Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz


Mehmet Maksut DELİKTAŞ


BÖLÜCÜLÜK - BÖLÜNMÜŞLÜK ARASINDA KÜRTLER VE ROBOSKİ

Mehmet Maksut Deliktaş'ın ilk yazısı;


Roboski Katliamı’nın yıldönümüne girilmişken her günü Roboski olan başta Gazze olmak üzere tüm ümmet coğrafyasının acısını aynı yürekte, aynı derecede paylaşıyoruz. Her coğrafyamızı, kalbimize kan pompalayan farklı damarlar olarak görüyoruz. Filistin, Kürdistan, Afganistan, Türkistan, Çeçenistan hepside kardeştir kalbimizde, inancımızda... Emperyalist projeler çerçevesinde ulusal sınırlarla parçalanmış olmaları, birbirinden uzaklaştırılmaları asla bu hakikati değiştirmez. 

Sınırlarla örülen duvarlar; zihinlerde, yüreklerde makes bulmadıkça bu yapay ulusal sınırlar bir gün anlamsızlaşacaktır. Emperyalist politikaların bekası için düşmanlaştırılan, ötekileştirilen Müslüman halklar bir gün uyanacaktır. Milliyetçilik üzerine inşa edilmiş sınırların, tarihlerin, devletlerin bağımsızlık değil bağımlılık getirdiğini görecektir. Ulusalcılığın bir felah değil felaket olduğunu acı da olsa öğrenecektir. 

Yakın tarihimizde yaşadığımız nice zulümleri içinde yaşadığımız sınırlara ve şartlara göre okursak bu sınırlar zihinlerimizde ve yüreklerimizde bir zindana dönüşür. Müslüman zihinler asla kendisini dar ulusal sınırlara, bakışlara, okumalara mahkûm etmemelidir. Mensup olduğumuz inanç asla buna müsaade etmezken maalesef günümüzde ulusal sınırlar üzerinden yeni kutsallar üretilmektedir. Milliliğe, milliyetçiliği İslamilik anlamı ve misyonu yüklenmektedir.  Bu üretilen sınırlar ve ulusal kutsallar, İslami bütünlüğü bozduğu gibi birbirine inanç ve coğrafi olarak yakın halkları düşmanlaştırmakta ve gerçek düşmanlarına kolay lokma kılmaktadır. İslam hiçbir etnik kimliğe üstünlük, hiçbir ulusal sınıra kutsallık atfetmezken; etnik ve ulusal kimliklerin meşruiyeti için İslami kutsallar araçsallaştırılmaktadır. Bu durum arınmış bir zihin yerine kirlenmiş bir zihin doğurmaktadır. Bu zihin yapısı ile yapılan okumalar ise yeni zulümlere davetiye çıkarmakta, yapılan zulümleri görmemeye neden olmaktadır. 

İşte bu zulümlerden biride 28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesinde yaşanan Roboski Katliamıdır. Bu olayda 34 sivil vatandaş vahşice katledilmiştir. Bu katliamın boyutu kadar katliamla birlikte ortaya çıkan okuma biçimleri daha bir acı olmuştur. Devletin tüm imkânlarına rağmen bu katliamın faillerini ortaya çıkarmaması ise utançtır. Zulmün boyutu acıtıcıdır lakin zalimlerin ortaya çıkartılmaması adalet adına ürkütücüdür. “Adaleti titizlikte ayakta tutun” ilahi emri yerine zalimler titizlikle saklı tutulmuştur. Katiller adeta ödüllendirilmiştir. Oysa çözülemeyen her fail-i meçhul, unutulan her katliam yeni katliamlara gebedir. Ankara’nın dehlizlerinde bu katliam hala aydınlatılmayı bekliyor, adalet arıyor. 

Bu katliam Kürt halkının yüzyıllardır gördüğü zulümlere bir yenisini daha eklemiştir. Sınırların insanlara yaşattığı acıları yeniden tarih sahnesine çıkarmış, Kürtlerin bölünmüş sınırlarda yaşadığı sosyolojik krizin insani boyutunu bir daha ortaya çıkarmıştır. Terör, çatışma, ekonomik sıkıntılar, kimlik sorunları, feodal düzen ve geri kalmışlık gibi birçok sorunla boğuşan bir coğrafyanın sosyolojisi ve psikolojisi kolay analiz edilemez. Ezberci okumalar, aşağılayıcı yaklaşımlar ile anlaşılamaz. 

Şiddetle bir sorunu bastırabilirsiniz, insanları susturabilirsiniz fakat çözemezsiniz. Türkiye’nin yıllardır Kürt sorununda yaşadığı açmazı aşamaması bunun en önemli ispatıdır. Nedenleri ortadan kaldırılmamış her sorun fırsat bulduğunda kendisini yeniden sonuca dönüştürür. Terörist, vatan haini, işbirlikçi, bölücü gibi düşmanlaştırıcı kavramlarla kavgaları büyütebilirsiniz lakin geleceği inşa edemezsiniz. Geleceği inşa etmek için geçmişin düşmanlık üzerine inşa edilmiş alışkanlıklarını, tanımlamalarını, kavramlarını, yaklaşımlarını terk etmek zorundayız. İslam’da esas olan “Akl-ı selim (Barış aklı) Kalb-ı Selim (Barış kalbi) Kavl-ı Selim ( Barış sözü) ile Kürtler başta olmak üzere mazlumlara bakmaktan başka bir çıkar yol yoktur. Esenlik yurdunu inşa etmek için oluşturulmuş yapay kimlikleri, tanımlamaları terk etmek gerekmektedir. 

Roboski Katliamı özelinde Kürtlerin yaşadığı her acıyı “bölücü, terörist” kavramlarıyla geçiştirmek asla doğru bir okuma biçimi değildir. Kürtlere bölücü diyenler Kürtlerin yaşadığı sınırsal, ruhsal, toplumsal ve psikolojik bölünmüşlüğü neden görmüyor. Aynı acıyı, aynı çileyi, aynı coğrafyada yaşayıp eğitiminde, devlet dairelerinde dilini yasaklamaktır bölücülük. Tarihte birlikte mücadele edip tarih kitaplarında yer vermemektir bölücülük. Zora düşünce kardeşiz deyip kardeşlik hukuku yerine düşman hukukunu uygulamaktır bölücülük. Kürtler bölücü değil bölünmüştür.Roboski Katliamı Kürtlerin sınırları geçmesinden dolayı değil Kürtlerin üzerinden geçen bölücü sınırlardan dolayı yaşanmıştır. Sınırları, öz vatanında bölünüp parçalanan bir halkın bölücülükle itham edilmesi suçluluğunu örtbas etmek için daha çok bağırmaktan başka bir şey değildir.

İslam’ın Adaletinden yola çıkarak diyorum ki;

Müslüman Kürt halkı bölücü değil bölünmüştür. Terörist değil devlet terörünün mağdurur. Bu mağduriyet karşıt terörünü doğurmuştur.Türk milliyetçiliği kadar Kürt milliyetçiliği de beladır...

Kürtler milliyetçilik yapmıyor haklarını arıyor, dört parçaya bölünmüş halkıyla, akrabasıyla kendi topraklarında bütünleşmek istiyor.

Kürdistan halkı; geleceğini milliyetçilikte değil halkları bütünleştiren Ümmet’te, İslam’da aramalıdır. Lakin ümmet coğrafyasının hazin hali, niteliği, siyasi boşluğu ve mevcut yönetimlerin milliyetçi, mezhepçi tutumları, İslam ve Ümmet ufkundan uzaklığı böyle bir arayışı ketmediyor. 

Tüm sınır milliyetçilikleri önce bilinçte inşa edilir. Bilinçaltı milliyetçilikler, beraberinde sınır milliyetçilikleri doğurmuştur. Bu minvalde bizler bilinçaltı milliyetçiliğini aşmadan ulus sınırları aşamayız. Burada karıştırılmaması gereken nokta milliyetçilikle hak aramaktır. Hiçbir zaman bir halkın haklarını araması milliyetçilik diyerek yaftalanamaz.

Yeryüzünde tüm ezilmiş halkların başta Filistin olmak üzere, Kürdistan, Türkistan, Çeçenistan ve Afganistan olmak üzere tüm halkların sınırsız ve kardeşçe yaşabildiği bir dünyaya kavuşmak duasıyla...

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

YAZARLAR