İspatı imkansız iddialar, yaldızlı sözler ve kulaklara hoş gelen boş vaatlerle insanlığı kandırarak dünyayı yönetmeye talip olan beşeri ideolojiler, dünyayı yaşanamaz bir gezegen haline getirdiler.
Vahşi kapitalistler, cani siyonistler, katil evanjilistler, zalim emperyalistler ve gaddar komünistler dünyayı berbat, insanlığı da ifsat etmekte birbirleri ile yarışarak bilim ve teknolojiyi birer silah olarak kullandılar.
Hain planlarına engel gördükleri ülkeleri yaktılar, yıktılar. Mazlum halkların emeklerini ve iliklerini sömürdüler.
Bir varil petrol uğruna oluk oluk kan ve gözyaşı döktüler. Anaları ağlattılar, mazlumları inlettiler, vicdanları sızlattılar.
Size demokrasi getireceğiz dediler, despot yönetimlere mahkum ettiler.
Sizi özgürleştireceğiz dediler, tamamen köleleştirdiler.
İnsan hakları dediler, insan haklarını yer ile yeksan ettiler.
İşte onların dünyası böyle bir dünya.
Peki bu durumda biz ne yapacağız?
Bu kötü gidişatı seyretmekle mi yetineceğiz? Elbette hayır!
Bu kötü gidişata dur demek için elimizden gelen hiç bir şeyi ardımıza koymayacak, zulüm ve tekebbüre en yüksek ses ile hayır diyeceğiz. Sevginin, barışın, tevhidin,adaletin ve merhametin hakim olduğu bir dünyanın hayalini kuracak, rüyasını görecek ve duasına duracağız. Özlediğimiz ve aradığımız o dünyanın bütün özellik ve güzellikleri hac ibadetinin sembol, anlam ve hikmetlerinde saklı.
İşte Hac ibadetinin yeryüzünde tesis etmemiz için teklif ettiği o yepyeni dünyanın kodlarından bir demet…
Hac ibadetinin inşa ettiği dünya yol ve yön bilinci ile başlar. O dünyada bütün yollar Mekke’ye çıkar.
Hac ibadetinin teklif ettiği dünyada mali bakımdan kuvvetli olmak hayli önemlidir. İnsan servetin mahkumu değil hakimi olmalıdır.
Din-i Mübin-i İslam’ın da hadimi olmalıdır. Mümin fakirliğe sabretmeli fakat zengin olmak içinde azami gayret sarf etmelidir.
Hac ibadetinin anlam haritasında resmettiği dünyada dünyevileşmeye asla yer yoktur. Çünkü ihram insan ile hakikat arasındaki bütün arma, marka, rozet ve rütbe duvarlarını yerle bir eder.
Esasen ihram yasakları ilahi iradenin bütün canlılar için önerdiği insanın hiçbir canlıyı incitmediği ideal bir dünyadır.
Hac ibadetinin ikame ettiği dünyada yeryüzünün sınırları göklerden çizilmiştir.
Kur’an ve Sünnetin hayata çizdiği sınırlara riayet edenler sonsuz ve sınırsız bir mükafatla ödüllendirilirken söz konusu sınırları aşanlarda yine sonsuz ve sınırsız bir azapla cezalandırılırlar.
Alemde kavga, dövüş, savaş, cinnet, cinayet namına ne varsa cümlesinin yegane sebebi sınır ihlalidir. Hac ibadetinin inşa ettiği dünya mabed merkezli bir dünyadır. Rahmet elçisinin(s.a.v.) İslam Devletini ve toplumunu mabedden yönettiği kutlu asrın asrı saadet olarak nitelendirilmesi ne kadar da anlamlıdır. Mabed merkezli dünya insanlığa saadet getirirken servet merkezli dünya afet ve felaket getirmiştir. Haccın mümkün kıldığı dünyada insanlık Hz. Hâcer validemizin rehberliğinde nesillerinin selameti adına soylu bir arayış için hareket ve gayretle koşuşturarak sonunda rahmet ve berekete vasıl olmalıdır.
Hac ibadetinin temsil ettiği dünyada Arafat meydanında toplanan bütün Müslümanlar ilahi huzurda bir tarağın dişleri gibi eşittir. Orada bütün aidiyetler kulluk potasında erir, yok olur. O dünyada huccacı kiram artık tek millet tek ümmet olmuştur.
Vahdet ama nasıl sorusu cevabını Arafatt’ta bulmuştur.
Hac ibadetinin teşvik ettiği dünya, şeytan ve şeytani sistem kurum, kuruluş, fikir ve akımlarla bütün Müslümanların mücadele ve mücahede ettikleri bir dünyadır.
Bu dünyada insana düşen meydanı şeytana bırakmamaktır. Haccın telkin ettiği dünyada insanı kurban edecek ne varsa insanın hepsini kurban etmesi esastır. Kurban bilincini kuşanan müminler sabır, sadakat ve teslimiyet erdemleriyle mücehhez kılınarak şeytan, nefis ve dünyevileşmenin kurbanı olmaktan kurtulurlar.
Kaynak: milat gazetesi