Dün; yediğimiz içtiğimiz bile ayrı gitmeyen çocukluk arkadaşım Canka'mın doğum günüydü.
Bir gül alayım dedim, tanesi 100 kayme; bir orkide seçsen 1000 kâğıt!
Dedim Fedakar abi, senin ruhunu bilen Canka'na karşı sun'i davranmana gerek yok; organik çiçekler ne güne duruyor?!!
İtiraz etmedi, sabah namazıyla birlikte çıktı araziye, hem sabah yürüyüşü yapmış hem buket hazırlığı için malzeme toplamış.
Canka'nın eşi Yenge Hanım da sağ olsun, yabancı görmez, neredeyse her akşam çayı çorbayı birlikte içeriz. Bir de şu dışarıdan eve getirdiğimiz dallara, çiçeklere de müsamaha gösterse dört dörtlük olacak, ama evi kirletiyoruz diye arada bir surat astığı da olmuyor değil...
Neyse, "çer çöp"ü dün de eve sokmayı başardık.
Canka benim yüzümden bir iki fırça yedi. ama artık durumu kanıksamış.
Dile kolay, 59 yıl olmuş, kendimi bildim bileli beraberiz. Okulları beraber okuduk, aynı işyerlerinde çalıştık, aynı tarihte emekli olduk. Sekiz aylık kısa dönem askerlikte (şimdi uzun dönem 6 ay!!!!) bile aynı yerlere düştü yolumuz. Anlayacağınız,
Siyam İkizi gibiyiz. Geriye doğru bakıyorum da, bir günümüz bile ayrı geçmemiş. Güzel bir şeye şahitlik etse hemen seslenir, "Canka bak!"
Lezzetli bir yemek gelse önüne, bana yedirmeden ağzına lokma atmaz. Hastalansa bensiz doktora gitmez. Hatta geçen gün ne dedi biliyor musunuz?
"Canka, sağlığına dikkat et biraz, sana bir şey olursa ben sensiz ne yaparım?
'Ölenle ölünmez!' diyorlar ama ben senle ölürüm Canka!"
Ben de öyleyim ama o daha hassas.
Birbirimize o kadar benzemişiz ki, aynaya baksam onun yüzünü görüyorum, kendi yansımamın içinde.
Bazen aramız limoni oluyor ama bu aralar çok iyiyiz; birbirimize pozitif enerji veriyor, hayırlarda yarışıyoruz.
Ondan gizlice (sen öyle san) çiçeklerden güzel bir aranjman yapıp akşam çayına evlerine gittim, pasta yerine, dörtlü paket kremalı bisküvi aldım, hem daha ucuz hem de çocukluğumuzun damak tadı olsun istedim. (Para yoktu, doyasıya yiyemezdik).
Odaya geçtiğimizde bir de ne göreyim?! O da (vazo niyetine) bir konserve kavanozuna (baharın müjdecisi mis kokulu Morsalkım ağırlıklı) bir demet karma çiçek yerleştirmiş. Dökülen çiçek yapraklarını da atmamış, vazonun içine koymuş özenle... Benim getirdiğim buketi de bir başka kavanoza koyduktan sonra boynuma sarıldı, "İşte bu, iyi ki doğmuşuz Canka!"...
"Bu anı ölümsüzleştirelim!" dedi, ama sadece çiçeklerin fotoğrafını çekti, biz aynı çerçeveye yine giremedik.
...
İyi ki doğmuşsun, iyi ki arkadaşımsın Canka!
Nice yıllara, birlikte inşaallah...
Not 1: Hicri Ay Takvimine göre hesaplarsak Cankam aslında 61 yaşına girmek üzere.
Miladi Güneş Takvimine göre ise 59 !!!
Not 2: "Büyüklerimizin Sünneti"ne göre aslında 61, Cumhur'a göre ise hiç olmazsa 59 adet GÜL DEMETİ hazırlamam gerekiyordu, lakin emekli maaşımın yarısını GÜL'e harcarsam ay sonunu nasıl getireceğim?!!!!!
Not 3: Demek ki "Sünnet" üzere yaşayabilmek için bile ZENGİN OLMAK GEREKİYORMUŞ!!!
Not 4: "Kişisel Verileri Koruma Kanunu" gereği Canka'mın kimliğini açıklayamıyorum…
