Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


F. Yılmaz ALTUNÖZ


Haber Duruş´un durduğu yer

Yazarımız F. Yılmaz Altunöz^´ün konu ile ilgili değerlendirme yazısı...


İNSANIN ZİNDANI

Acıların, üzüntülerin, felaketlerin, ahlaki ve adil olmayan şeylerin bireyleri etkilediği gibi mutluluk, refah, zenginlik ve başarılardan da bireyler etkilenmektedir. Olumlu ve olumsuz tüm etkenler bireylerde inanç, düşünsel ve davranış tarzı oluşturmaktadır. Elbette ki bu etkileşimlerin hepsi vahyin kontrolündeki İslami gelenek tarafından kabul görmez. Allah, Müslüman, insan ve çevre kodlarıyla uyumlu olmayan inanç ve davranış biçimleri; amentü bağlamında reddedilmeyi gerektirmektedir. Ancak egemen ve baskın ideoloji ve kültürden etkilenmemek kolay değildir. Özellikle ?insanın zindanı olarak adlandırılan bireyi ve toplumu etkilemekte başat rol oynayan; doğa/tabiat zindanı (naturalizm), tarih zindanı (historisizm), toplum zindanı (sosyolojizm), benlik/kendim zindanı? davranış tarzının oluşmasında öne çıkar.

KİŞİNİN DURDYĞU YER DEĞİ DURUŞU ÖNEMLİDİR

Erdemli duruşu yitirmek şimdilerin sorunu değil şüphesiz. Bu hal Adem´in yaratılışı ve buna karşı şeytanın duruşu ile başlamaktadır. Hani hep söylenir ya ?kişinin durduğu yer değil, duruşu önemlidir? diye. Şeytan cennete duruyordu ama duruşu İslami/vahye uygun olmadığı için kaybetti. İslami, erdemli, ahlaki ve insani duruş bir sorumluluktur. Bu sorumluluk Allah´a, Peygambere, tarihe, insana, tabiata ve ümmete yönelik bir sorumluluktur.    Hele hele söz söyleyen, eli kalem tutan, kanaat önderi rolünü üstlenmiş, aydın ve kitleleri arkasından sürüklemeye aday kimseler/çalışmalar için; sorumluluk daha da ciddi bir durumdur. Bu bağlamda ben Müslüman´ım diyenler ?pireye kızarak yorganı yakmamalıdır.?

Türkiye´de İslami çalışmaların inişli ve çıkışlı bir yolculuğu vardır. Özellikle siyasal/yönetimsel anlamda ve ümmet bilincini önceleyerek bir çalışma ortaya koyan/koymaya çalışan; çalışmaların sosyolojik bir tahlile ihtiyaçları vardır. Osmanlı İslam devletinin son yüzyılından itibaren olayların sağlıklı okunamaması; yani Kur´an ve sünnet, tarihi süreç, toplumsal yapı, anın vacibi ve ümmet eksenli okunamaması; ümmete çok şeyler kaybettirdiği tarihin kaybettirici sayfalarında yazılıdır. 

Son yirmi yıl,  Türkiyeli Müslümanlar 300 yıl aradan sonra ciddi ve bir o kadarda çağları etkileyecek süreç yakaladılar. Ancak yakalanan bu sürecin ümmet adına değerlendirilmesi de bir o kadar hayati önem taşımaktadır. Tarih tekerrür etmesin deniliyorsa, tarihten ibret almak gerekmektedir. Aklı olan düşünecek, kalemi olan yazacak ve dili olan konuşacak. Bu hali kimse yadırgamaz. Ancak akıl, dil ve kalemin isabetli yani hikmet içerikli olması önem arz etmektedir. Olaylar karşısında bir Müslüman´ın/Müslümanların duruşu nasıl olmalıdır çıkışına verilecek yanıt ?merhametli? olmasıdır. Bunda herkes hemfikirdir. Uygulamada/pratikte ise merhamet oranını konuşulması gerekmektedir.

HAL EDİLEN ABDÜLHAMİT DEĞİL OSMANLI DEVLETİYDİ

İslami bir çalışmanın kendi durdukları yerde durmayan diğer çalışmaları nasıl gördükleri ve baktıkları; İslami gelenek ve tarih ekseninde değerlendirilmelidir. Ehli kıble olan bir kimsenin ?fail değil fiili zemmedilmelidir? yani öteki kılınmalıdır. Eğer fail (kişi, grup, cemaat, hareket vb.) zemmedilecek olursa tarih tekerrür edecek ve pişmanlıklar fayda vermeyecek ama sonuçları ümmete pahalıya patlayacaktır.

Yakın tarihimizde Şeyhülislam Sabri Efendi, Mehmet Akif, Elmalılı Hamdi Yazır ve Said Nursi gibi şahsiyetlerin Abdülhamit´e karşı duruşu yeniden okunmaya muhtaçtır. Abdülhamit´i ve o dönemi tarih, sosyoloji, siyaset ve benlik açısından okuyamayan ve anlam haritasını çıkaramayan bu şahsiyetler İttehat ve Terakki (İT), İslami olmayan yerel dinamikler ve farkında olmasalar da uluslar arası güçlerin uzantılarıyla birlikte olarak; sözde ?İstibdat/diktatör? nitelemesiyle; Abdülhamit´i iktidardan düşürmüşler o günkü deyimle ?hal? etmişlerdir. Aslında ?hal? edilen Abdülhamit değildi, ?hal? edilen Osmanlı İslam Devletiydi. Sonradan bu şahsiyetler pişmanlıklarını ifade etmişlerdir. Ancak son pişmanlık fayda vermemiştir. Abdülhamit´i diktatör/istibdat ile suçlayanlar ruhları istibdat/diktatör olan çevrelerle birlikte hareket etmişlerdir. Bu girişimleriyle Kemalist devrime altyapı hazırlayanlar sonradan Kemalizm´e karşı mücadele vermişlerdir!  

Şimdilerde yaptıkları, niyetleri ve hedefleri az ya da çok bilinen Müslümanlara/dernek/vakıf/cemaat/tarikat/bireylere yönelik; özellikle de siyasi iradeye yönelik; çok uluslu şirketlerin, istihbarat örgütlerinin, ahlaki kaygıları olmayan insanların kanalıyla, kalemiyle ve yöntemiyle değerlendirme sürecinin varlığından söz edebiliriz. Bu süreç imha, itibarsızlaştırma ve yok etmeyi içermektedir. Asla adil ve merhametli değildir. Bu, içerisinde bedeni yerli ama ruhu ithal kimselerin varlığı ve asla yerel ve küresel ölçekte; Müslümanların iffeti, onuru ve özgürlüğünü düşünmeyen; küresel katil aktörlerin verdiği rolü oynayan; vahiyden uzak, ırkçı, seküler ve sömürgeci süreçtir.

HABER DURUŞUN VARLIK NEDENİ

Kendi yakınları dahi olsa adaleti uygulamayı emreden bir dinin mensubu olarak; çirkinlikleri, yanlışlıkları ve haksızlıkları hoş görmek söz konusu olamaz. İmanın vazgeçilmezliği erdemli davranış, hakkı/hakikati kitlelere ulaştırmak ve bu konuda kararlı/sabırlı olmayı beraberinde getirmektedir. Ancak bu davranış; yanlışları dile getirmek ve hakikati egemen kılma dili Müslümanların dili; Müslümanların kalemi, Müslümanların kimliği olmalıdır. Ötekilerin yıkıcı ve ayrıştırıcı dili olmamalıdır. 

Haber Duruşun varlık nedeni bellidir. Yerel ve küresel anlamda ümmetin özgürlüğünü inşa etmede rol almak; buna şahitlik edilir. Ancak düne kadar beraber olduğu siyasi iradeye karşı olumsuz bir tavır takınması ve bölgenin sorunlarına yaklaşım ve çözüm yollarını; ahiret eksenli sorumluluk taşımayan çevrelerin dili ile paylaşmasını anlamak mümkün değildir. Üstelik bu olumsuzluğu öteki mahallenin diliyle üstlenmesi ve onlara hakem/hâkim rolünü kazandırması daha da bir garip. Onların dilinin merhamet eksenli olmayacağı bir gerçektir.

Böylesi yaklaşıma ya da tespite örnek istenebilir. Bu kalemin sahibi daha önce sözlü olarak endişelerini dile getirmiştir. Haber duruşun kadrolu yazarları makalemin konusu değil. Ama alıntı yapılan yazı ve söyleyişlerin genel olarak sorunlu olduğu söylenebilir.  Bizim mahalleye ait olmayan, milliyetçilik kokan, İslami olmayan çözüm yolları sunan kalem ve yazılar.  Tarih, toplum ve benlik zindanının taş duvarlarının; duvar yazıları gibi?  

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Murat mercan
10.06.2019 03:32:31
Çok yerinde tespitler. Kardeşimizden Rabbim razı olsun.

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR