Tevhidi Toplum Özlemi adında bir kitap yazan ve bu dünyaya bir amaç için geldiğimizi ve dolayısıyla bir anlam arayışında olduğumuza inan birisi olarak içimde yanan bir özlem büyüyor…
Bunu okuyucularımla paylaşmak isterim.
Yeryüzünü yeniden adaletin, merhametin ve tevhit bilincinin kuşattığı bir dünyanın özlemidir bu...
Bir dünya ki, insan insanı sömürmeyecek.
Bir dünya ki, güçlünün değil, haklının sesi yankılanacak.
Bir dünya ki, insan kula kulluktan kurtulacak, yalnızca yegâne kudret sahibi olan Allah’a secde eden bir özgürlüğe kavuşacak.
Bu dünya, eşit hak ve eşit halk anlayışıyla yönetilen;
ırkın, rengin, soyun değil, takvanın ölçü olduğu;
her ferdin kendi varlığını yaratan’ına nispetle anlamlandırdığı bir dünya olacak.
Zenginliğin değil, paylaşmanın; hükmetmenin değil, hizmet etmenin yüceltildiği bir medeniyet yükselecek yeniden.
Bu dünyada artık mazlumun ahı gök kubbede yankılanmayacak, çünkü adalet yeryüzüne yeniden inecek.
Zalimler, güç sarhoşluğuyla değil, hesap korkusuyla titreyecek.
Gücün sözü değil, sözün gücü hüküm sürecek.
Ve o söz, “La ilahe illallah”ın adaletle yoğrulmuş sesi olacak.
İnsanlar birbirine merhametle bakacak.
Bir karıncayı incitmekten korkan bir yürek, bir toplumu incitmeyecek.
Mütevazı olmak zayıflık değil, Allah’ın rızasına yürüyenlerin vakar ölçüsü sayılacak. Bencillik yerini paylaşmaya, kibir yerini secdeye, hırs yerini şükre bırakacak.
Zenginlik, biriktirmekle değil; dağıtmakla ölçülecek.
Ama biliyorum ki, bu hayalin bir bedeli var.
Ve bu bedel, imanla ödenir. Peygamberler tarihi bunun ıspatıdır.
Bir dava erinin dediği gibi:
“Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil.”
Bu bedel zulme karşı durmanın, hakkı söylemenin, nefsi terbiye etmenin ve hakikati savunmanın bedelidir.
Bir ömür süren bir yürüyüştür.
İçinde sabır, cesaret ve adanmışlık vardır.
Mazlumun yanında, yalnız kalsa bile dimdik duranların yürüyüşüdür bu yürüyüş.
Biz inanıyoruz ki: Cehennem zalimler içindir. O zaman "Yaşasın Cehennem.”
Çünkü cehennem, adaletin son sınırıdır.
Ve yine inanıyoruz ki:
“Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.”
Bir hakikat yüksek sesle dile geliyor ve bağırıyor:
Asıl huzur, başka başka şeylerde değil; insanın kalbindeki adalet dirilişindedir.
O diriliş ki, yeryüzünde yeni bir çağ başlatacak:
Tevhid çağını…
İnsanlığın yeniden secdeye varacağı, kalplerin kardeşlikte buluşacağı bir çağ…
Ben bu hayalle yürüyorum. Bu hayalle geziyorum ve bu hayalle yaşıyorum. Kirlenmiş bu dünya atmosferinde bu inançla nefes alıyorum.
Çünkü biliyorum ki, hayal, inançla birleştiğinde hedefe; hedef, sabırla birleştiğinde hakikate dönüşür.
Ve bu hakikat, bir gün yeryüzünü kuşatacak.
O gün geldiğinde, insanlık yeniden insan olmanın onurunu tadacak.
O gün geldiğinde, tevhid medeniyeti yeniden kurulacak ve yükselecek.
Ve biz o gün için yaşayacak, o gün için direnecek, o gün için adanacağız ve o gün için öleceğiz.
“Zafer inananlarındır.”
“Ve zafer yakındır.”
Selam ve dua ile...
Engin GÜLTEKİN
Eğitimci-Yazar-Sosyolog