Ömer Naci YILMAZ

Tarih: 27.06.2025 10:04

CUMA HUTBESİNDE HOCA NE ANLATTI?

Facebook Twitter Linked-in

Yüreklerden dudaklara, dudaklardan kulaklara mı, yoksa yürekten yüreğe mi?

Bir toplumun dirilişi, ancak Allah’ın kelamının ve Resûlullah’ın sahih sözlerinin yüreklere nakşedilmesiyle mümkündür. Oysa günümüzde camilerde okunan hutbeler, çoğu zaman gönüllere değil, yalnızca zamanın akışına hitap eder hâle gelmiştir. Kur’an ve sünnet merkezli olmayan söz, gönülden çıkmaz; gönülden çıkmayan söz de hayata ulaşmaz.

Kur’an, doğrudan yüreğe inmiştir. Çünkü:

“Allah’ın zikriyle kalpler ancak tatmin olur.” (Ra’d, 13/28)

Bugün Cuma hutbesinden çıkan birine sorsanız, çoğu zaman ne anlatıldığını hatırlamaz. Eskiden insanlar camiden çıkınca “Hoca bugün ne dedi?” diye sorar, “Şöyle bir ayeti açıkladı, böyle bir hadisi örnek verdi” cevabını alırdı. Bugün o sorular sorulmaz oldu, çünkü Allah’ın ve Resûlü’nün sözü öne çıkarılmadığında, anlatılan içselleştirilemez. Vahyin ilk muhatapları ise işittiklerini yüreklerine işler, hayatlarına taşırdı. Bugün ise camiyle hayat arasında derin bir uçurum oluştu.

Kadınlarımızın camilerde görünmez olması da bu kopukluğun acı bir göstergesi. Bu, İslam’ın değil, geleneğin gölgesinde şekillenmiş bir kültürün eseridir. Oysa Resûlullah (sav) buyurur:

“Kadınlarınız Allah’ın mescitlerine gitmek isterse, onlara engel olmayın.” (Müslim, Salât 134)

Ne acıdır ki, hâlâ birçok camide kadınlara ayrılan yerler en arka, en dar ve en ihmal edilmiş bölümlerdir. Hâlbuki Allah’ın mescitleri, kadın-erkek tüm müminlere açılmıştır. Cami ruhuna yakışmayan bu darlık, özellikle kırsalda kadınların dini bilgiye erişimini neredeyse imkânsız hâle getirmiştir. Bir zamanlar eşlerine “Hoca bugün ne dedi?” diye soran kadınlarımız, bugün artık bu soruyu da sormaz oldu. Çünkü anlatanlar da artık anlatılanı yüreklerinde taşımıyor.

Birçok hatip, hutbeyi önceden okumuyor, Kur’an ve sünnet bağlamında anlamaya çalışmıyor. Yürekten geçmeyen söz, kürsüden hayatlara ulaşmaz. Hâlbuki Rabbimiz buyurur:

. “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et” (Nahl, 16/125)

Hikmetle konuşmak, Kur’an’la konuşmaktır. Güzel öğüt ise, Resûlullah’ın diliyle örülmüş sözdür. Bunlar dışındaki söz, ne kadar süslü olursa olsun, yalnızca zaman doldurur; gönülleri doyurmaz.

“Onlara Rabbinin sözünü oku. O söz, dosdoğrudur ve hikmetle doludur.” (A’râf, 7/145)

Hurafelerin, kişisel kanaatlerin, tarihî menkıbelerin Kur’an ve hadis yerine öne çıktığı her kürsü, Allah’ın ve Peygamberinin önüne başkasını geçirmiş olur. Bu, kelimenin tam anlamıyla ilahi mesajı perdelemektir. Oysa:

“Hikmetsiz söz, boşa harcanan nimettir.” (Hz. Ali)

Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığımız bu sorumluluğu yeniden ele almalı, görevli hatiplere yalnızca kulaklara değil, yüreklere ve hayatlara hitap etmeleri gerektiğini güçlü biçimde hatırlatmalıdır. Hutbeler sadece okunmamalı; yaşanmalı, yaşatılmalıdır. Çünkü İslam, önce kalbe iner; oradan dile, dilden hayata ulaşır.

 

Rabbimiz!

Bize, hikmetle konuşmayı, merhametle dinlemeyi, yürekten yüreğe köprü kurmayı nasip eyle. Sözümüzü senin kelamına bağla, dilimizi Resûlünün lisanına yaklaştır. Hutbelerimizi kuru laf değil, diriltici nefes eyle. Dinleyen değil, duyan bir ümmet eyle bizi. Camileri hayatın dışında değil, hakikatin merkezi hâline getir. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, bizi mescitlerinde senin kelamına secde edenlerden eyle.

 

Ey Allah’ın mescidinde, kürsünün emanetini taşıyan aziz hatip!

Unutma ki, senin dilinden dökülen söz, Allah’ın sözünü perdelememeli; O’nun kelamını taşır hâle gelmelidir. Zira yürekten çıkmayan söz, yüreğe varmaz. Yürekten çıkan söz ise yankı yapmaz, iz bırakır.

O hâlde sadece konuşma… Hisset, yaşa, taşı ve anlat:
Kur’an’ı hutbeye, hutbeyi hayata, hayatı ise hakikate…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —