Ferhat Özbadem

Tarih: 24.01.2018 13:19

Gençlik, söylemler, sorunlar, çözümler

Facebook Twitter Linked-in

Hayatın en güzel yılları olarak nitelendirilen yıllara gençlik diyoruz. Gençlik konusu farklı alanlarda farklı bağlamlarda ele alınan geniş bir konu. Gençlik zaman ilişkisi bağlamında, gençlik ve gelecek ile ilgili olarak genç arkadaşlar ile yaptığımız muhabbetin ana hatlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Zamanı, insanı, kainatı, oluşları iyi okuyabilmek bu unsurları tanımak ile mümkündür. Konu gençlik olunca söz hakkının  gençlere verilmesi en doğal haldir. Gençlik; Allah´ın (cc) insanlığa bahşettiği bir lütuftur. Bu lütuf iyi değerlendirildiğinde cennete vesile olduğu gibi, değerlendirilemediği vakit cehenneme sebep olabilecek bir imtihan vesilesidir.

Gençlerin gelecek ile ilgili düşüncelerini masaya yatırdığımızda, çok farklı tespitler ortaya çıktı. İdolsüz bir gençlik, idealsiz bir gençlik, vurdumduymaz bir gençlik, değerlerden yoksun bir gençlik gibi karamsar yaklaşımlar ile birlikte; bir önceki döneme göre iyileşme gösteren bir gençlik, özüne dönmeye başlayan bir gençlik, yarını inşa edecek bir gençlik gibi ümitvar yaklaşımlar tespit olarak ortaya konuyor. Aslında her iki tespitinde doğruluk payı var. Bir önceki döneme göre iyileşme gösteren bir gençlik kitlesi olmak ile birlikte, genel anlamda değerlerden yoksun idealsiz bir gençlik orta yerde duruyor.

Gençliğin bugün yaşadığı sorunların, gelecek ile ilgili kaygılarını belirlediği görüşü ise çok yerinde bir tespit. Anadolu sathında, gençlerin bugün özünden uzak ve sorunlu olmasının sebeplerinin seküler ve kapitalist anlayışın dikta edilmesi ile ilgili olduğu gerçeği ifade ediliyor. Gençliğin düzelmesi, yeni bir medeniyet anlayışı ile toplumun yeniden inşa edilmesi ile mümkün olduğu çözüm olarak ifade ediliyor.

Mikro manada yaşanılan coğrafyadaki gençlik sorunları hal edilmeden makro manada sosyolojik tespitlerin ve ayağı yere basmayan yaklaşımların çözüm olmayacağı savı uzun bir tartışma konusu oluyor. Birçok alanda paradoks olan, evrensel yaklaşım ile yerel yaklaşım bu konuda da sonuca bağlanamıyor.

İslami kesimin gençlik ile ilgili yaklaşımlarını konuşurken, iki farklı yönden konuyu ele alıyoruz. İslami kesim içindeki gençliğin kendisi ve İslami kesimlerin gençlik ile ilgili duruşları. İslami kesim içindeki gençliğin disiplinsiz ve geçmiş dönem cemaat anlayışı eğitiminden uzak ve idealsiz olduğunu konuşuyoruz. Bunun sebebi olarak da, ağabey ve hoca kısmının politize olması, dünyevileşmesi, devlet ideali olan İslam anlayışını vermemesi olarak görülüyor. İktidarın buradaki etkisini hatırlatan genç arkadaşlar oluyor.

İslami kesimin gençliğe yaklaşımı ile ilgili olarak, bu şartlarda bu kadar olur diye düşünenler ile birlikte Müslümanların artık farklı teknik argümanlar ile bütün gençliği markaja alacak yeni projeler olması gerektiğini düşünenlerde var. Bununla ilgili olarak, küçük bir proje örneği sunuyor genç bir arkadaşımız. İl bazında bütün İslami cemaat, tarikat ve yapıların gençlere tebliğ yapmak üzere bir komisyon kurulması, bu komisyonun görev paylaşımı yaparak bütün kıraathane, internet kafe, tekstil atölyeleri, organize sanayi bölgeleri, dershane ve okullarda seferberlik başlatabileceğini söylüyor. Bunun zor olmadığını sadece ihlas ile niyet edilip ilk adımın atılmasının yeterli olacağını beyan ediyor. Aynen katıldığımı ifade etmek istiyorum.

Gençlik, gelecek ile ilgili olarak kaygılı. Ve özgüven sorunu yaşıyor. Bu kaygıların sebebinin köklerinden kopmuş olması ve fikirsiz olunması sebebi ile olduğunu düşünüyorum. Özgüven sorunu ise, gücünün ve imkanlarının farkında olmaması ile ilgili olduğu kanaatindeyim. Gençliğin ilgisini çekecek konular ile ilgili olarak yapılacak olan konferans ve seminer ile bu konularda gençlerin ikna edilmesinin mümkün olduğu kanaatini paylaşıyor genç bir arkadaşımız.

Gençlere, nebevi merhamet ile yaklaşmamız gerekiyor. Ateş çukuruna doğru koşarak giden bir gençlik var. Hiçbir vicdan bunu kabul edemez. Bu gençliğin gül bahçelerine girmeleri için bütün imkanları seferber etmeliyiz sebepler dairesinde.

Gelecekte yaşadığımız toplumun, adaletle hükmedilen, özgür ve mutlu bir toplum olması gençliğin kendi köklerine bağlı bir anlayış ile maddi ve manevi olarak donanması ile mümkündür. Bu toplumun (İslam toplumunun), bütün insanlığa örnek olması ancak donanmış bir gençlik ile mümkündür.

Kainatı hikmet ve irfan penceresinden okuyan, bütün bir alemi kendisine hayran bırakacak bir hal ile hayatı yaşayan gençlik elbette ki, insanlığın mutlu ve huzurlu olmasın vesile olacaktır. İşte böyle bir gençliğin meydana gelmesi; erdemli, birikimli, bilge inançlı kişi ve kurumların çabaları ile mümkün olacaktır.

Gençliğin gelecek ile ilgili idealleri üzerinde durduğumuz aralıkta; gençler yaşlarına, birikimlerine ve yetiştikleri ortamlara göre farklı idealler ortaya koyuyor. İyi bir doktor olmak, fabrikatör olmak, sahaf olmak, şair olmak, şehid olmak, İslam devrimini görecek bir çift göze ve bir kalbe sahip olmak, derviş olmak, gazeteci olmak, seyyah olmak gibi idealler.

Bugün, gençlik yüzde yetmiş seviyesinde ya idealsiz yada bencil bir idealist maalesef. Geriye kalan yüzde otuzluk gençlik ise, toplumsalcı ve erdemli bir dünya kaygısı taşıyor diye düşünüyorum. Bu orantıyı tersine çevirmek için hala imkan ve fırsatımız var. Disiplinli ve ihlaslı bir çalışma ile bu yüzdeliklerin yerini değiştirebiliriz.

Formülasyon çok net olarak gözümüzün önünde. İyi bir gelecek iyi bir toplumu gerektirir, iyi bir toplum iyi bir gençlik gerektirir, iyi bir gençlik ise iyi bir çalışma gerektirir. Yapılan bütün çalışmalarda, ihlas ve Allah´ın (cc) yardımını kesinlikle unutmamız gerekir. Nihayetinde kalpleri evirip çeviren Allah´tır (cc).

Nasıl bir gelecek sorusu ile ilgili bütün cevaplar, nasıl bir gençlik sorusunun cevabına denk düşer. Gençlik, geleceğin temel belirleyici unsurlarındandır. İyi bir gençlik iyi bir gelecek, kötü bir gençlik kötü bir gelecek demektir.

Gençlere yönelik çalışmalara ağırlık verirken, mevcut olan erdemli gençliğin de aktivite ve faaliyetlerini her türlü desteklemeliyiz. Erdemli bir dünya için erdemli bir gençlik şart. Erdemli gençliğin en belirgin vasfını üstad Necib Fazıl´ın ?Gençliğe Hitabe?sinden alıntılayarak verelim.

?´Kim var?´ diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert ´ben varım!´ cevabını verici, her ferdi ´benim olmadığım yerde kimse yoktur! ´ fikrini besleyici bir dâva ahlakına kaynak bir gençlik.?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —