Ensarullah, Yemen'deki Zeydi topluluğunun önderliğinde gelişen bir direniş hareketidir. Bugün soykırımcı İsrail’e karşı ancak direniş ile mücadele edilir diyen “Direniş Cephesinin” en önemli bileşenlerinden biridir. Ensarullah Gazze ile dayanışma adına İsrail’e karşı birçok eylem yapmış yapmaya devam etmektedir. Ensarullah Türkiye basınında daha çok Husiler diye yer almaktadır.
Ensarullah, 1990’larda, Yemen’deki Zeydi toplumunun maruz kaldığı sosyal ve ekonomik adaletsizliklere karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Ensarullah’ın ilk lideri, Hüseyin Bedreddin el-Husi, 2004’te şehit olmadan önce hareketi organize etmiş ve Yemen’in o dönemdeki hükümetinin zulümlerine adaletsizliklerine karşı mücadele etmiştir.
Ensarullah, özellikle 2000’lerin başından itibaren Yemen'deki siyasi istikrarsızlıktan ve hükümetin yolsuzluklarından rahatsız olan birçok insanın desteğini kazanmıştır. Bu süreç, hareketin zamanla Yemen’in daha geniş çapta bir siyasi gücü haline gelmesini sağlamıştır.
Ensarullah, Yemen’in mevcut hükümetinin yozlaşmasını, yoksulluğu ve dış müdahaleyi eleştirerek, halkın daha özgür ve adil bir yönetim talebini dile getirmiştir.
2011 başlayan Arap baharı olaylarından en çok etkilenen ülkelerden biride Yemen’di. Yemen’de, ekonomik koşullara, yolsuzluklara ve adaletsizliklere karşı yapılan ve uzun süren protesto gösterilerin, çatışmaların ardından 23 Kasım 2011’de imzalanan Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi kararıyla Ali Abdullah Salih’in otuz üç yıllık yönetimi fiilen sona erdi.
Görevi başkan yardımcısı Mansur el Hadi’ye devreden Ali Abdullah Salih istifa etti. 21 Ocak 2012’de yapılan seçimlere tek aday olarak giren Hadi Cumhurbaşkanı seçildi. Mansur Hadi, Ensarullah ile Güney Yemen Hareketi’nin baskıları sonucu ulusal diyalog konferansları düzenlemeye mecbur oldu.
Konferansların sonucunda tüm grupların imzaladığı ‘Ulusal Barış ve Katılım Anlaşması’ yapıldı. Anlaşma tüm siyasi grupların yönetime adil ve eşit katılımını öngörüyordu. Ancak eski statükonun devamından yana olan gruplar, anlaşmaya aykırı adımlar atarak anlaşmayı işlevsiz hale getirdiler.
Mansur Hadi’nin 2014’te ulusal hükümet kurulması yönündeki anlaşmaya uymaması siyasi krizi derinleştirdi.
22 Ocak 2015'te Cumhurbaşkanı Hadi ve Başbakan Halid Mahfuz Bahhah istifa etmişti ancak Suudi Arabistan’ın baskısı ile istifasını geri aldı ve Aden’e giderek görevinin başında olduğunu söyledi. Ve 2015'te Yemen Sana ve Aden hükümetleri olarak fiilen ikiye ayrılmış oldu.
06 Şubat 2015'te, ülkeyi yönetmek üzere geçici bir başkanlık konseyi kuran Ensarullah Başkent Sana’da yeni bir hükümet kurdu.
Bugün Yemen halkının meşru ve tek temsilcisi başkent Sana’ya hakim olan Ensarullah hükümetidir. Bugün Yemen nüfusunun önemli bir kısmı yaklaşık yüzde 70-80’ni Ensarullah’ın hakim olduğu bölgede yaşıyor.
7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı operasyonu direnişin tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
Aksa Tufanı karşısında işgalci Siyonist rejim bir süre kendine gelememiş daha sonra ise tüm savaş hukukunu hiçe sayarak ölçüsüzce Gazze’ye saldırarak kadın çocuk katletmiştir katletmeye devam etmektedir.
İki yıla yaklaşan Aksa Tufanı sürecinde Gazze halkı destansı bir direniş ortaya koydu, koymaya devam ediyor. Gazze halkının bu eşsiz soykırım ve zulüm karşısındaki metaneti, imanı dünya halklarında şaşkınlık ve hayranlık uyandırmaya devam ediyor.
İslam dünyası halkları ise Gazze’ye dua ve insani yardımla kendilerini tatmin ederken ülkelerinin duyarsızlığına ilgisizliğine kınamanın ötesine geçmeyen tepkilerine kılıf bulma derdinde.
Beğenelim ya da beğenmeyelim, İsrail’e somut tepkiyi ne yazık ki sadece Şii dünya verdi. Hizbullah 7 Ekim Aksa Tufanından bir gün sonra, Yemen’deki Zeydi Ensarullah ise aylar değil günler sonra İsrail’i vurmaya başlamıştı.
Üstelik Yemen 8 yıllık savaşın içinden çıkmıştı. Ve Yemen dünyanın en fakir ülkelerinden biri idi. Global Finance Magazine'in 2024 verilerine göre, Yemen kişi başına düşen gelir açısından dünyanın en yoksul 10. ülkesiydi. Dünya Bankası'nın 2024 tarihli raporuna göre, Yemen'de nüfusun %74'ü yoksulluk sınırının altında yaşamaktaydı.
7 Ekim Aksa Tufanı sonrasında Ensarullah Kasım 2023'ten itibaren İsrail bağlantılı gemilere yönelik saldırılar düzenlemeye başlamış, daha sonra ABD ve İngiltere bağlantılı gemileri de hedef almıştı. Yemen’in yalın ayaklı yiğitleri Ensarullah, İsrail ve İsrail bağlantılı gemilerine kök söktürüyordu.
Ensarullah Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin Yemen’e saldırı sürecinde bile yapmadığını Gazze için yapıyor, Babülmendep Boğazı’nı İsrail ve İsrail bağlantılı gemilere kapatıyordu.
Ensarullah’ın bu saldırıları sonucunda, birçok uluslararası denizcilik şirketi Kızıldeniz rotasını terk ederek, gemilerini Afrika'nın güneyinden dolaşan daha uzun ve maliyetli rotalara yönlendirmişti. Bu durum, küresel ticarette %1,3'lük bir azalmaya ve konteyner taşımacılığında %90'a varan düşüşe yol açmıştı.
Petrol ve yakıt taşımacılığı da ciddi şekilde etkilenmiş, Babülmendep Boğazı'ndan geçen enerji sevkiyatları 2023'teki 6,9 milyon varil/gün seviyesinden 2024'te 2,5 milyon varil/gün'e düşmüştü.
Ensarullah’ın İsrail'e yönelik saldırıları, sadece iki ülke arasında değil, bölgesel ve küresel düzeyde de etkiler yarattı. Kızıldeniz'deki ticaret yolları üzerindeki saldırılar, deniz taşımacılığında aksamalara ve sigorta maliyetlerinde artışa neden oldu.
Ensarullah soykırımcı İsrail'in Eilat, Haifa ve Ashdod limanlarını da hedef almış bunlara önemli saldırılar düzenlemişti.
Ensarullah, Eilat'a yönelik balistik füze ve insansız hava aracı (İHA) saldırıları düzenlemiş, bu saldırılar sonucunda liman faaliyetlerinde %85'e varan bir düşüş yaşanmıştı.
Ensarullah’ın İsrail limanlara yönelik saldırıları, İsrail'in deniz ticaretini ve ekonomik faaliyetlerini olumsuz etkilemişti. Eilat Limanı'ndaki faaliyetlerin azalması, İsrail'in Asya ile olan ticaretini zorlaştırmış ve alternatif ticaret yolları arayışına yol açmıştı.
Ensarullah, 4 May 2025 tarihinde İsrail'in Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'na balistik füze saldırısı düzenledi. Füze, havaalanı terminalinin yakınında bir krater oluşturdu ve sekiz kişinin yaralanmasına neden oldu. Bu saldırı, havaalanı yakınlarına isabet eden ilk füze olması nedeniyle büyük endişe yarattı ve hava trafiğinde geçici aksamalara yol açtı. Bu saldırı sonrasında bazı hava şirketi İsrail hava alanlarına inişlerini durdurdu.
Bu saldırıya yanıt olarak, İsrail Hava Kuvvetleri 5 Mayıs'ta Yemen'deki Ensarullah hedeflerine yönelik hava saldırıları başlattı. Bu saldırılarda Hudeyde Limanı ve çevresindeki altyapılar hedef alındı. 6 Mayıs'ta ise Sana Uluslararası Havalimanı vurularak pist, terminal ve üç sivil uçak imha edildi. Ayrıca, Sanaa'daki elektrik santralleri de hedef alındı. Bu saldırılarda en az üç kişi hayatını kaybetti/şehit oldu. 38 kişi yaralandı ve yaklaşık 500 milyon dolarlık hasar oluştu.
Ensarullah’ın Gazze dayanışması ABD-İngiliz- İsrail saldırılarına rağmen durmak bilmiyordu. Her Cuma meydanları dolduran Yemen halkı bizim canımız Gazze halkının canından daha aziz değil diyerek Gazze için ölmeye hazır olduklarını haykırıyorlardı.
Sünni Gazze için ölmeye hazır olan hatta ölen Amerika ve İsrail’in bombalarına meydan okuyan bu Yemen halkı Şii/Zeydi mezhebi mensubuydu. Birçok Sünni onları Müslüman olarak bile görmüyordu ama Sünni Gazze için Şii/Zeydiler ölüyordu.
Siz ey hem mezhepçilik yapmadığını söyleyip başka mezhepleri Şiileri, Zeydileri tekfir edenler, Lübnan’ın Şiileri Yemen’in Zeydileri Gazze için şehit oldular, olmaya devam ediyorlar. Gazze için bedeller ödediler ödemeye devam ediyorlar. Kendinize profil resmi yaptığınız Ebu Ubeyde’nin Şehit Yahya Sinvar şahitliğine ya itibar edin ve mezhepçiliği bırakın artık, yada şahitliğine itibar etmediğiniz bu güzel insanları profil resmi yapmayın…
Ne yazık ki bazı İslamcı STK’lar ve cemaatler oportünist bir mantıkla ülkeniz zarar görür, STK’mız zarar görür diye, Gazze için bedel ödemeyi göze alamadıkları için, Gazze’deki Sünni Müslümanlar için sadece dua edip insani yardım çalışması yapıyorlar.
Elbette yapılan bu insani yardım çalışmaları çok kıymetli ancak bu çalışmaları yaparken, ülkelerinizin İsrail ile çeşitli bağlantılarına, Bakü - Ceyhan boru hattından, soykırımcı İsrail’e akan petrole, ülkemizin limanlarının, İsrail bağlantılı gemilere kapatılmamasına Amerika’nın gücü ile kılıf bulmaya çalışıyorsak orada bir problem var demektir.
Unutmayalım ki Amerika’nın bombalarından çekinmeyen Yemen’in yalın ayaklı yiğitleri bizim canımız Gazze’nin canından daha aziz değil diyerek Gazze için şehit oluyorlar.
Türkiye’de iktidarın soykırımcı İsrail karşısındaki eylemsizliğini Amerika’nın gücü ile izah etmeye çalışan iktidar yanlısı İslamcı STKlara, yazarlara çizerlere Ensarullah’ın Amerika karşısındaki onurlu duruşunu hatırlatmak isterim.
Aksa Tufanı sonrasında Gazze ile dayanışma adına soykırımcı İsrail’e birçok saldırı düzenleyen ve Babülmendep Boğazı’nı kapatan Ensarullah’a, büyük şeytan Amerika İsrail’i desteklemek adına birçok saldırı düzenlemişti. Bu saldırı karşısında Ensarullah, İsrail’e saldırmaktan geri durmadığı gibi Amerika’nın gemilerine saldırarak cevap vermişti.
Karşılıklı birçok saldırı sonrasında 2025 yılı Mayıs ayında, Amerika ile Yemen'deki Ensarullah arasında, Umman'ın arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, ABD'nin Yemen'deki hava saldırılarını durdurması ve Ensarullah'ın Kızıldeniz ile Babülmendeb Boğazı'ndaki ABD gemilerine yönelik saldırılarını sonlandırmasını içeriyordu. Ensarullah hiçbir şekilde Gazze’ye destekten vazgeçmiyordu. Ve Babülmendeb boğazını İsrail bağlantılı gemilere kapatmaya devam ediyordu.
Türkiye’de iktidarın soykırımcı İsrail karşısındaki eylemsizliğine Amerika’nın gücü ile kılıf bulmaya çalışanlar Yemen direnişinin Ensraullah’ın bu onurlu duruşunu görmezden geliyor görenler ise itibarsızlaştırmanın derdine düşüyorlar.
Ne diyelim Rabbim İslam ümmetini mezhepçilik fitnesinden korusun… Yemen ve Gazze’nin onurlu yalın ayaklı yiğitlerine yardım etsin. Bizleri de bu onurlu duruşun savunucusu ve destekçisi kılsın inşallah….
Kaynak: İslami Analiz
