Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


ESAT HOCALAR


Bugün 12.12.2025 – Ayasofya’da Cuma Saatinde Zihnimden Geçenler

Bir zamanlar ibadethane olmaktan çıkarılan, müzeye dönüştürülen ve minarelerinde ezanları susturulan Ayasofya Camii, 86 yılın ardından aslî hürriyetine kavuşarak bugün, ibadetle mirası; geçmişle bugünü aynı kubbe altında buluşturan bir mâbed olarak yeniden hayat buluyor.


Ayasofya’nın Cumhuriyet Dönemi Serüveni (1934–2020)

1934’e kadar 481 yıl boyunca cami olarak kullanılan Ayasofya, 1 Şubat 1935’te Kamâl Atatürk’ün imzasını taşıyan Bakanlar Kurulu kararıyla müze hâline getirildi.

1934–2020 arasında, 86 yıl boyunca aslî hüviyetinden mahrum bırakıldı. Ayasofya, 1934–2020 yılları arasında yalnızca müze işlevi görmüştür.
Günümüzde ise aslî hüviyetine döndürülerek ibadethane olarak ibadete açılmıştır; bununla birlikte, dünya kültür mirası niteliğiyle tüm insanlığa açık bir mâbed olma vasfını sürdürmektedir.

24 Temmuz 2020’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden cami olarak ibadete açıldı.

86 yıl sonra ilk namaz, 24 Temmuz 2020 Cuma günü kılındı. O gün cuma namazını ben de Ayasofya’da eda ettim.

Böylece Ayasofya, tam 84 yıl 5 ay 23 gün süren müze döneminin ardından tekrar cami fonksiyonuna kavuştu.

Tarihin Yüklediği Ağır İmtihan

Tarih, bazen milletlerin kalbine ağır imtihanlar yükler. Kimi dönemler vardır ki değerler gölgelenir, mabedin sesi kısılır, hakikat sahipleri derin bir sükûta mahkûm edilir.

İşte bizim yakın tarihimizde de böyle bir dönem yaşanmış; minarelerin çağrısı susturulmuş, medeniyetimizin bin yıllık birikimi yok sayılmak istenmiştir.

O günlerde bazı camilerin kapıları bir bir kapanırken, koca bir milletin ruhu da adeta zincire vurulmuştu.

Mabedin Susturulduğu Yıllar

Kamâl Atatürk döneminde bazı camiler bazı yerlerde ahır yapıldı; bazıları kapatıldı, bir kısmı ise kendi hâline terk edilerek harap olmaya bırakıldı. Nice cami ise aslî hüviyetinin dışında bambaşka işlerde kullanıldı.

Ezan-ı Muhammedî’nin okunması yasaklandı; Kur’ân-ı Kerîm’in okutulması ve öğretilmesi engellendi. Hatta namazda tahiyyattan sonra, namazdan çıkış için sağımıza ve solumuza verdiğimiz/söylediğimiz “Esselâmü aleyküm” cümlesi bile yasaklanmıştı.

İnanılır gibi değil ama ne yazık ki aynen böyle olmuştur.

(Not: Namazların sonunda önce sağ tarafa, sonra sol tarafa yüz çevirerek selâm vermek vâciptir. Bunun bilerek terk edilmesi namazın tekrar kılınmasını gerektirir, ikrah hâli müstesna; bu husus mazeret sayılabilir.)

Kesintiye Uğrayan Nesil Tehlikesi

Eğer Kamâl Atatürk ve İnönü döneminin çizgisi devam etseydi; bugün namaz kılan, oruç tutan, abdest alan, ezan okuyan, dinini yaşamak ve öğrenmek isteyen insanların nesli büyük ihtimalle tamamen yok olurdu. Müslüman neslin esamesi bile okunmazdı. Uzun yıllar SSCB içerisinde bulunan Türkî ve diğer Müslüman cumhuriyetlerin, 60–70 yıl gibi görece kısa bir zaman diliminde Müslüman kimliklerinden koparılmaları gibi...

Demokrasiye Geçiş ve Yeniden Nefes Alma

İyi ki Kamâl Atatürk erken öldü de ülke 12 yıl sonra demokrasiye geçti; iyi ki bir daha onun çizgisindeki parti iktidara gelemedi de neslimiz, değerlerimiz, tarihimiz, medeniyetimiz ve bin yıllık kültürel tecrübemiz yeniden hayat bulabildi. Bugünleri bizlere bahşeden Yüce Allah’a sonsuz hamd ü senalar olsun.

Yeni Nesil Tartışmalar

Bugün ise “İyi ki Kamâl Atatürk müstevlilerle uzlaşmış, iyi ki İngilizlerle, Fransızlarla anlaşmış.” diyen yeni bir nesil ortaya çıktı.

Fakat o dönemde Kamâl’in çizgisi artık zevale yani düşüşe geçti.

Bundan sonra nesillerimizin zihinleri o eski usullerle artık iğfal edilemeyecek; Allah’ın izniyle yolumuz daha sağlam olacaktır.

Karanlıktan Nura

Geçmişte yaşanan bu ağır baskılar, bir milletin ruhunu söndürmeye yetmedi; bilakis ateşi daha da korlaştırdı. Bugün minarelerden yükselen ezanlar, o günlerin karanlığını yaran bir zafer sedasıdır. Rabbimiz milletimizi her daim hidayet üzere kılsın; bizi yeniden o karanlık günlere döndürecek zihniyetlerden muhafaza buyursun. Ve bu topraklarda Kur’ân’ın nuru, ezanın sedası, mabedin huzuru ilelebet daim olsun.

En Kısa Kronoloji

1934: Camiden müzeye

2020: Müzeden tekrar camiye

Bugünkü Ayasofya

Bugün Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi; hem ibadete açık hem de (belirli kurallar çerçevesinde) kültür-sanat amaçlı ziyarete açık olarak, 1500 yıllık tarihinde belki de en karmaşık ama en zengin dönemini yaşıyor.

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR