Her insandan yer bilimci olmasını bekleyemeyiz fakat her insandan beklediğimiz mühim bir bilinç var: Yer bilinci.
İki cihan saadet ve selametine talip olan her insanın, kuşanması gereken bir bilinç yer bilinci.
Geldiği, gideceği ve durduğu yeri gafletle ıskalayarak ihmal eden bir insanın vardığı ve varacağı yerin zerre kadar kıymeti harbiyesi yoktur.
Yeryüzünde meydana gelen yersizliklerin yegane sebebi insanın yer ilmihalinden gafil olmasıdır. Buradan baktığımızda gördüğümüz manzaranın bize kurdurduğu cümle şudur: “Bana yerini söyle sana değerini söyleyeyim.’’
İnsanlık tarihi her ahval ve şeraitte yerinde duranların başarı ve zaferleri; eften püften bahanelerle nöbet yerini terk edenlerin de hezimet ve mağlubiyetleriyle doludur. Hiç kuşkusuz yerimizi tayin ve tespit eden şey değerlerimizdir. Bugün değerlerimizin aydınlık ufkunda bulunduğumuz yeri yeniden keşfetmenin vaktidir. Öyleyse gelin hep birlikte neredeyiz diye soralım, cevapları üzerinde biraz kafa yoralım.
Neredeyiz?
Kaderimizin, kısmetimizin ve nasibimizin götürdüğü yerdeyiz.
Neredeyiz?
Arzularımızın, alın terimizin, göz nurumuzun, gayretlerimizin ve dualarımızın getirdiği yerdeyiz.
Neredeyiz?
Üç aşağı beş yukarı hayalini kurduğumuz ve rüyasını gördüğümüz yerdeyiz.
Neredeyiz?
Sevgi, barış, mürüvvet, adalet ve merhamet dolu “Yaşanabilir bir dünya kurmanın’’ peşindeyiz.
Neredeyiz?
Kabrin, kıyametin, sıratın, mahşerin, mizanın hasılı ahiretin bekleme salonundayız.
Neredeyiz?
Elest Bezm-i istikametinden mahşer meydanı istikametine seyahat etmekte olan dünya seyahatin ömür aracındayız.
Neredeyiz?
Yokluğun, kıtlığın, kazanın, belanın, afetin, felaketin adeta cirit attığı imtihan meydanındayız.
Neredeyiz?
Sevenlerimizin ve sevdiklerimizin hemen yanı başında, sevmediklerimizin ve sevilmediklerimizin fersah fersah uzağındayız.
Neredeyiz?
İslam şehri, hakikat mahallesi, şeriat caddesi, hikmet sokak, hayat meskenindeyiz.
Neredeyiz?
Dünün hasreti, yarının heyecanı içinde bugünün telaşındayız.
Neredeyiz?
Varlıklarıyla Rahman’ın varlığını ve birliğini haykıran ayetler, nimetler ve emanetler deryasının tam ortasındayız.
Neredeyiz?
Modern zamanda bilim ve teknoloji çağında dijital kuşatmanın seküler ağındayız.
Neredeyiz?
Ümitle korkunun, ifratla tefritin, “israfla cimriliğin ortasında bir kıvamdayız.’’
Neredeyiz?
Kerim kitabın rahlesinde, rahmet elçisinin izinde, hilalin ülkesinde ulu çınarın gölgesindeyiz.
Neredeyiz?
Yarın üzerimize yığılacak olan toprağın bugün üzerindeyiz.
Neredeyiz?
Zulmün ve zalimin tam karşısında mazlumun yanıbaşındayız.
Neredeyiz?
Azrail’in (a.s.) pençesinde, mukaddesatımıza kastedenlerin ensesindeyiz.
Neredeyiz?
İzimizin önünde, sözümüzün arkasındayız.
Neredeyiz?
Rahman’ın arzının üstünde, arşının da altındayız.
Neredeyiz?
Sevildiğimiz, sayıldığımız, özlendiğimiz, gözlendiğimiz, görüldüğümüz ve çağrıldığımız yerdeyiz.
Neredeyiz?
Ecdadımızı takipte, ahfadımızın takibindeyiz.
Kaynak: Milat Gazetesi
