Selamün aleyküm!
Sabaha'l hayr!
Hayırlı sabahlar!
Beyanî baş!
Sabah'un nur!
Gut morning!
Guten. Tag!
Günaydın!
Merhaba!
Hayırlı günler!
Sağlıklı, huzurlu, mutlu günler!
Hayırlı hafta sonları!
İyi tatiller!
Hayırlı cumalar!
Eğlenceli Cumartesiler!
Ailecek nostaljik kahvaltılı Pazarlar!
Genç, zinde, dinamik Pazartesiler!
(19 Mayıs)
Bol tatil sonrası Pazartesi sendromsuz Salılar!
Hayırlı işler!
(Bu hafta erken davranayım, ilk kutlayan olayım!!!) Cumartesimiz de şimdiden mübarek olsun!
Adını şu an hatırlayamadım; Radyo 7 miydi, Marmara FM miydi:
İbrahim Sadri'nin sabah programı vardı radyoların birinde;
"Sivas ellerinde sazım çalınır" fon müziği eşliğinde günün haberlerini okur, yorumlardı, bol bol da türkü dinletirdi "yanık"larından...
Böyle bol ve çeşit çeşit selamlarla açardı programını. O düştü aklıma sabah sabah, nedensiz..
Gün çoktan aydı, millet!
Günün kızılımsı ilk ışıkları cepheden 170 derece açıyla yüzüme vururken fırıncımıza selam verdim; avucuna da (kendi sünnetim) selam hakkı saydığım şekerini tutuşturdum musafaha bahanesiyle...
-"Nasılsın komşu?"
-"Elhamdülillah ÇOK İYİYİM, ya sen!"
-"Çok şükür ben de aynı. ÇOK İYİYİM!"
İlave etti sonra gülerek:
İnsanlar üçe ayrılır:
"Seher"den önce kalkanlar; ÇOK İYİ!
"Kuşluk vakti"ni geçirmeyenler; EH İŞTE!
"Zeval" vakti olmuş da yüzünü yıkayıp "gargara"nı, "mazmaza"nı yapmadıysan hâlâ;
ÖLMÜŞSÜN DE "CEMAAT"İN YOK DEFN'EDECEK!!!
