Ramazan KAYAN

Tarih: 06.01.2023 18:13

Ezik değil dik duruş

Facebook Twitter Linked-in

Hep merak etmişimdir; Firavunlar tarih boyunca ömürlerini nasıl uzatmışlardır? Egemenliklerini nasıl sürdürmüşlerdir?

Toplumları aptallaştırma politikaları ile sistemlerinin beka sorununu çözme yoluna gitmişlerdir...

Hep aşağılanmış, asalak, aciz halklar üzerinden sömürü düzenlerini pekiştirmişlerdir...

Belki de dünyanın en iğrenilesi durumlarından biri, toplumların şahsiyetlerini kaybetmeleridir... Pasif, pısırık, ürkek, korkak, ezik bir psikolojiye girmeleridir...

Sömürgeleşmenin, sürüleşmenin, sürünmenin önü böylece açılmış olur...

Ezilmek ile eziklik ruh halini ayrı düşünmek lazım...

Egemenlerin gözünde kendimizi ezik, aciz, aşağılanmış görmeye başladığımız andan itibaren yozlaşma ve yok oluş başlamış demektir...

Aşağılık kompleksi insanı eşreften esfele çeker...

Özgüvenini yitirmiş aylak ve ahmak takımı her türlü sefalet ve esareti hak etmiş demektir...

Sürüleşmeyi kader bilenlerin sonrasında ne ortaya koyabilecekleri bir fikri, ne de söyleyebilecekleri bir sözü kalır...

Evet, eziklerin gelecekle ilgili kurabilecekleri bir cümleleri yoktur... Ne sorgulayacak bir aklıselimleri, ne itiraz edebilecekleri özgün bir iradeleri ne de harekete geçebilecek sağlam vicdanları vardır...

Düşünürümüz Malik bin Nebi’nin ümmet gerçeğimize koyduğu teşhis tam da bunu ifade ediyor...

Sömürülmeye müsait ruh hali... Sömürülebilirlik durumumuz...

Aşağılanmayı alın yazısı bilme algısı… Güdülmeye gönüllü yığınlar uyuşumcu, ‘’evet efendim’’ci, idare-i maslahatçı, reel politikçi kulvarlarda sürünüp dururlar…

Tükenmişlik sendromunun bilinçaltı kodları tam da bu noktada kendini ele veriyor…

‘’Bizden bir şey olmaz’’la başlayan analizler, ‘’gelene ağam, gidene paşam’’ temennaları… Edilgen, ezik, emre amade nesiller…

Ve sonrası; ezik sessizlik, ezik yalnızlık ve ezik sinmişlik…

Gücü dondurulmuş, gölge adamlar güruhu…

Sinik ve silik kişilerden dik duruş bekleyebilir miyiz?

Evet, sorun bir zihniyet, bir şahsiyet ve bir aidiyet sorunudur… Krizin kaynağı bellidir…

Konjonktüre göre esneyen, sürece göre şekil alan; iddiası, ideali, iradesi alınmış kompleksli kitlelerle yol alınmıyor… Hatta kitleler orada kalsın ezik entellerle, ezik kurumlarla, ezik âlimlerle hangi sorunumuzu çözeceğiz?

Peki, ruhumuza sinmiş bu eziklikten nasıl kurtulacağız?

Ezik şahıslar sefaletinden erdemli şahsiyetler hedefine yönelik bir içsel hicret yürüyüşünü başlatmamız gerekiyor…

Bugüne kadar kariyer, koltuk, kapital, konum, konfor kazanımlarımız bu ezikliği yenmeye yetmedi…

Güçlü bir karakter, onurlu bir kimlik, net bir kişilik kaçınılmaz oluyor…

Yeniden özgürleşmenin şifreleri sanki burada saklı…

Doğrusu iman zayıfladıkça endişe, korku, kaygı artar ve eziklik nüks eder…

Rabbimiz eziklik kompleksine karşı bizleri uyarıyor:

‘’Gevşemeyin, üzülmeyin, iman ediyorsanız muhakkak üstün olan sizsiniz.’’ (Ali İmran, 139)

Kur’ani bakış ve Nebevi duruştan koptukça her türlü eziklik ve eğiklik yakamızı bırakmayacaktır.

Bugün dik, duru ve dinamik duruşlara ihtiyacımız var…

Heybet, izzet ve asalet yüklü yürüyüşler bizden bekleniyor…

Cesaret, şecaat ve direniş azmini kuşanmamız aciliyet arz ediyor…

Efendimiz (sav) farkını şöyle ifade buyuruyor:

’Benden evvel hiç kimseye verilmeyen beş şey bana ihsan edildi;

Bir aylık yola kadar (düşmanlarımın kalbine) korku salmakla yardım edildim…’’ (Buhari)

Üretilmiş korkularımızı nasıl aşabileceğimizi öğreniyoruz…

Mekke mektebinin müminlerde böylesi bir ezikliğe hiçbir gün prim vermediğini görüyoruz…

Allah (cc)’ın biz müminlere yönelik muradını şu ayette görüyoruz:

‘’Biz de istiyorduk ki o yerde ezilenlere lütfedelim, onları önderler yapalım ve onları ötekilerin mülküne mirasçı kılalım.’’ (Kasas, 5)

 

Kaynak: milatgazetesi.com


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —