Tevhidin egemen kılınması, "ben Müslümanım" diyen herkesin sorumluluğudur. Tevhid nedir ki? Tevhid Kur’an ve sünnetin Müslümanlara sunduğu değerlerdir. Bu değerlerin egemenliği için nitelikli bir sorumluluk gerekir. Ancak bu sorumluluk;aşk,bilgi,birikim ve bilinci beraberinde getirmektedir.
Aşkı kuşanmayan insanın yürüyüşü uzun soluklu olmaz. Bilgiyi kuşanmayan kimse sırat-ı müstakimde/doğru yolda kalıcı olamaz. Birikimi olmayan kişi inancını sürekli kılamaz. Bilinci olmayan ise zaman ve zemin bağlamında mücadelesini veremez. Kararlı olamaz.
Tevhit ehli, yani Allah’a ve peygambere iman ettiğini söyleyen; Kur’an ve sünneti onaylayan kimse; doğruları paylaşmak zorundadır. Mutlak doğru ise İslam'dır. Mü'minin, ulaşabildiği en ücra köşeye kadar inandığı değerleri götürmesi kulluk görevidir. İnanmanın sonucudur.
Bu sorumluluğu ve görevi kendisine kitap ve sünnet vermiştir. Bireysel ve sosyal hayatını sürdürürken; dengeli bir şekilde İslami yaşamını ve faaliyetlerini de yürütmek zorundadır. Mazeretler üreterek, onu ihmal etmesi veya ertelemesi söz konusu olamaz. Ama İslam tarihi mazeret üretenlerden, yorulanlardan ve geriye dönenlerden hep söz eder.
Aşk mı bilginin sonucu yoksa bilgi mi aşkın sonucu? Belki ikisi de birbirinin sonucu. Ama bilgi aşkın sonucu gibi. Bilgi tükenebilir, ne, neden, niçin sorularını sorabilir. Aşkını yarı yolda bırakabilir. Korkaklık adına mazeretler üretebilir. Ancak aşk nihayetsizdir. Aşk onu/hedefini buluncaya kadar arayandır. Yürüyendir. Dillendirendir.
Şehadet kitaplarda yazılıdır ve bilgidir. Kitaplarda olduğu gibi bireyin zihninde de olabilir. Ancak şehadeti eyleme geçiren ise aşktır. Aşık olmayan şehit olamaz. Şehitler hep âşıktır.