Seyfi Pınarbaşı

Tarih: 08.11.2020 23:17

İNSAN VE KİMLİK

Facebook Twitter Linked-in

Sizi topraktan yaratması, ardından çoğalan insanlar olarak yeryüzüne dağılmanız, O'nun varlığının delillerindendir. (Rum. 30/20)                                                                                                                                                       

Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olması yine O'nun varlığının delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için dersler vardır. (Rum.30/22)                                                                           

Kimlik krizinin yaşandığı modern zaman kesitlerinde birlikte yaşama kültürüne, nefes alacak alanlara ihtiyacımız bulunmaktadır. Ahlaki ve siyasi konularda katı taassup içeren düşünce ve köken kaynaşmasından kurtulan siyasî ahlâk ve vatandaşlık alanları oluşturmaya ihtiyacımız var. Bir arada yaşama kültürü, her türlü fanatizmi aşmak için en iyi yoldur.                 

Toplumsal hayatta bir arada yaşamanın barış ve sükûnet içerisinde hayat sürmenin anahtarı farklılıkları inkâr etmek değil insanların kendilerini hak ve adalet üzere güvenli bir şekilde ortaya koymalarının sağlanmasıdır.              

Dünyanın önemli sorunlardan biri, kimliklerin siyaset yapımının temel belirleyicisi olmasını önlemektir. Aidiyetin belirleyiciliği bireyselliği ve özgürlüğü aynı anda muhafaza etmektir. Özgürlük zihni bir inkılâptır, değişimdir. Değerler dünyasını; kalp ve zihnini hoşnut olmadığı yönünden, hoşnut olduğu, sevdiği, beğendiği, isteyerek tercih ettiği yöne çevirmektir. Özgürlük hiçbir kimliğin tuzağına düşmemektir. Özgürleşmek zihni inkılapla sadece kendinden yüce bir varlığı kabul etmektir.                                                                        

Şu bir gerçek ki, Allah size, emanetleri, onlara ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah size bu şekilde ne güzel Öğüt veriyor. (Nisa 4 / 58)

Her insan kendi kazandığının karşılığını görecektir(cennet veya cehennem olarak). (Müddessir.74 / 38)           

İnsanlar arası ilişkilerde üstünlük ölçüsünün nasıl olması gerektiğini Kur’an şu üç değeri esas alarak öne çıkarmıştır.                                                                                                                              

1. Liyakat,                                                                                                                                                

 2. Adalet,                                                                                                                                           

3. Gayret.                                                                                                                                                       

İnsanlar arası rekabet şartları açık, şeffaf ve anlaşılır olmalı kafamızın içinde başka hesaplar olmamalı ve insanlar elde etmek istedikleri şeyleri aklı, kabiliyeti ve çabası ile elde edebilmeliler. Adalet, insaf, açık ve şeffaf rekabet koşulları, insanlar için geçinme ve barınmadan daha önemlidir.                                                              

İnsan olarak, Gerçekten ne istiyorsun, beklentin nedir? Özüne dön, hadi çık artık şu oluşturduğun konfor alanından, bir bak etrafına, temizle korkunu ve karamsarlığını. Aç yolunu, güçlü olduğuna ve başarabileceğine önce sen inan. İnsanın kim olduğunu ve ne istediğini bilmesi için kendi özüne dönmesi gerekiyor.

Biz kıyamet gününe mahsus, öyle doğru ve hassas teraziler koyacağız ki, hiçbir kimseye zerre kadar haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa, yapılan iyi veya kötü işi oraya getirip tartarız. Hesap görücü olarak Biz fazlasıyla yeteriz. (Enbiya 21/47)

Toplumlar hangi inanç ve değer üzerine olursa olsun en önemli şart adalettir. Adaletin kendisinde hayat bulduğu toplum birlik ve beraberliğin en önemli şartlarından birini yerine getirdiği için toplumsal barışa ulaşma noktasında önemli bir yol kat etmiş olur.                                                        

Din, insanların davranışlarında ahlaklı olmaları noktasında teşvik edici bir rol oynayabilir ama toplumu bir arada tutmak için din ile birlikte başka tutkallara da ihtiyaç olabiliyor.                                          

Maneviyattan beslenmeyen, hakikate sarılmayan hiç bir dini söylem ahlâkî ve sosyal faaliyet ortaya koyamaz.

İslâm medeniyetinde toplumsal hayatı daha da yaşanır hale getiren çok önemli değerler vardır. Bunların en önemlisi ihsân ve îsâr dır. Müslüman teslim olduğu dinin gereği olarak adaletle birlikte aynı ortamı ve coğrafyayı paylaştığı Müslüman kardeşi için kendisine ait olan şeyleri paylaşarak iyilikte bulunur, içinde bulunduğu toplumun ihtiyaç duyduğu konularda kendi öz malını ve imkânlarını seferber eder.  Tarih Müslümanların kendilerine ait olan mal veya menfaati diğer insanların faydalanması için süresiz olarak Allah rızası için bağışladığına dair sayısız örneğe tanıklık etmektedir.                                                                                                                                                                                                                                                            


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —