Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Ramazan KAYAN


Gökseli Gölgeleyen Görsel

Ramazan Kayan'ın "yeni" yazısı...


Hac için Mekke’deyiz…
Hac, dinî sembollerin en çok kullanıldığı bir ibadettir…
Semboller, mesajı insanının idrakine yaklaştırır... Şiarlara saygı gösterilmesinin sebebi, Allah’a ibadette onların sembol olmalarındandır…
Simgeler, şifreler, sırlar, remizler üzerinden anlamlar dile gelir…

Kâbe, Hacerü’l-Esved, Makam-ı İbrahim, Safa, Merve, Arafat, Müzdelife, Mina, Cemerat, Kurban, Tavaf, Say, Vakfe, İhram, Mikat... Geniş muhteviyatlar yüklü semboller seremonisi...

Kâbe’nin gölgesinde, Kâbe’nin gizemli güzelliklerine yol arıyorum... Bir ara başımı kaldırıp yukarı bakıyorum... Zihnimde şimşekler çakıyor…
Kâbe Zemzem Tower’ın gölgesinde... Simgeler beldesinde acaba ‘Zemzem Tower’ neyi simgeliyor? Nelere çağrışım yapıyor?

Dünyanın en yüksek saat kulesi...
Birden kendimi bir ikilem içinde buluyorum… Yukarıda kule, aşağıda Kâbe...

Zemzem Tower sadece bir bina mıdır? Yoksa bir zihniyetin tezahürü, semboller savaşının bir yansıması mıdır?
Öyle sanıyorum ki, Tower masum bir mekân olmanın çok ötesinde mesajlar içeriyor... İleri bir hizmet anlayışının gereği olmaktan ziyade, zihinlere kazınan derin izlerin simgesi sanki...

Kâbe’nin manevî dokusunu zedeleyen kule, sembolik ögeleriyle tüm dikkatleri kendine çekiyor…
Kule de biçimsel İslami motifler bulunsa da, hangi dünyalara çağrışım yaptığı belli…
Biz Kâbe’nin gölgesinde ferahlamaya çalışırken, meğer ki Kâbe kulenin gölgesinde kalmış…
Evet, Kâbe’nin kollarındayız… Kulenin kuşatması altındayız…
Kulluk için buradayız… Acaba bu kule kulluğumuza yönelik bir etki boyutu taşıyor mu?
Tevhid,  takva, tevazu evi olan Beytullah tarassut altında…
İhtişam, İstigna, İstikbar tepemize dikilmiş durumda...
Bir an için Batı’nın ışıltı, sesli, renkli, cerbezeli, afili dünyası burada da bizi kendi hâlimize bırakmıyor…
Kâbe’de de olsanız gözüm üzerinizde… Kendimi baskılanmış hissediyorum...
Kule üstenci, tepeden bakıyor…
Evet, Kâbe ve kule...
Madde ile mânânın… Fizik ile metafiziğin… Modern ile mütealin… Arizî olan ile aşkınlığın… Görsel ile gökselin izharı...
Ancak burada görsel, gökseli gölgeliyor…
Hacıların gönlü Kâbe’de olsa da gözler Zemzem Tower’da…
Şimdi Mekke’deyiz, arada kalmışız…. Kendimizi bir an önce Arafat’a atma derdindeyiz… Umulur ki, Arafat bizi paklar…
Merakla takip ediyorum... Namaz öncesi ve sonrası...
Kâbe’den Tower’a akış mı daha coşkulu, yoksa Tower’dan Kâbe’ye geçiş mi daha hızlı?

Kâbe’nin mi, Kule’nin mi çekim gücü daha fazla? Sanıyorum kulluk kalitesine göre değişiyor?
İki paradigma arasında paralanan insanlar...
Bu devasa kule için seçilen yerde manidar…

Osmanlı döneminden kalma Ecyad Kalesi yıkılarak yerine inşa edilmiş…
Şimdi konforla kutsalın halitası bir fotoğrafın içindeyiz… Kameralar iki yapıyı aynı kareye sığdırmaya çalışıyor…
Kâbe aşkının çağrısı… Kule alışkanlık ve arzuların çağrısı…
Denilebilir ki, bu tablo Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonunun bir parçası…
Şayet böyle ise, liberal limanlara savrulan bu vizyon, aynı zamanda hüccacın halini resmeden manidar bir görüntü…
Acaba diyorum, Tower’in en üst katında konumlanmak, Gazze’nin çığlığını duymak için daha mı uygun bir adres?!
Bu duygularımı yazıya dökerken şunuda kendime soruyorum:
-Acaba abartıyor muyum? Sonuçta ticari amaçlı bir girişim deyip geçemez miyiz?
Yine de her ihtimale karşı Mescid-i Haram’da namaza dururken, yüzümü Kâbe’ye çevirirken, sırtımın kuleye dönük olmasına dikkat ediyorum…
Tavafta başım önüme eğik, yüreğim buruk… Gözlerimi görüntü kirliliğinden korumak için…

 

Kaynak: Milat Gazetesi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR