Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Mustafa KOLCU


DİNİNİ DİNLE

Mustafa Kolcu'nun yeni yazısı;


“Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin.”(A’râf Suresi, 7/204)

Bir hoca kürsüden şöyle diyordu:“Aziz cemaat! Müminler olarak inen vahyi anlamak ve gereği gibi yaşamak, imanımızın gereğidir. Sakın ha, dinin bilgisinden uzak kalıp kulluğumuzu başkalarının şekillendirmesine bırakmayalım. Unutmayalım ki âlemi yaratan Allah’tır, emir de O’nundur. O’nun dediği asıldır; O’nun emrine alternatif olarak üretilenler batıldır.”

Cuma namazı için son anda camiye giren, bulunduğu makamı ve zenginliğiyle dikkat çeken biri, söz istemeden itiraz edip kürsüye yöneldi:“Hoca Efendi! Sen şeriat propagandası mı yapıyorsun?”

Hoca, cemaatin tedirginliğini fark etti. Sakin bir sesle,“Burası cami; İslam’ın dışında neyi anlatayım? Okuduğum ayetler Allah’ın sözleri… Söylemeyeyim mi?” dedi.Sonra kaldığı yerden devam etti ve şu dua ile bitirdi:“Allah’ım! İnandığımız İslam’a kendi ellerimizle ihanet etmekten, hakikatlere itiraz etmekten bizleri muhafaza eyle.”Cemaatin “âmin” nidaları arasında namaza geçildi.

İslam Olmak

Gerek camilerde gerekse merasimlerde ya da farklı ortamlarda; Müslüman olduğunu söyleyip, İslam’ın hayata dokunan hükümlerine itiraz eden insanlar hep olmuştur, bugün de vardır, yarın da olacaktır.Acı olan, insanların çoğunun Allah’ın vaat ettiği cennete talip olurken vahyin ölçülerine itiraz etmeye devam etmesidir.Sözün Allah’a ait olduğunu bilenlerin kalbi mümince atarken; kalbini başka heyecanlarla dolduranlar, İslam’a taş atmaktan geri durmuyorlar. Adı Ahmed, Fatma olsa da akıllarının küfre daha yakın durduğunu göremiyorlar.

Yanlışın Yanılgısı

Kur’an-ı Kerim’den uzaklaşıldıkça dinde karşılığı olmayan davranışlar, sözler ve kabuller gelişmektedir. Hurafelerin hakikatlerin yerine geçmesiyle başlayan yanlışlar, bir noktadan sonra hakikat diye sahiplenilmektedir.Dinin doğrusuna talep olmadığı gibi, doğrunun anlatılmasına da itirazlar devam etmektedir.Yıllarca anlamadan Arapça lafzını okumayı ibadete dönüştürüp, asıl ibadetin anlamını kavramayı unutan Müslümanların sayısı az değildir.
Kur’an’ın bütün ayetleri, maksadı üzerinden okunması emredilmişken; anlamadan okumayı kutsayan toplumların hurafelere düşmesi kaçınılmazdır.

 

İnandığı Kitaba İtiraz Edenler

Resulullah’ın örnekliğinde ve çağın diliyle Kur’an’ı anlatmayı gereksiz gören akıllar var.
Müslümanlara dini anlatmak zorlaştı.

Belki bu söz ağır gelir ama asıl ağır olan, böyle bir cümleyi kurmak zorunda kalmaktır.
İnandığı Kur’an’ın Arapça okunuşuna saygı duyup, anlamlı okuyuşuna itiraz eden zavallıların dünyasındayız.
Nice ayetlere itiraz edip “Müslüman” diye musallaya konan cesetlerin dünyasındayız.
Bir ömür İslam’a ve Müslümanlara hakareti itibar devşirme yolu gören, ölümünde Müslüman gibi uğurlanmak isteyen münafıkların dünyasındayız.

“Kimse kimseyi dine zorlayamaz” diyerek dini doğru anlatmaya engel olan, dini mekânlara ve şekillere hapseden, hayatın dışına iten akılların dünyasındayız.

Kur’an yolunu bırakıp dinin temellerini oyanların, Allah ile aldatanların, hakikati dinlemeye rızası olmayanların dünyasındayız.

Ne Acı!

Peygamberin ardında saf tutmak varken, başka saflarda durmak ne acı.

İmanının karşılığını Allah’tan başkasından beklemek ne acı.

Onlarca tevhid ayeti “Lâ ilâhe illallah” demeye çağırırken, din adına başka ilahlar edinmek ne acı.

Dindar görünüp, çocuklarının İslam’a aykırı düşüncelerini düzeltmeye yanaşmayan aileler ne acı.

Eğitim başarısı için danışmanlara zaman ve para ayrılırken, dinin doğrusu için çabalamamak ne acı.

Dinin anlatıldığı ortamlara ilgi gösterilmemesi ne acı.

İslam garip, vahiy mahzun, Müslüman toplumların hali içler acısı.

Çaresi belli bir derdi sürdürmeyi din sanmak ne acı.

Gereği Gibi Takdir Etmek

“Allah’ı gereği gibi takdir edemediler.” (Zümer, 39/67)Bu uyarı, geçmişteki toplumlar kadar bugünün çıkmazlarını da anlatmaktadır.Bir futbol maçına gösterilen ilgi kadar dinine ilgi duymayan kalabalıklar artıyor.Saatlerini yanlışlara harcayan yığınlar, doğru hayatın rehberi olan Kur’an’ı dinlemeye tahammül edemiyor.

Kişinin küfrü veya imanı seçmesi iradesine bırakılmıştır. Ancak sorun, Müslümanların da küfre rıza gösterenler gibi dine itiraz etmeleridir.Üstelik ayetler okunurken bunu yapmalarıdır.

Adalet, tesettür, riba, içki, zina, haksızlık, haram, hukuk ve sosyal hayatla ilgili ayetleri yok sayarak yaşamayı tercih eden akıllar, aslında “inandık” dedikleri Allah’a itiraz ediyorlar.
Yanlışları hatırlatanlara da öfkeyle karşı çıkıyorlar.

Yanlış Sorgulama

İnsan, yaratılışındaki itirazcı yönünü zaman zaman kendi aleyhine kullanabiliyor.
Bu yanlış, bazen inandığı dine karşı da yapılabiliyor.Kabul edilmiş yanlış inançları düzeltmek için gelen doğru bilgilere itiraz eden insanlık, karanlıklarla dolu bir tarihe sahiptir.
İslam’ın öğretileriyle kendi hayatını sorgulaması gereken insanlar, yaşadıkları çağın değerleriyle İslam’ı sorguluyorlar.

Nimetin Kıymetini Bilmek

İslam’ın “sırat-ı müstakim” olarak belirlediği yol, Allah’ın kullarına nimettir.
Bu yoldan ayrılış, parçalanmayı kaçınılmaz kılar.Parçalanan toplumlar, zayıflayan iradeler, güçlülerin etkisi altına girer.Bu durum, siyasal olduğu kadar dini alanda da böyledir.

“Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan her fırka, kendilerinde olanla böbürlenmektedir.” (Rûm, 30/32)“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, bölünüp parçalanmayın…” (Âl-i İmrân, 3/103)

Nimetin en büyüğü, Resulullah’ın rehberliğinde alemlere rahmet olarak indirilen Kur’an-ı Kerim’dir.

Ne yazık ki Müslüman toplumlar kendi iç ayrılıkları yüzünden birlik olamamıştır.
Bugün de hâlâ din adına gruplara bölünen, birbirini sevmeyen, kinle yaşayan ama “dinim İslam” diyen kalabalıkların sancısı yaşanmaktadır.

Kur’an’a itiraz edenlere Rabbimiz şöyle buyurur:“Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır.” (Ankebût, 29/51)

 

Bozulanın Çaresi Var

İslam’ın rahmetine talip olanların kurtuluş çaresi, Allah’ın hükmüne razı olup dinlemektir.
Bu, en azından neye itiraz ettiğini ve neyi kabul ettiğini bilmek için gereklidir.
Aksi takdirde insan, İslam’ın esaslarından uzaklaşıp kendi hesaplarını din zannetmeye başlar.

Beşerin ürettiği sistemlerin insanı Allah’ın yolundan uzaklaştırdığı gerçeğini inkâr edemeyiz.
Dünyevileşme merkezli bir çağda, dini otoritenin eksikliği sancı üretmektedir.
Bu sancıları dindirecek çare, İslam’ın safında bir olmak ve o saflığı korumaktır.

Müslümanların yeniden akıllarına bulaşan yanlış anlayışlardan sıyrılıp, Allah’ın emri karşısında:

“İşittik ve itaat ettik. Dönüşümüz sanadır. Bizi bağışla, ey Rabbimiz.”
(Bakara Suresi, 2/285)bilincine ulaşmaları duasıyla…

 

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR