Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Hasan POSTACI


Fiyat

Hasan Postacı'nın "yeni" yazısı...


Günlük yaşamda kullandığımız en yaygın kelimelerden biri fiyat kavramıdır. İktisadi bilimlerin, finansal ilişkilerin, ekonomi dünyasının temel kavramlarından bir olan fiyatın birçok faklı tanımı yapılabilir. Akademik çalışmalarda fiyat, bir ürün veya hizmetin satın alınması için ödenmesi gereken para miktarını ifade eder.

Küresel kapitalist ekonominin ticarete dair vazgeçilmez olan serbest piyasa ve pazar anlayışında fiyat, arz ve talep dengesi ile belirlenir. Bu denge bir mal veya hizmetin değerini yansıtır.
Tüketicilerin bir malı veya hizmeti satın almak için yaptığı ödemeye fiyat denir. Fiyatlandırma ise yapılacak ödemenin para karşılığından değerini belirlemektir. Mal veya hizmete sahip olma veya kullanma kaynaklı fayda sağlamayı amaçlayan tüketicinin ödediği değerler toplamı da fiyat olarak nitelendirilir. Fiyatın belirlenmesi, ekonomi teorilerinin ve pazarlama stratejilerinin merkezinde yer alır. Fiyatın düşük olması talebi artırabilirken yüksek olması, talebi azaltabilir. Ancak fiyatın belirlenmesi sadece talep ve arz dengesiyle sınırlı değildir. Maliyetler, rekabet, tüketici algısı ve piyasa koşulları gibi birçok faktör de bu sürece dahil olur.

Ekonomi bilimlerinde fiyat ile ilgili ana dinamiklerin esnekliği ve manipüle edilebilirliği, küresel kapitalizme güçlü bir alan açar. Küresel finansal örgütlülük bu esneklik ve manipüle etme gücünü kullanarak yeryüzünü bir sömürge coğrafyasına dönüştürdüğü görülür.

Fiyatın mal, emtia, değerli madenler, petrol, elektrik gibi enerji kaynakları, tüm menkul ve gayrı menkul değerlerin yönetilmesinde, emeğin artı değerinin ötesinde çok daha acımasız bir sömürge düzeni oluşturur. Finansal örgütlülük, küresel bankacılık, ülke borsaları, kripto para piyasası vb. enstrümanlar, üretim-tüketim ilişkisinin çok ötesinde sofistike bir küresel sömürüyü adres gösterir.

Karl Marks kıyasıya yanıldı diyenler sanırım insanoğlunun akıl gücü üzerinden, ahlak, hukuk ve evrensel hiçbir değer ve erdem tanımayan zalimliğini hesaba katmamış olmasına işaret ederler. Öyleyse insan maddesel olan determinist ilişki çemberini kırabiliyorsa mevcut sonuçların dışında daha başka varoluşsal, fıtri kodlara odaklanan yeni etkin sonuçlarda oluşturabilir. Bu yönüyle başka bir dünya her durum ve koşulda mümkündür insan için.

Fiyat, küresel istikbarın hayatın her alanında kullandığı güçlü bir silahtır aynı zamanda. Her karşılaşılan engelin, ortaya çıkan direncin mutlak bir çözüm bedeli vardır. Kendi çıkar çarklarının önündeki tüm engeller çözümü için ayrı bir maliyet hesabı yapılır. Her kurum ve insanın tıpkı bir mal ve emtia gibi bir fiyatının olduğu üzerinden problem ele alınır ve çözüm yollarının merkezine doğru fiyatlandırma çabaları yön verir. Bu durum ‘paranın satın alamayacağı hiçbir şey yoktur’ mottosuyla tanımlanır. Her kişi ve kurumun kendine göre bir fiyatı vardır.  

Bir ülkenin politik, bürokratik yöneticileri bu sömürge düzeninin destekleyicisi olmuyorsa, sorun önce onun doğru fiyatlandırılmamasında aranır. Küresel sermaye ve çok uluslu şirketlerin kendi finansal ilişki düzenleri her ülkede sorunsuz işlemesi için gerekirse kendi sistemlerinin uzmanları bu ülkelere transfer edilir parlatılmış akademik, teknik ve yönetimsel deneyim etiketleri ile ülkelerin küresel sömürü düzenine entegrasyonu sağlanır.

Küresel sömürü düzenine engel ve direnç aşılamıyorsa bu kez fiyatlandırma illegal yöntemlerin maliyetlerine üzerinden tasarlanır. Devreye istihbarat örgütleri, satın alınmış medya, kiralık suikastçılar, taşeron silahlı örgütler vb. her durum ve alternatif değerlendirilir. 20 yüzyıl unutulmaz suikastlarına, ülke içi örgütsel çatışmalara, ülke içi kaotik kitlesel hareketlenmelere, ülkelerde gerçekleşen tüm askeri, sivil darbelere küresel sistemin sömürü düzeninin korunması ve sürdürülmesi üzerinden bakmak gerekir.

Fiyatlandırma savaş ekonomisinin tüm yeryüzünü bir işgal coğrafyasına dönüştürmesine varıncaya kadar devam eder. Mevcut dünya düzenine ve yaşanan ülke içi ekonomik krizlere, yüksek enflasyon, borsa çalkantıları, işgaller, çatışmalar ve iç savaşlara kadar her olayın küresel sömürü düzeni egemenlerinin bir rol ve etkisi üzerinden gerçekleştiğini itiraf eden önemli eserler kaleme alınmıştır.

Mevcut düzenin değişimi yine insan aklının güçlü itiraz ve arayışları üzerinden ortaya çıkacaktır. Bunun ilk koşulu insanın bir fiyatının olmadığı gerçekliğini güçlü bir irade ve bilinçle yaşamı şekillendirme çabasından başlar.

İslami düşüncenin, vahiy ikliminde ilk çağrıları daha iptidai düzeyde benzer bir sömürü düzenine karşı itirazları şekillendirerek büyük bir insanlık devrimi gerçekleştirmiştir. Kuranı Kerimin cahiliye diye tanımladığı bu sömürü düzeninin kodları, vahyin insanın yaratılış ve varoluşuna dair adalet ve özgürlük değerlerini yaşamın inşasına taşımasıyla içsel ve toplumsal inkılabi değişim gerçekleştirilmiştir.

Bugün kendi tarihsel varoluş kodlarında yabancılaşmış bir İslam dünyasıyla karşı karşıyayız, Müslüman halklardan, ülke yönetimlerine kadar küresel sömürü düzenine boyun eğmiş bir zillet hali yaşanmaktadır. Bu çürümüşlük ve zillet hali İslam coğrafyalarını bir savaş coğrafyası, yoksullukların, güçsüzlüklerin ve derin iç çatışma ve parçalanmışlıkların eşiğine getirmiştir.

Siyonist İsrail’in Gazze soykırımı bu zillet durumunu çırılçıplak deşifre etmiştir. Bombalarla, kurşunlarla, açlıklarla öldürüle öldürüle Gazze bize bunu kırılmaz ve küresel sömürü düzenini fiyatlandırmalarına karcı çelikten bir irade ve itirazla bir göstertmiştir.   

Çözüm tüm yaşamı sömürgeci politikaları üzerinden fiyatlandırmaya çalışan küresel istikbara karşı vahiy iklimini özgürleştirici rüzgârlarını kuşanarak güçlü bir var oluş iradesi koymaktan geçer. 

 

Kaynak: farklı bakış

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR