, 5/87)
Yaşadığımız toplumda, insan nefsi dünyevileşme, bireyselleşme, bencilleşme ve daha çok mal mülk sahibi olma hırsına bürünmüş, aşırılık çukuruna yuvarlanmış, insanlığını kaybetmiş durumdadır...
Toplum olmamız ve de Müslüman olmamız bize, insanlarla her şeyimizi paylaşmamızı, yardıma ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını giderme noktasına gayret etmemizi, elimizde ve avucumuzda ne varsa, tüm imkanlarımızı insanların hizmetine sunmamızı gerekli kılmaktadır...
Mü'minler olarak bizler, her konuda denge, ölçü ve de vasat olmamız gerekirken, İslam'dan ve İslami hassasiyetlerden soğuyup, uzaklaşan insanlar dengeyi bozmuşlar, aşırılıklara savrulmuşlardır...
Yaşadığımız dünyadaki, "kapitalist dünya'da" çok az bir azınlık, büyük çoğunlukları sömürmekte, bu mağdur ve mazlum insanları ezmekte, yine bu insanların hak, hukuk ve ülkelerini işgal ederek, fakir fukara bir vaziyete getirmektedirler...
Toplumlar arasındaki bu derin uçurum, insanların kimisinin aşırı derecede zengin olmasına, kimisinin ise, aşırı derecede fakir kalmasına sebep olmaktadır...
Ancak İslami (adil) yönetim, toplum ve sistemlerde ise, bu itidalsizlik (zulüm, haddi aşma, sömürü, aşırılık vb.) ortadan kaldırılmış ve yerine hakça, dengeli vasat bir toplum ve sistem oluşturulmuştur...
Komşusu açken.! tok yatan bizden değildir, hadisi gereğince, insanlar komşu ve akrabalarının hak, hudut ve hukuklarına, sorun ve sıkıntılarına duyarlı olmuşlar ve de onların çözülmesi için ellerinden geleni yapmaya gayret etmişlerdir...
Abdullah b. Mes‘ûd -radıyallahu anh-'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
«(Sözlerinde ve fiillerinde haddi aşıp) aşırı gidenler helak olmuştur.» Bunu üç defa tekrar etmiştir. SELAM VE DUA İLE...