Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hamza Er


“Haram ama yasal” garabeti

Hamza Er'in, "yeni" yazısı...


İstanbul'da “Yasa Dışı Bahis” suçu kapsamında Papara şirketine eş zamanlı operasyonlar düzenlendi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamasına göre, MASAK raporlarında yapılan analizler sonucu; 26 bin 12 kişi adına açılan Papara hesapları üzerinden yasa dışı bahis oynatıldığı ve 12 Milyar 879 Milyon 558 bin TL işlem tutarının bulunduğu, bu hesaplarda toplanan paraların 274 farklı hesaba aktarıldığı ve bu hesaplardan 4 farklı yasa dışı bahis sitesiyle ilişkili 5 şahsa ait kripto cüzdan hesaplarına aktarıldığı tespit edilmiş.

Bu haber yeniden “yasal” ve “yasal olmayan” kumar ayrımını akıllara getirdi. Uzunca bir zamandır, özellikle teknolojik aygıtların kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber “oyunlaştırma, bahis, kaldıraçlı uygulamalar” adı altında kumarın toplumda hızla yaygınlaştığı bilinen bir gerçekti.

Oyunlaştırma, kumar bağımlılığını güçlendiren ve daha geniş kitlelere yayılmasını kolaylaştıran şeytani bir taktik aslında... Ödül sistemleri ve dijital araçların kumara entegre edilmesi, kişilerde sürekli bir katılım motivasyonu sağlıyor. Oyunlaştırma stratejileri bilinçaltına fark edilmeden işleniyor ve küçük yaştaki çocuklardan yetişkinlere kadar geniş bir hedef kitleye hitap ediyor.

Muhammed Ersin Toy’un AA Analiz’de yayımlanan araştırmasında, oyunlaştırma stratejilerinin özellikle gençlerin kumara olan ilgisini pekiştiren önemli bir araç haline geldiği belirtiliyor. Dijital oyunların, özellikle çocuklar ve gençlerin sanal kumara yönlendirilmesinde etkili bir rol oynadığına işaret eden çalışmada, oyun içinde sunulan küçük ödüller ve kazanma motivasyonunun kişilerin daha fazla oyun oynama eğilimini tetiklediğinin de altı çiziliyor.

Bu durum sadece oyunlarla da sınırlı değil. Mobil uygulamalarda yer alan reklamlarda kullanılan manipülatif tekniklerle çocuklar ve gençler sanal kumar sitelerine çekiliyor. Bu reklamlar, genellikle masum görünen içerikler veya çekici unsurlar altında sunularak çocukların dikkatini çekiyor.

2017 yılında yapılan bir araştırmada, İsveçli sanal kumar şirketlerinin gelirlerinin sadece 1/4'ünü Türkiye'den elde ettiklerini okuduğumuzda telaşımızın artması gerekiyor. Bu araştırmada, dünyadaki 5 milyar dolarlık kumar gelirinin %2,5'inin Türkiye'den gittiği yazıyor.

Ülkemizde sanal kumar oynayanların sayısı 8 milyonu geçmiş durumda… Türkiye’de her 10 gençten 8’i sanal kumar oynamaya başlamış… Her yıl Türkiye’den yaklaşık 10 milyar dolar bu yolla yurt dışına çıkıyor. Bu tutar, ülke cari açığının %25’ine denk geliyor. 2029’a kadar dünya genelinde sanal kumar oynayan kişi sayısının 290 milyona ulaşması bekleniyor.

Sanal kumar siteleri, aynı zamanda uluslararası suç örgütleri tarafından para aklama, çocukları ve gençleri istismar etme gibi amaçlarla da kullanılıyor. Bu durum, sanal kumarın ciddi bir güvenlik sorunu teşkil ettiğini de gösteriyor.

Bu iddialar çok ürkütücü… Bu yıkıcı tabloya dur demek ve nesillerimizi korumak için, “yasal ve yasal olmayan” şeklinde ayırt etmeden kumarın her türlüsü bir an önce yasaklanmalı… Yasal olanın helal, yasal olmayanın da aynı zamanda kerih, günah ve haram olduğu toplumsal bir sözleşmeye ihtiyacımız bulunmakta. Nesillerin kumar, alkol, uyuşturucu ve teşhircilik bağımlılığından kurtarılabilmesi için bu girişim kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımızda duruyor.

Toplumun mal, can, nesil, akıl ve din emniyetini sağlamak yönetenlerin ve önde görülenlerin sorumluluğundadır. Bu sorumlulukları üstlenmesi gerekenlerin ihmalkâr ve umursamaz davranması, hatta “yasal” adı altında toplumsal yapıyı imha eden uygulamaların önünü açması kabul edilemez.

Örneğin, 1 Ocak 2024 itibariyle başlayan, müşterek bahisler, at yarışları ve diğer şans oyunlarıyla ilgili alınan vergilerin yarıya indirilmesi kararının duyarlı insanlara açıklanması oldukça zordur. Bu kararın,  kumar oynatan şirketlerin pis işlerine daha sıkı sarılmalarını sağlayacağı ve daha fazla insanın canını yakmaya sebep olacağı çok açıktır.

Aynı zamanda, ülkenin en önde gelen kulüplerinin bu katil şirketlerle sponsorluk anlaşmaları imzalamasının ve gençlerin idolü gösterilen sporcuların formalarında kumar reklamlarının yer almasının da önüne geçilmelidir. Spor kulüplerinin mağazalarından alınan ve çocuklarımızın, gençlerimizin üzerlerinde görülen formalar, adeta yürüyen kumarhane reklamları haline dönüşmüştür.

Önce, “Ben sporcunun ve sporseverin açgözlü ve kumarbazını severim” anlayışıyla tüm spor müsabakalarını ve alanlarını “kumara davet” fırsatına dönüştürmekten vazgeçerek bu bağımlılıkla mücadeleye başlanmalıdır.

İşbirlikçi siyasetçilerin, sorumsuz sporcuların, sanatçı olarak gösterilen ama daha fazla para kazanabilmek için bahis, kumar oyunlarına ulaşımı sağlayan platformların reklamında oynayanların veya direkt reklamını yapanların affedilmeyeceklerini bilmeleri gerekir.

 

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR