Seyit Ahmet UZUN

Tarih: 04.06.2018 13:44

Dava Adamı: Abdullah Polat

Facebook Twitter Linked-in

Kendisini her gördüğümde yüzünde hafif bir tebessüm vardı. İnanmış bir insanın masumluğuydu yüzündeki gülümseme? O günü unutmuyorum. Mersin´e yeni gelmiştim. Hasan Karakurt ile birlikte ziyarete gelerek bir dostun gönlüne nasıl dokunulacağını göstermişti.

Bir kahvenin kırk yıl hatırı varsa bir dostun tebessümünün ömür boyu hatırı olacağını onun bakışlarından anlardınız.

Kişilik olarak öylesine mütevazi ve samimiydi ki ilk gördüğünüzde kırk yıllık dost olduğunuzu sanırdınız. Sarıldığı zaman içten ve pazarlıksız, beklentisiz bir sıcaklık hissederdiniz. Kendisiyle geçirdiğim zamanlarda hep umut dolu bir geleceğin hayali kuşatırdı sohbetimizi.

Ve ümmetin derdi derdiydi.

Yüzündeki hüznün tebessüme galip geldiği anlar ümmetin içinde bulunduğu kaos, kargaşa, kan ve gözyaşı dolu coğrafyadaki mazlumlara karşı çaresizliğiydi. ?Her eylem yeniden diriltir beni? diyen merhum Akif İnan gibi ümmetin derdini haykıracak her eylemde onu görürdünüz.

Çocukluğundan itibaren baş koyduğu İslam davası uğruna hayatının her kademesinde hizmet etmeye gayret etmiştir.

Yaşantısı buna kefildir. Ve biz de yanında bulunan dostları olarak buna şahidiz.

Abdullah kardeşimi bazen halı sahada çocuklarla maç ederken bazen camide onlara abilik yaparken bazen okulda çocuklara ders verirken görürdünüz. Hep çocuklarla ilgilenir onlara hayatın bir amacı olduğunu ve yaşamın boş ve anlamsız olmadığını anlatırdı.

?Çocuklar gibi olun? sözü Abdullah kardeşimin hayatıydı. Çocukluğun heyecanını masumluğunu hiç kaybetmemişti. Bunun içinde çocuklarla iletişime geçtiğinde onların yüreğine dokunmasını bilirdi.

Çocukların sevgili Abdullah abisiydi.

Abdullah kardeşim dergi ve gazete temsilciliği yapmadan önce sıvacı ustasıydı. Ama o sıva işleri yaparken bile öğle aralarında birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla dergiden birer bölüm okuyarak vakitlerini onurlandırırdı.

Dergi, gazete temsilciği yaparken de onu sadece bir iş olarak gördüğü için değil sorumluluk bilinciyle yapardı. Öğleye kadar bitebilecek dağıtım, gazete aboneleriyle/okurlarıyla hasbihal edip onları aydınlatmaya, bilgilendirmeye de çalıştığı için ikindiye kadar sürerdi.

Onun için her an davet vaktiydi.

Sabah namazlarından sonra spor yaptığı arkadaşlarını mahalle sohbetlerine davet ederek dava adamı olarak taşıdığı misyonu yerine getirirdi. Ve bir iş yapılacağı zaman kimseye bırakmazdı.

Kim var denildiğinde ?Ben? diyen ender insanlardandı Abdullah kardeşim.

Ailece görüştükleri ve uzun bir süre zaman geçirdikleri Hasan Karakurt ve Abdullah kardeşim gibi rahmetli olan güzel insan Adil Karak ile birlikte sohbetleri olurdu. Abdullah Polat sorumluluk sahibi birisi olarak bu sohbetlere mutlaka hazırlanarak gelir ve konuyu en can alıcı yerinden değerlendirirdi.

Dava adamı olan Abdullah Polat kardeşim aynı zamanda vefakar ve dost canlısı birisiydi. Dergi ve gazete dağıtımı yaptığı sıralarda bir dostunun yakını vefat etmişti. Cenazeye yetişmesi ama aynı zamanda dergi ve gazetelerinde dağıtılması gerekiyordu. Dağıtımı motorla yaptığı için o gün biraz hızlı hareket eder. Bunun sonunda kaza yaparak omzunu yaralar.

Sıvacılık, gazete/dergi dağıtıcılığı öğretmen, imam olan değerli dost güzel insan Abdullah kardeşim aynı zamanda sohbet halkalarıyla tebliğci misyonunu da gerçekleştirirdi. O bir dava adamıydı. Güzel atlara binip giden güzel insanlar gibi onu da sevdiğine yolcu ettik.

Sorumluluk sahibi dost vefakar kardeşe selam olsun.

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —