Ümit AKTAŞ

Tarih: 30.11.2022 18:46

Hukuki Çoğulculuk Hakkında

Facebook Twitter Linked-in

John Griffiths’in 1986 yılında yayımladığı Hukukî Çoğulculuk Ne dir? (What is Legal Pluralism?) isimli çalışmasıyla hukukçuların günde mine gelen hukukî çoğulculuk düşüncesi, kökleri aslında XIX. yüzyıla kadar uzanan bir hukuk anlayışını ifade etmektedir. Griffiths, adı geçen çalışmasında “hukukî çoğulculuğun ilk önce ampirik bir olgu olarak ortaya çıktığını, daha sonra ise politik bir şart olarak taraftar bulmaya başladığını ifade eder.49 Bu kavramın gelişmesinde büyük katkıları olan Sally Merry ise klasik hukukî çoğulculuk ve yeni hukukî çoğulculuk olmak üzere iki çeşit hukukî çoğulculuktan bahseder. Griffiths’in ampirik bir olgu, Merry’nin klasik hukukî çoğulculuk olarak tanımladığı bu tür hukukî çoğulculuk, daha çok sömürgecilik sürecinde görülen Batı dışı toplumlardaki hukukî yapıları ifade etmektedir. Politik bir şart veya yeni hukukî çoğulculuk olarak vasfedilen hukukî çoğulculuk ise Batı toplumları için idealize edilen huku kî yapıyı ifade etmektedir.50 Bu anlamda hukukî çoğulculuk kavramının tarihini Batı için sömürgecilikle başlatmak mümkündür.125
Ancak Hanefîlerin öncülüğünü yaptığı diğer bir grup İslam hukuk çusu ise, bu dokunulmazlığın tüm insanlar için geçerli olduğunu savun muşlardır. İsmet bi’l-âdemiyye veya hürmet-i âdemiyye gibi kavramlarla ifade edilen bu anlayışa göre, bir başkasının temel haklarını ihlal etmediği müddetçe, tüm insanlar bu beş temel alanda dokunulmazdırlar. “Bizim lehimize olanlar onların da lehine, bizim aleyhimize olanlar onla rın da aleyhinedir.” mealindeki hadise sık sık referansta bulunan bu fakihler, eşitliği öngören birçok nas ve sahabe/tabiîn uygulamasına dayanarak, inançsızlığın tek başına savaş sebebi sayılamayacağını salt dinden çıkmanın ölüm sebebi olmadığını ve din ayrımı yapılmaksızın aynı suça aynı cezanın verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

 

Kaynak: farklı bakış


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —