Şakir KURTULMUŞ

Tarih: 17.08.2020 13:02

“Hatırlayın ölümü, hazırlanın gelmeden önce!”

Facebook Twitter Linked-in

Ölüm acısını unutmak mümkün değil. Bakmayın siz, “Unutulur” diyenlere...

Hele ki daha yeni açmaya başlamış bir çiçek gibi koparılıvermişse yerinden... Küçücük iken elinizden kayıverip giden bir kız çocuğu ise acısını yaşadığınız, kesinlikle unutamazsınız...

Daha çok tazelenir yaranız, ne zaman onu ziyarete gitseniz cennet kokusunu taşıyan rüzgarlarda ağırlanır, cennet çocukları korosunun söylediği şarkılarla karşılanırsınız. Onların ikramları ile misafir edilirsiniz.

Sabahları balkonunuza gelen serçeler, meleklerin kanadıyla taşınır size, meleklerin kanatlarında seyahat ederler… Cennet çocuklarının kokusunu getirirler size…Dünya uykusundan uyandırıp gerçek uykuyu hatırlamanızı isterler… Güzellikler içinde sundukları şarkılarla sizi bulunduğunuz yerden alıp götürürler uzaklara… Daha önceden gerçek hayata gönderdiğiniz yakınlarınızın konaklarına götürüp misafir ederler sizi...

Ben de katılıyorum bu yolculuğa sık sık… Şeyma’ya olan özlemim ilk günkü gibi… O’nu küçücük kabrine yerleştirdiğimiz gün, kendi ellerimle evine bıraktığım gün, daha dün gibi… Hatıraları hala çok sıcak…

Toprak çok taze… Sanki yeni örtmüşüm üzerini… Suyu hiç eksik olmuyor… Sürekli yeniliyorum. Kurumuş, rüzgârın sürükleyip getirdiği solgun yaprakları toplayıp temizliyorum, yeni çiçekler bırakıyorum...

Ne zaman onu hatırlasam, ne zaman ansam arkadaşları ile birlikte gelip etrafımı sarıyorlar. Mezarlığa ziyaretine gittiğimde kapıda karşılıyor arkadaşları. Beni görür görmez tanıyorlar. “Şeymaaa” diye bağırarak koşuyorlar… “Koş, bak Şeymacık bak baban geliyor, koş”, diyorlar… Onlarla birlikte gidiyoruz, Şeyma’nın yanına… Birlikte ne güzel vakit geçiriyoruz… Arkadaşları da katılıyor aramıza… Can kulağı ile dinliyorlar konuşmalarımızı.

Burada ben susuyorum… Şeyma susuyor... İçimizden konuşuyoruz…

Şeyma’nın çiçekleri konuşuyor… Ağaçlar konuşuyor… Ağaçların üzerinde oynaşan, şakır şakır şakıyan kuşlar konuşuyor… Yaprakların hışırtısından onların da bu konuşmaya katıldığını anlayabiliyorsunuz…

Uzaklardan hümayun kuşları geliyor, özleyişlerle geliyorlar… Akalarında bir melekler ordusu… Her biri, “Ölümü hatırlayınız” diyor… “Hatırlayın ölümü, hazırlanın gelmeden önce” diyorlar...

Ölümü hatırladıkça, andıkça Şeyma’m geliyor hemen yanıma… Elimi tutuyor, “Gel baba, birlikte yürüyelim bu yolu,” diyor… Bana eşlik etmek istiyor… Bilmediğim yollarda yolumu bulmam için ısrarla yardım etmek istiyor… Yanlışlıkla yolu şaşırdığımızda, ters bir yola girdiğimizde hemen gelip uyarıyor, “Oradan değil baba, gel bu taraftan” deyip yine elimden tutup çekip götürüyor… Hiç unutulur mu bu el? Ellerinin sıcaklığı avuçlarımı ısıtıyor… Kokun hâlâ üzerimde… Nasıl unutabilirim bu güzellikleri?..

Geçtiğimiz günlerde Şeyma’yı kalabalık bir grup içinde çok neşeli bir şekilde gördüm...  Kalabalığın içinden bana bakıp gülümsüyordu… Aynı günlere rastladı, Düzce’den bir Kur’an kursu hocamız bir mesaj yazdı bana… Özetle şöyle diyordu mesajda:

“Hocam, kızınız Şeyma ile ilgili paylaşımlarınızı ilgiyle izliyoruz… Hem üzülüyoruz hem seviniyoruz… Sizi anlamaya çalışıyoruz… Nasıl bir baba yüreği taşıdığınızı bilmek, kolay değil… Hissetmeye çalışıyoruz… Sizi, paylaşımlarınızda gördüğümüz kadarıyla tanıyoruz… Biz de O’nu seviyoruz. Şeyma da bizim bir kızımız, bir kardeşimiz oldu. Ben, Kur’an kursu hocasıyım. Kurstaki talebelerimle birlikte Şeyma kızımıza yirmi hatim okuyup göndermek istiyoruz… Bugün 21 Haziran, babalar günü hediyesi olarak size takdim etmek istiyoruz.”

Bu güzel mesajla duygulanmamak, mümkün mü? Çok sevindiğimi söyleyebildim, kendilerine. Boğazım düğümlendi, konuşamadım… Sohbet sırasında 25 Temmuz tarihinin Şeyma’nın doğduğu tarih olduğunu söylemiştim, unutmamışlar, “Hocam, 25 Temmuz doğum gününe yetiştirelim, duasını o gün yapalım,” dediler. Sadece “Peki, siz nasıl uygun görüyorsanız,” diyebildim.

25 Temmuz günü ben yine kızımın yanındaydım… O gün, diğer günlerden daha farklı, daha neşeli, çok mutlu görünüyordu. Hatimlere ne kadar çok sevindiğini, onu böyle mutlu kılan hediyelerin kendisine ulaştığını hissediyordum… Hocamızdan beklediğim haber biraz geç geldi.

“Hocam, geciktim, bu arada bir cenazemiz oldu, onun için memlekete gitmek durumunda kaldım. Bu arada, hatimler yirmiden otuza çıktı, tamamlandı ve kursta hafız olan bir kardeşimiz tarafından duası yapıldı.”

Melike Dindar hocam, Rabbim sizden razı olsun. Kardeşliğinize şahidim… Bu güzel şahitliğimiz, inşallah ahirette sizin hanenizi bereketlendirsin. Müteşekkirim. Çok duyguluyum… Konuşamıyorum… Her birinize, ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum...

Rabbim sizin gayretlerinizi çoğaltsın. İyiliklerle, güzelliklerle örnek insan yetiştirme çabalarınızı bereketlendirsin.

Aynı günlerde Anadolu’nun güzel bir kentinden bir hanım kardeşimiz, her gece Kur’an okuduğunu, her okuyuşunda Şeyma kızımızı andığını, ona da gönderdiğini söyledi. Bu habere de çok sevindim. Duygulandım. Rabbim, bütün geçmişlerimize rahmetiyle muamele etsin.

Şeyma hep yanımızda...

Bizi yalnız bırakmıyor.

Biz de onu yalnız bırakmıyoruz.

Bize, Şeyma’yı bahşeden Yaradan’a binlerce şükür sebebimiz var… Hamdolsun…

Kaynak: dunyabizim.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —